Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 May 2019

Ahmet Davutoğlu Ne Yapıyor?

Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz Pazartesi günü Diyarbakır’daydı. “İftara davetli” olduğu için Diyarbakır’a gelen Davutoğlu’nun teravih namazının ardından bulunduğumuz mekâna geleceği haberi geldi. Sonra gelmekten vazgeçtiği söylendi. Kısa bir belirsizlikten sonra mekâna geldi Ahmet Hoca.

Sayın Davutoğlu bulunduğumuz mekândaki kısa sohbetinde, “Diyarbekir’de bulunmanın mutluluğunu” anlattı. Samimiydi, Diyarbekir’i sevdiğini biliyoruz. Lâkin Diyarbekir’e sadece iftar davetine icabet için gelmediğini de tahmin edebiliyoruz.

Sayın Davutoğlu sohbetinin bir yerinden sonra basını sordu, bu soru, basın varsa ona göre konuşayım ya da susayım demekti. Bana baktı, gülümseyip, “Sizi basından saymıyoruz” dedi, ben de elbette demekle yetindim.

Doğrusu Davutoğlu sohbetinin “basına kapalı” kısmında özel bir şey anlatmadı. Olumsuz anlaşılabilecek bir şey yoktu anlattıklarında. Manifesto dediği 18 sayfalık açıklamasında söylediklerinin azıcık bir kısmını anlatmakla yetindi. Velev ki böyle de olsa, kendilerinin hassasiyetlerine hürmeten “basına kapalı” sohbetin içeriğini yazmayacağım.

S-400 hakkındaki düşüncesi

Yaklaşık 30 dakika süren sohbetini tamamladıktan sonra merakımı gidermek için izin alarak S-400’ler konusunda düşüncelerini sordum. Türkiye’nin haklı olduğunu, ABD ve itiraz eden diğer devletlerin bu konuda haksız olduklarını hatta Türkiye alacağı S-400’lere ilaveten bütün Türkiye’nin füzelere karşı koruma ihtiyacının karşılanmasının gerektiğini söyledi.

Gelelim “çevre” meselesine, hani şu meşhur, “kendisi iyi de çevresi kötü” meselesine.

Davutoğlu’nun çevresinde -istisna hariç- vatan sevdası, milletin refahı gibi amaç ve gayelerle toplanmış bir ekip görmedim. Ömür boyu milletvekili, il başkanı, belediye başkanı, ilçe başkanı, encümen olamamış Ak Parti/Erdoğan küskünlerinin çoğunlukta olduğu “çevre”nin bazı elemanlarının Sayın Davutoğlu’nun taşıdığı nezaketi taşımamaları ciddi handikaptır.

Ahmet Hoca’nın sık sık referansta bulunduğu Hz. Ömer’in adaleti, hayrı tavsiye gibi İslami hassasiyet çevresindekilerden bazılarında pert olması ilerisi için düşündürücüdür.

Mesela Ahmet Davutoğlu sohbetinde bir kere bile kem söz söylemezken sözlerine “yalancı!” ithamıyla başlayan çevresindeki eleman orada burunları rahatsız etti.

Şunu demek istiyorum:

Hz. Ömer’in adaletinin arzulandığı ifade edilirken, hazirun arasında yer almayanlar hakkında sarf edilen ağır itham ve hakaret, başkalarına da sizin adalet arzunuzu sorgulama hakkını verir. Ahmet Davutoğlu’nun daha şimdiden başını ağrıtacak en büyük sorunun bu kişiler olduğu kanaatindeyim.

Gelelim Davutoğlu’nun iftarına

Bendeniz Birlik Vakfı Diyarbakır Şubesi iftarına katıldığım için ancak duyduklarımı anlatabilirim.

Aralarında, düne kadar birbirlerinin şeref ve haysiyetine dil uzatanların aynı çevreyi oluşturmaları son derece düşündürücüdür. Ne oldu da şeref cellatları aynı çatı altında toplanabildi? Sorusu cevapsız kalmaktadır.

AK Parti’ye kızma, “Erdoğan’dan intikam alma” duyguları dışında bunları buluşturan şeyin ne olduğunu merak etmemek mümkün mü?

Özellikle Diyarbakır dışından gelenlerden bazılarının, aman Davutoğlu bizi de burada görsün, yarın parti kuracak olursa bizi de unutmasın modunda olmaları garipsenmemeli.

Peki, Sayın Davutoğlu ne yapmaya çalışıyor?

Anladığım kadarıyla Ahmet Hoca önce mevcut durumun olumsuzluklarını ve bu durumun yol açacağı tahribatları anlatmakla yetinecek. Bu süreçte Türkiye siyasetinde “alan boşluğu” oluşursa başkaları tarafından değil, kendisinin bu boşluğu doldurma niyetinde olduğu kanaatine vardım.

Burada Sayın Davutoğlu’na bir çağrıda bulunmak istiyorum:

Sorumluluğunu müdrik bir şahsiyet olarak T. Karamollaoğlu’nun, T. Feyzioğlu’nun, F. Bozbeyli’nin ve Meral Akşener’in durumuna düşmeyin. Her türlü eleştirinizi yapın, lâkin sadece “siyasette istedikleri makama gelemedikleri için” FETÖ, PKK, DHKP, DEAŞ, İsrail’in düşman olduğu Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a kızan ve ona hakaret edenlerle yol yürünmeyeceğini görün Sayın Başbakan, lütfen.