Ahmet Oğuz da göçtü
Son günlerde dünya hayatına veda eden aşina isimleri duydukça, üzüntümüz çoğalsa da onların yaşadıklarıyla toplumda güzel yerleri edinmelerinden ve yaşadıklarıyla örnek şahsiyet olduklarını düşününce ferahlıyor ve dualarla anıyoruz. Hafızamızı yoklayacak olursak Sezai Karakoç, Yavuz Bahadıroğlu, Mustafa Yazgan, Güldal Akşit ve Alaeddin Yavaşça ilk aklıma gelenler.
Refah
Partisi’nin Anayasa Mahkemesince kapatılması, Fazilet Partisi açılması gibi yakın
tarihimizde yer alan olayları birlikte yaşadık. Aynı masada buluştuğumuz öğle
yemeklerinde sohbetin derinliklerine dalıp gittiğimiz çok oldu.
Meraklandığınızı duyar gibiyim, çalkantılı yıllarda milli görüş
çizgisindeki her kuruluşta tuzu biberi bulunan Ahmet
Oğuz’dan
söz edeceğim.
Merhum
Erbakan’ın talimatları doğrultusunda
etkin görevlerde bulunduğumuz Basın Koordinasyon Merkezi’nde Akif Gülle’nin koordinasyonunda sadakat
ile çıktığımız yolda aksatmadan vazifemizi yerine getirdiğimiz günlerde Fazilet Partisi’nin idari işlerinden
sorumlu olduğundan görüşmelerimizi sıklaştırdığımız isimlerdendi.
Müslümana yakışan
tavrımızla kırmadan, dökmeden nezaket çerçevesinde Ak Parti’de aldığımız görev döneminde ayrılığımızı hissettirmemiştik.
İstanbul
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarında Milli Nizam
Partisi’nin (MNP) İstanbul Kartal gençlik kollarının kurucusu Oğuz, Milli Selamet Partisi (MSP) Kartal gençlik
kollarının da başkanlığını yaptı. O yıllarda yol arkadaşı Beyoğlu Gençlik
Kolları başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Mezuniyeti sonrası elektrik
mühendisi olarak özel sektörde bir yıl kadar çalıştı. Ama aklı ve fikri siyasî
hareket olduğundan MSP Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın çağrısıyla Ankara
günleri başladı. Partisinin gençlerine yönelik hazırladığı saha çalışmasını
raporlayıp Erbakan’a takdim etti. Bu çalışmasıyla Milli Selamet Partisi Gençlik
Teşkilatı Genel Başkanlığına getirildiğinde İstanbul Gençlik Teşkilatı Başkanı
da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dı. Yani o dönemde Ahmet Oğuz Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanıydı. 12 Eylül’de tutuklanıp Mamak Askeri Cezaevi ve
Dil İstihbarat Okulu’nda o günlerin sağcı-solcu liderleriyle koğuş
arkadaşlıklarını daha sonra hatıralarında anlattı.
Onunla abi-kardeşliğimiz asla
tükenmedi. Ak Parti’nin miting ve
organizasyonlarında görev aldığım günlerde Esenboğa VİP Salonu’na
girdiğimde Saadet Partili aşina isimlerle sohbetimize Ahmet Oğuz’la mitinglerle ilgili konuşmuştum. Bir ara cebinden iki
adet okaliptüslü şeker çıkarıp avucuma sıkıştırırken “Miting öncesi birini sen, diğerini de selamımı söyleyerek Reis’e ver” diye
tembihlemişti. Erbakan’ıngeldiği haberi ile ceketimdeki Ak
Parti rozetimi “Hocamıza ayıp olur, elini
öperken görmesin” diyerek çıkartmıştım. O esnada beni ve geçmişimi bilmeyen
bir delikanlı; “Hocam hainleri unutmaz,
merak etme tanır” lakırdısını ettiğinde umursamamıştım. Hocamızın elini
öptükten sonra sözleriyle beni taciz edene: “Bak delikanlı, hain değilmişim, beni tanımadı elini de öptüm” demiştim.
Antalya miting alanındaki hazırlanan TIR’ın arka odasında Erkan Mumcu da vardı. Tayyip
Erdoğan’a Erbakan ile
havaalanında görüşmemi aktarıp Ahmet
Oğuz’un selamını almış, şekeri “İkisini de sen ye” diyerek almamıştı.
Ahmet
Oğuz
ağabeyle TBMM de görev yaptığımız
günlerde anlatır gülüşürdük. Geçtiğimiz hafta Cuma namazında secde halinde
vefat etti. Allah hepimize böylesi güzel ölüm nasip etsin temennileriyle Ankara
Karşıyaka mezarlığında kılınan cenaze namazında Bülent Arınç, Fatih Erbakan, Lütfü Esengün, Zeki Karabayır, Bedrettin Yıldırım
ve Hüseyin Tanrıverdi gözüme
ilişenlerdi.
Allah rahmet etsin,
makamı âli olsun. Ailesine ve sevenlerine tekrar başsağlığı diliyorum.