Ahlakın Ahlaksızlığı!
“Batı kampı” ikide bir dünyanın diğer kısmına “demokrasi, özgürlük, hukuk” taslar.
Irak’a,
Afganistan’a, Vietnam’a, Venezüella’ya hep sözde “demokrasi-özgürlük-hukuk” götürürler!
Bugünlerde “demokrasi-özgürlük-hukuk”, garibim Venezüella’nın boğazın sıkıyor;
boğdu, boğacak.
“Demokrasi-Özgürlük-Hukuk”
Cezayir’de 1 milyon can aldı.
1 milyon can
alırsanız “Demokrasi-Özgürlük-Hukuk”
oluyormuş!
100 kişi
öldürürseniz “terör” oluyor.
Bir film
vardı.
Ha bire
sırtından hançerlediği, dolandırdığı saf arkadaşına “Yaptımsa niye yaptım bir sor” diyordu, üçkağıtçı filmin başrol
oyuncusu...
Saf arkadaş,
“Niye yaptın?” diye her sorduğunda
da ardından yeni kazık geliyordu.
“Batı kampı” da mazlum ülkelere “Yaptımsa niye yaptım bir sor” diyor.
Tabii ki,
hemen ardından “demokrasi, özgürlük,
hukuk” geliyor.
Artık “demokrasi-özgürlük-hukuk”u her
duyduğumda, Frédéric Paulhan’ın
kitabı “Ahlakın Ahlaksızlığı”nı
hatırlıyorum.
***
CHP Demokrasisi
80’li
yıllarda Ege’nin bir ilçesinde görev yapmaktaydım. 12 Eylül rüzgarlarının
ülkeyi kasıp kavurduğu günlerdi.
Bu ülkedeki
darbelerin amacı “6 Ok”un eksiğini gediğini gidermek, bakımını yapmak, yazılım
güncellemek, restore etmekti.
Kenan Evren,
Ramazan günü Erzurum’da miting meydanında, milletin gözünün içine baka baka su
içerek “6 ok”a bağlılık tazelemiş, millete aba altından o eski tanıdık sopayı
göstermişti.
İşte o
günlerde, ”Zaman Gazetesi” yeni yayına
başlamıştı. Ama henüz “FETÖ gazetesi” değildi.
Sonradan el değiştirip “FETÖ gazetesi”
olacaktı.
“Zaman” ilk çıktığında, birkaç yıl şimdiki
“Milat” tandansında bir gazeteydi.
İlçenin tek
gazete bayiinden gazete almağa gittiğimde, bayi, bir müşterisine dert
yanıyordu.
“Haberin var
mı, gericiler bir gazete çıkardılar. Bir türlü uslanmak bilmiyor bunlar.
Ülkenin üzerini bir karabulut gibi kaplamak için hep fırsat kolluyorlar. Bak şu
gazeteyi çıkarıyorlar. ‘Gazetenin ismine
dikkatle bak!’. Gazetenin ismi şifreli. “ZAMAN” ismini tersten okuyunca ne görüyorsun? NAMAZ!..”
İşte bu bir
faciaydı, bundan beter ne olabilirdi?!
Bir gazete
ismiyle “namaz”ı nasıl ima
edebilirdi, bu ne cesaret, ne küstahlıktı?
Bu
gericilerden her şey beklenirdi. Bakın kanundaki boşluktan nasıl
yararlanıyorlardı. Dikkatimizi bunların üzerinden bir an ayırmamalıydık, böyle
gazete falan çıkarmalarına fırsat verilmemeliydi.
Gericiliği
hortlatmak üzere, pusuda bekliyorlardı
Yoksa maazallah
daha neler yaşanırdı.
İşte CHP zihniyeti
tam buydu, sindirdiklerini düşündükleri insanların nefes almalarına bile
tahammülleri yoktu.
Öküz altında
buzağı aranıyor, “Zaman” kelimesinde
vehmettiği “Namaz” kelimesiyle
sansürlerinin delindiğine delileniyordu.
Açıkça “namaz” dedirtmeyecek, korku yaratmış olmaktan utanç duyacak
yerde, yasağın delindiği varsayımıyla söyleniliyordu.
CHP’nin
basın anlayışı tam budur. Münferit bir vaka değildir. Gözlemim, mızrağın
çuvaldan çıkmış ucudur.
Böyle bir
kesim hep var oldu. Bu zihniyet, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar
ulaştırıldı.
İkide bir parlamenter
demokrasiden, insan haklarından, adaletten dem vuran bu zihniyet,ülkenin dindar insanlarını “Namaz”ı açıktan yazamayacak derecede sindirmek,
korkutuyor olmaktan sadece mutlu oldular.
Tabii ki “Zaman” gazetesinin isim alırken böyle amacı
yoktu.
Ama bayiin hisleri, realiteyle örtüşmekten uzak değildi.
Bugünlerde
demokrasi havarisi kesilen, gece gündüz diktatörlükten dert yanan CHP’nin eline
fırsat geçtiğinde yapacağı budur.
Darbenin inançlı
kesimler üzerindeki fanatik baskısı, “6 Ok” mollalarına böyle konuşma cüreti
veriyordu.
Taş
devrinden bahsetmiyorum, 80’lerden bahsediyorum.
Şundan
eminim ki, ellerine her fırsat geçtiğinde bu atmosferi yaşatanlar, hiç nedamet
duymadılar, tekrarından hiç de kaçınacak değiller, o günlere aşeriyorlar.
Ahh, ahh!
Bir kez daha
o asr-ı saadet günlerini bir daha yaşayabilirler mi?!!