Ahmet Murat
Yıllardan beri TRT2’de seviyeli programlardan biri olan “Edebiyat Söyleşileri’ni hazırlayıp sunan Ahmet Murat’ın eserlerini toplu olarak okumak fırsatını elde edince doğrusu çok sevindim. Bir de bu kitapların imzalı olduğunu söylersem mutluluğumun büyüklüğünü ve hududunu artık tahmin edebilirsiniz.
Yazarımızın
denemelerinden meydana gelen Belki de
Üzülmeliyiz’in üçüncü baskısı elimde. Öncelikle yayınevlerimizde hazırlanan
kapak tasarımlarının son zamanlarda mükemmele doğru gittiğini söylemeliyim.
Artık titiz yayıncılarımız, kitap düzenlemelerine önem verdikleri gibi
kapaklara da ayrıca özeniyorlar. Doğrusu da budur. Zira kapak, kitabın
vitrinidir ve okuyucu ile ilk teması sağlar. Kapağını beğenmediği için içine
bakmadan kitap almayanları gördüm. Tersine, “Sırf kapağı için de olsa bu kitap
alınır.” deyip elindeki eseri temaşa eden, sonra okumaya başlayan okurlara da şahit
oldum. Şüphesiz bunlar hususi tercihlerdir. Katılsak da, katılmasak da saygı
duyulmalı.
Kitap
bir denemeler şöleni ile bizi karşılıyor. Ahmet Murat, ekrandaki sohbet
rahatlığını kitap sayfalarında da bize gösteriyor. İlk yazı haklı bir iddiayı
da taşıyor: “Düşünmek İçin Yazmak”. Aslında hepimiz az çok öyle yapmıyor muyuz?
Modern zamanların yazıcıları da, eski kalem erbabı da düşünmek için yazmadı mı
sanki? “Sular Bahsi”nden geçip “Başöğretmen Karacaoğlan”a ulaşıyoruz.
Ozanımızdan bahsedip bir kıtasını anmamak reva mı: “Karac’oğlan der ki, ismim öğerler
/ Ağu oldu yediğimiz şekerler / Güzel sever diye isnad ederler / Benim Hak’tan
özge sevdiğim mi var?” Bal tatlısı bu nefis deyişleri söyleyebilen gerçek âşıklar,
başka hangi beldelerde, hangi diyarlarda var?
Sayfalarda
yolculuk devam ederken hepimizin çocukluğunda az çok yer eden bir alandan bahis
açılmış: “Arsalarda Çocuklar.” Hangimiz o eski zaman meydanlarında top
koşturmadık, arkadaşlarımızla saklambaç oynamadık ki… Şimdi garibim çocukları
görüyorum, otomobillerin işgal ettiği sokak aralarında oyalanıp duruyorlar. İyi
ki bizim o eski muhteşem arsaları görmediler. Yoksa haklı olarak isyan edecek, “Niçin
size eski ferah arsalar, bize daracık sokaklar ve kaldırımlar!” diyerek bize
sitemlerde bulunacaklardı.
Görmesek de Halep’i
severiz. Ben de bir yazımda ikiz kardeşlerimiz “Halep’le Antep’i birlikte
anmıştım. Hakikatli yazarımız, vicdanlı bir aydın sorumluluğuyla hepimizin
hislerine şu satırlarıyla tercüman oluyor: “Halep harap. Hatırı sayılır İslam
şehrini belli bir dikkatle gezmiş biri olarak bu cümleyi kurarken, İslam’ın bir
uzvunu koparmışlar gibi acı duyuyorum. Kitaplarda yazanlar değil, kürsülerden
anlatılanlar değil, sınıflardaki söylevler değil, bu bin senelik terkip
İslam’ın ta kendisiydi. Halep’te insanlara kıyıldı, sabiler, analar, dedeler biçildi.
Pek hürmete layık canlar alındı. Ama onlar birilerinin yavrusu, bacısı,
anacağızıyken, İslam’ın da benzersiz bir terkibiydiler. Barbarlar bu terkibin
şişesini taşa çaldılar.”
Kuşlarla
Sohbetin Şartları’nda, Ahmet Murat’ın diğer denemeleri
bir arada. İsmi zaten davetkâr. Her yazı farklı iklimlere çıkılmış ayrı bir
yolculuk. Mihmandarımız daha düne kadar canlı hâliyle toplumda yaşayan irfan
dünyamızı bize hatırlatıyor. Dünle bugün arasında sahih mukayeseler yapıyor.
Terbiye, edep, vefa, kanaat, tasarruf ve daha nice ölümsüz güzelimizin ve
anlamlı hususiyetimizin peşine düşüyor. O engin ve insani davranış biçimlerinin
bugün de esasen yaşatabileceğini anlatıyor. Bir münadi gibi iyi insanların
büyülü dünyasına davet ediyor. Bu çağrıya kulak asmak kim bilir belki de
yitirdiğimiz cevher/mücevher alışkanlıklarımızı usulca bulmamıza vesile
olabilecektir.
Ahmet Murat’ın nesirleri dışında şiir
kitapları da bulunuyor. Kaf ve Rengi,
Kış Bilgisi, Bir Şair Bisikletle, Kalbin
Kararı, Böyle. Bunca şiirden bir örneklik olsun diye bir kitaba da adını
veren “Kalbin Kararı”nı seçtim. Severek okuyacağınızı ve beğeneceğinizi umarım:
“önce sola, sonra sağa, yine sola / bakan akıldır, kalp uzatmaz. / akıl iki
kere ikiyi iyice bilir / kalp ikiyi inkâr edecektir /.. /insan uykudadır,
ölünce uyanır, / günün adamıdır ve karşılanır. / can uyanır ve karar anıdır
kalp için: / Allah sürprizdir, rabbül âlemin. / .. / kalbin kararını akıl
tartar / bu şuna benzer: akıl esnaftır / şuna da akıl yaralanır
/ kalp yaralanmaz çünkü yaradır.”
Ahmet Murat’ın
eserleri, yoğun yaşadığım bu günlerde bana çok iyi geldi, huzur duyarak okudum.
Bir müsekkin gibi hayatın sükûnetini ve tenhalığını hatırlattı bir bakıma. Siz
de okuduğunuzda inanıyorum ki bana hak verecek ve belki de edebiyatçımızın
düzenli takipçilerinden olacaksınız. Her kelimenin hakkını veren aziz dostumun
emeğine sağlık, ömrüne bereket diyorum. Adını andığım kitaplar, Profil
Kitap’tan ve Ketebe Yayıncılık’tan okurlara ulaşıyor.