Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2436.62
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Ahlak ve Akıl

İlmin sınırları genişledikçe sanatın sınırları daralmaktadır der Schiller. Bu bir estetik yargıdır. Bu bağlamda hürriyete giden ilmin esarete giden bir sanat mecrası oluşturduğunu görmekteyiz. Hatta bu estetik yargıyı aklın sınırları genişledikçe ahlakın sınırları daralmaktadır şeklinde de yorumlayabiliriz.

Aklın aykırılıktan daha doğrusu ahlakı tasallut altına almaktan dur olduğu tarafı madde zaruretini ahlak zaruretine yükseltme vergisidir der Schiller. İnsan madde zaruretini ahlak zaruretine çıkaramadığından uzun zamandır madde insanı ahlak insanını dişliler arasında ezerek yok etti. Ahlak insanı hep davalı konumunda kaldı.

İnsanın varlığı haysiyeti uğruna tehlikeye düşmemelidir. Saatçi, tamir etmek için eline aldığı saatin çarklarını durdurur; fakat devlet, o canlı saat, işlerken tamir edilmek ister; asıl hüner, dönen çarkı çalışırken değiştirivermektir der yine Schiller.

Kuvvetlerin hakimiyetinden kanunların hakimiyetine geçmedikçe insan hep bu tasallut altında kalacak.

Tabiat kuvvetinin altında kütlesel olarak ezilecek olan insanı aklının kanunları kitlesel olarak kurtarır. Aklın küçüklüğündeki bu şaşırtıcı kuvvet kanunla sınırlandırılmaz, ahlakın imanlı faziletiyle kontrol altına alınmazsa aklın zulmü devletin zulmünü doğurur. Devlet, ahlakın ve hikmetin örgütsel yapılanması olmaktan çıkar öz evladının başını yer. Sonra döner o muzlim ve meşum aklıyla öldürdüğü evladının başında matem tutar.

Terzinin gerçek mahareti saatçinin hakiki ehliyeti bedeni zarara uğratmadan ve zamanı durdurmadan elbiseyi en uygun şekilde dikmek, saati en doğru şekilde çalıştırmak veya tamir etmektir.

Karakteri yüksek ahlak becerileriyle donanmış bir halkta devlet tabu olmaktan devleti yöneten de dogmatik unsur olmaktan çıkar. Devlet yenilenir, devleti yenileyen halk yüksek ahlaki değeriyle adaletin ve herkese uygun hürriyetin teminine çalışır. Mutlak eşitliğin imkansızı talep en uygun adaletin ise faziletli bir ahlak olduğunu kabul etmek devleti yaşatır.

Ahlak, göbek ile diz arasına sıkıştırılmış ve tatmin edilemez arzular yığını olarak algılanmış bir pes duygu olmaktan çok her uzvun irade ve eğilim sınırıyla cemiyetin içinde ve dışında hürriyeti temin eden davranışlar bütünü olarak algılanmalıdır. Ahlak duyma ve hissetme evrenimizdir.

Akıl, kalbin derinliklerinden yaptığı yolculukla, beynin sağ ve sol tarafından aldığı hikmet parıltılarıyla insanı varlık içinde ve tabiatın çeşitliliği evreninde en güzel yerde konumlayan tarafımızdır. Akıl, bilme ve öğrenme sürecimizdir.

Devlet ise ahlak ve aklın buluşacağı iklimin zeminini hazırlayan insanı aynı anda zamanın da vatandaşı yapan bir birliktelikler organizasyonudur.

Devletin organizasyon eksikliğini ahlak ile aklın birlikteliği, fıtratlara tahakküm etmeden iradelere hürriyet eğilimi alanı açışı giderir. Böylece maddenin zarureti ahlak ile aklın zarureti karşısında en makul seviyeyi almış olur. İnsan özne olarak konumunu korur. Madde nesne olarak ahlaksal sınırda kalır. Devlet organizasyon olarak tabulaştırılmaktan kurtulup sürekli yeniliğe kapılarını açmış olur.

Anadolu coğrafyasında ahlak ile aklın beraberliğinde mazide gerçekleşen oluşumlar insanın mahiyetini hürriyetinden daha iyi analiz ederek zamanın hattında varlığının levhalarını bırakıp gitti.

Son 200 yıldır bu coğrafyada ahlak ile aklı bir arada tutamama hali devleti tabulaştırdı vatandaşı sıradanlaştırdı. Tabulaşan devlet varlık sebebi olan öz evladının başını yedi ve yemeye devam ediyor.

Yeniden dirilişin temel anahtarı ahlak ile aklın devletin başına geçecek yeni formudur. Bu formdaki temel yaklaşım ahlakın faziletiyle aklın hikmetinin zamanın çizgisinde devleti yenilemesidir.

Ahlaksız bir toplum aynı zamanda akılsız bir toplumdur. Tarihin acı mazi sayfası bu örneklerle doludur. Bizim bu sayfada yer almamamız gerekir. Bu nedenle toplumun her ferdine bir görev düşmektedir.

Başkalarının… konuşmaktansa kendisinin ahlak ve aklın doğru periyotlarında olup olmadığı sorumluluğunu sorgulamak gerekir.

Devlet de bu ahlak ve akıl ikliminde hür irade ve eğilimiyle hareket edip vatandaşı için bir organizasyondan öte bir şey olmadığını bilmeli ve öyle hareket etmelidir.

Ahlaklı ve akıllı toplum kalmamız ümidiyle vesselam.