Ahlakımızda son durum
Bir kadına, bir insana tecavüz edilmesi (utanarak yazmak durumundayız) sadece takva sahiplerini mi ilgilendirir?
Bir tüccarın hileli mal satması sadece tüccarın müşterilerini sadece Ticaret Bakanlığı’nı mı ilgilendirir?
Bir ülkenin ürettiği teknoloji ile herhangi bir ülkenin insanlarını kargaşa ve fesat çıkarmak için öldürmeleri sadece o ülkenin insanlarını mı ilgilendirir?
Bir zümrenin icat ettiği İslam temelli olmayan, bâtıl bir ekonomik sistem ile tüm dünyayı etkilemesi, mutsuz çoğunluklar oluşturması ve parasına daha çok para katma hırsı sadece Müslümanları mı ilgilendirir?
Böyle binlerce ahlakı konu edinen sorular sorabilir ve hepsinde de aynı cevapları alırız.
Ülke birliği gibi ülkenin güçlü olması gibi insanların refah içinde olması gibi ahlak da ortak bir dert, ortak bir sorundur. Sorun ortaksa çözüm isteği, irade beyanı ve gayreti de ortaktır. Dolayısıyla birey, toplum ve siyasilerce herkesin bu yanlışı düzeltmeye çalışması da ortaktır.
Buna binaen aldığımız cevaplarla ilişkili dünyada ahlak namına müthiş bir gerileme olduğu hatta ahlak çivisinin neredeyse çıkmış olduğu anlaşılabilir. Tüm bu sorunların sadece bu ülkeyi değil tüm insanlığı ilgilendirdiği, tüm dünyayı da kapsadığı anlamına gelir. Sorunların tamamının ortak olduğu, ahlakın gerilemiş olmasının tüm dünyayı cehennem yerine çevirip kasıp kavuracağı anlamına da gelir.
Öyleyse her insanın, her fikir adamının, her siyasetçinin ahlakın gerilemesi ve bu sebeple çoğalan ve tüm dünyaya yayılan ahlaksızlığın(kötü ahlakın), bitmesi için çözümde de ortak hareket etmesi ve ortak gayret göstermesini gerektirir.
Bu dert beni ilgilendirmez, bana dokunmayan yılan bin yaşasın tarzı yaklaşım ve anlayış sergileyenler, hem kendi toplumlarını hem kendi ülkelerini cehenneme çevirebilir. Ben sağcıyım, ben solcuyum,.. ben iktidarım, ben muhalefetim,.. ben dindarım, ben dindar değilim,.. gibi farklılık beyanları da bu sorumluluktan sizi kurtaramaz. Ayrıca güzel ahlakın gerilemesi ile yaşanacak cehennem ateşini de size karşı soğutamaz.
Cehenneme ve Cennete inanan, hele de Peygamberi hem de onu yaratan Allah’ın Kitabı’nda “azim bir ahlak” üzere övülmüş bir dinin inananları tarafından güzel ahlak ve topluma etkisinin unutulması büyük bir kayıptır. Ahlakın yaşanılmasının kişiyi cennete götüreceği, etraf kişileri mutlu kılacağı gerçeğinin şuursuzluğu da çok büyük bir ayıptır.
Ahlakı tamamlamak üzere gönderilen bir Peygambere inanan, ahlakı en yüksek olması gereken Müslümanların gerek bireysel gerekse toplumsal gerekse de tüm dünyayı etkiler bir ahlak destanı oluşturamamış olmaları çok düşündürücüdür. Ahlak denilince, yüksek ahlak denilince genellikle eskilerden bahsedilmesi günümüzde henüz ahlak abidesi kişilerin oluşmaması ayrı bir tefekkür misalidir.
Memleketleri ekonomik düze çıkarabilecek o kadar ekonomist, yollar, köprüler yapacak o kadar mühendis bulunabilir. Ancak güzel ahlak, yüksek bir ahlak konusunda irade beyan edecek fikir adamı ve siyasetçi bulunamazsa hayatlar, çok kolay cehenneme dönebilecektir.
İktidarlar, gelip geçebilir. Muhalefet partileri, değişebilir. Seçmenler, başka partilere oy verebilir. Ancak insanlar, İslam’ın sadece bir parçası olan siyaset ile bu kadar uğraşıp yanında siyaseti ahlak ile birleştiremiyor ve siyaset, ticaret, vs,.. her şeyi güzelleştirecek ortak ahlak gayretini gösteremiyorsa dünyada cehennemin yaşanması kaçınılmazdır. Ne olur ahlakımızdaki son durum, insanlığın sonunun kötü olmasının sebebi olmasın.