Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.86
Gram Altın
2978.13
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ahlakilik üretmek

Bir toplumda çıkarılan kanunlar, ancak ne yapılıp yapılmayacağına dair sınırlarınızı ifade edebilir. Fakat iş uygulamaya gelince, sözgelimi suçlular bu kanunun muhtelif boşluklarından faydalanarak gereken cezai karşılığı görmeyebilirler. Fakat daha da önemlisi kanunları çıkarmak değil, onları etkin bir şekilde uygulamak ve takip etmektir. Ceza ve ödüllendirme sisteminin de bu etkin uygulamayı desteklemesi gerekir.

Öte yandan toplumda bir ahlakın sağlıklı bir şekilde oturtulabilmesi için, bu söylediklerimize ilaveten manevi olarak da desteklenmesi esastır. Yani toplumdaki insanların Allah'tan korkmaları, kul hakkı yemenin ne demeye geleceği ve bunun ölümden sonraki hayatta illaki bir hesabının olacağı. Ünlü filozof Eflatun, toplumdaki tehlike ve problemlerin asıl kaynağının maneviyatsızlıktan geldiğini; kişilerin mutlaka öldükten sonra yaptıklarının hesabını vereceklerine kuvvetle inandıkları taktirde toplumun düzene gireceğini belirtir.

Türkiye Müslüman bir ülke olmasına rağmen maalesef en önemli problemi kanaatimce bu ahlakiliği üretme noktasında yaşamaktadır. Şu tespiti hemen yapmamız gerekmektedir: Türkiye'de önemli oranda kanunlar çıkarılmaktadır ama iş, ticaret ve en önemlisi gündelik hayatta bu kuralların etkinliği ve takibi oldukça zayıftır. Öte yandan deneyimlenen ahlakın (bunun kastım, ahlaki teorilerin insanlar tarafından uygulanma biçimi) bu boşluğu doldurmasını beklerseniz, maalesef orada da sıfırlı bir sonuç alıyorsunuz. Mesela, rant ekonomisi hala sessiz çoğunluğun aleyhine işleyen bir hak ihlali, İstanbul'da trafikte ters yol düz yol diye bir şey yok. Kaldırımlarda lokantaların masa ve sandalye işgalleri yüzünden yürüyemezsiniz bile. Bir iş için hala adam ayarlama politikası devam ediyor. Gündelik hayatta İslam ahlakı maalesef buralara hiç değmiyor bile. Üzgünüm ama gerçek bu. Bu, yüzleşmemiz gereken başka bir sonucu daha ortaya çıkarıyor: Ahirete imanda problemler.

Yurtdışından örnekler verdiğimizde, bizim ülkemiz insanında kısmi bir bozulmaya oluyor. Ne yani biz ahlaklı değil miyiz gibilerinden. İnsanları ahlak ekseninde davranmaya sevketmenin yollarından birisi, kanunları iyi işletmektir. İkincisi de, onların hayatlarını değer ve ahlak ekseni üzerine kurmaktır. Bunun yolu da formel ve informel tüm eğitim sistemini ahlaki temelde inşa etmekten geçiyor. Aslında bu ikisi, birbirini destekleyen unsurlardır. Esas hedef; kişinin Allah'tan korkarak, tüm yaptıklarının hesabını vereceğinin farkındalığıyla hareket etmesi. Böyle bir seviye bir ideali temsil ediyor. Fakat kanunların etkin bir şekilde işletilmesi, eylemlerin yeniden ahlakilik temelinde düzenlenmesi açısından da önem taşıyor. Mesela, bir çok Avrupa ülkesinde bu ahlakilik gündelik hayatta oturtulmuş durumdadır. Bunun önemli sebeplerinden birisi, kanunların etkili bir şekilde işletilmesi ise, bir diğeri formel ve informal eğitimin buna uygunluğudur.

Yukarıda zikrettiğim iki noktaya bir şey daha eklemek istiyorum. Gündelik hayatta gerek fert-devlet ilişkilerinde gerekse diğer sivil ilişkilerde ödüllendirme ve cezalandırma sistemi ahlakı merkeze almıyor maalesef. Bir başka deyişle, ahlakilik ödüllendirilmiyor. Bu ise, küçüklükten itibaren bir kişinin zihninde ahlakiliğin bir karşılığının olmadığı gibi bir tezi kuvvetlendirebiliyor. Mesela, ailede, okulda, işyerinde ödüllendirmeler daha çok maddi başarılar üzerinden gerçekleştiriliyor. Bazan gayr-ı meşru yöntemlerle ele geçirdiğiniz bir makam ya da menfaat kapanın elinde kalabiliyor. Bunlar hakikaten ciddi bir sorun. Kişi, gündelik hayatta ödüllendirme ve cezalandırma sisteminin böyle bir değer ve ahlaki eksen üzerinde işlemediğini anladığı zaman, ilişkilerini bu çerçevede kurmuyor.

Mesela, devlet zaman zaman vatandaşla barışma bağlamında vergi afları getiriyor. Zamanında vergilerini ödememiş insanların geçmiş borçlarını taksitlendirerek ödemesine imkan tanıyor; hatta bunların fazizini almıyor. Tamam, iyi güzel. Ama bunu sürekli yaptığı zaman, vergisini ve görevini yerine getirenleri örtük olarak cezalandırmış oluyor. Söz gelimi; görevini yapan ve vergisini zamanında ödeyen kimseye de belli bir süre vergi muafiyeti getirirse, ahlakilik burada ödüllendirilmiş olacaktır.

Yani dürüstlüğü gündelik hayatta maddi ve manevi olaarak ödüllendirdiğimiz zaman, ebeveynler, çocukları için ahlaki olanı en başa yerleştirdikleri ve bunları ödüllendirdikleri zaman herhalde epey mesafe almış olacağız.