Dolar (USD)
34.07
Euro (EUR)
37.77
Gram Altın
2797.68
BIST 100
9774.49
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Eylül 2024

Ahlaki çöküşün faturası: Masum canlar

Ahlaki çöküşün derinleşen izleri, Narin cinayeti ve sıla bebek istismarı başta olmak üzere son dönemde ülkemizde yaşanan dehşet verici olaylar, toplumun ahlaki olarak ne kadar büyük bir çöküş içinde olduğunu acı bir şekilde ortaya koyuyor.

Tekirdağ’da henüz iki yaşındaki Sıla bebeğin üvey babası ve komşuları tarafından maruz kaldığı cinsel istismar ve ardından hayatını kaybetmesi, hepimizi derinden sarsan bir trajedi oldu. Aynı şekilde Narin adlı çocuğun katledilmesi, toplumun içinde bulunduğu karanlığın bir diğer yüzüdür. Bu olaylar, toplumsal vicdanın kaybolduğunu ve insanlığımızın en temel değerlerinden uzaklaştığımızı göstermektedir.

Bu ahlaki çöküşün en büyük sebeplerinden biri, dini ve manevi değerlerin körelmesi ve toplumsal yaşamdan silinmesidir. Din, bireyin ve toplumun vicdanını şekillendiren, iyiliğe yönlendiren bir rehberdir. Ancak günümüzde bu değerler zayıflamış ve yerini maddi hırslar, bireysel çıkarlar almıştır. Toplumun maneviyata dayanan hassasiyetleri körelmiş, sorumluluk duygusu zayıflamıştır. Aileler de bu manevi eksiklikten büyük bir darbe almış, içindeki bağlar zayıflamış, bireyler sorumluluklarından uzaklaşmıştır.

Sıla bebeğin annesinin bu vahşete sessiz kalması, toplumdaki manevi boşluğun ve ahlaki erozyonun ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor. Artık aile, çocuğun güvenliğini sağlayan bir yapıdan uzaklaşmış; empati, merhamet ve vicdan değerleri yitirilmiştir. Bu tür olaylar, manevi boşluk içinde savrulan bireylerin yol açtığı trajik sonuçlardır.

Bu ahlaki dejenerasyonun birkaç temel sebebi vardır:

1. Dini ve Manevi Değerlerin Zayıflaması: Manevi değerler, toplumun ahlaki yapısını ayakta tutan en önemli faktörlerdir. Ancak modern dünyada bu değerler zayıflamış , yerini bencillik ve çıkarcılık almıştır. Yeni nesile ezber ettirilen “bu benim hayatım kimse karışmaz” özgürlük ve bireysel mottosu

2. Aile Yapısının Çözülmesi:

Aile, toplumun temelidir ve manevi değerlerle güçlendirilmesi gerekir. Ancak günümüzde aile yapısı zayıflamış, aile içindeki bağlar kopmuştur. Çocuklar, bu eksiklikten dolayı korunaksız hale gelmiştir.Çocuklar tabletlere veya ekranlara emanet durumdalar.

3. Merhamet ve Empati Eksikliği:

Maneviyatın zayıflaması, insanların bencil ve duyarsız hale gelmesine neden olmuştur. Çocuklara yönelik işlenen bu tür vahşetler, toplumun merhamet ve empati duygusunu kaybettiğini göstermektedir.

Bu ahlaki çöküşü durdurmanın tek yolu, topluma manevi değerleri yeniden kazandırmaktır.

Maneviyat, bireyi kötülükten uzaklaştıran ve iyiliğe yönlendiren bir rehberdir. Aile yapısı, manevi değerler ve sorumluluk bilinci üzerine yeniden inşa edilmelidir. Aileler, toplumu oluşturan temel yapılar olarak güçlendirilmeli, çocuklar korunmalı ve ahlaki eğitim ön planda tutulmalıdır. Din ve maneviyat, yalnızca bireysel ibadetlerle sınırlı kalmamalı; toplumsal yaşamın her alanında vicdan, merhamet ve sorumluluk bilinciyle uygulanmalıdır.

Toplum, manevi değerlerine geri dönmezse, bu tür trajedilerin sonu gelmeyecektir. Ancak empati, vicdan ve sorumluluk bilinciyle hareket eden bir toplum, gelecekte bu tür olayları engelleyebilir. İnsan olmanın temelinde bu değerler yer alır ve bunları kaybettiğimizde hem insanlığımızı hem de geleceğimizi kaybederiz.