Ahlâk, Milli Eğitim’in neyi olur?
Sınav sonucu yüksek olan öğrencilerin takdir, teşekkür ve onur belgesi ile ödüllendirilmesini başarılı olmak ile eşdeğer tutan bir anlayış var günümüz toplumunda. Oldukça yanlış olan bu anlayışı fırsatını bulduğum her ortamda şiddetle eleştiriyorum. Eğitim sistemi içerisinde var olan öğrencileri sınav sonuçlarına göre değerlendirip başarılı ya da başarısız saymamız eğitim sistemimizin güzel bir tarafı değil, aksine bir sorunu, problemi. Sınav sonucu yüksek olan, hatta diploma notu bağlamında okul birincisi dahi olan bir öğrenci; ahlakî olarak dejenere olmuş, milli ve manevi duygulardan uzaklaşmış, değerlerinden sapmış halde ise bu çocuğun topluma kazandıracak neyi olabilir ki? İleriki hayatında öğretmen olsa, ahlaki yönden zayıf öğretmen, doktor olsa ahlaki yönden zayıf doktor olacak. Hani Çankaya Üniversitesi’nde kopya çeken öğrencisi hakkında tutanak tuttu diye öğrencisi tarafından bıçaklanıp öldürülen akademisyen Ceren Damar’ın eşi cenaze töreninde “iyi bir doktor, iyi bir mühendis, iyi bir hukukçu değil iyi bir insan olmaya çalışın” diyordu ya, bunu kast ediyorum. Derslerinde iyi olan bir öğrencinin insanî ve ahlakî yönü zayıfsa bu öğrenciye başarılıdır diyebilir miyiz?
Peki, sınav notu düşük olsa bile tutum ve davranış olarak mükemmel, ahlaki olarak iyi yetiştirilmiş, milli ve manevi duyguları ön planda olan, kendi değerlerine sahip bir genç için başarılı mı başarısız mı ifadesini kullanmamız daha doğru olur?
***
Okullarda verilen eğitim, bireyin ahlaki yönüne hizmet etmiyorsa bir anlam ifade eder mi? Çocuğun davranışlarında ahlaki olarak bir iyileştirme yapmıyorsa verilen eğitim hedefine ulaşmış sayılır mı? Ya da farklı bir açıdan sorayım; okullarda ahlaki eğitim de veriliyor mu? Verilmiyorsa, facia! Peki veriliyorsa ve buna rağmen hâlâ öğrencilerin davranışlarına yansımıyorsa nerede hata yapıyoruz sizce? Eğitimde neyi eksik bırakıyoruz ki çocuklarda ahlaki olarak ilerleme kaydedilmesi gerekirken dejenerasyon, çöküntü, bozulma daha hızlı ilerliyor?
Dikkat ederseniz okullarda, müfredatta neyi eksik bırakıyoruz diye sormuyorum, eğitimde neyi eksik bırakıyoruz diye soruyorum, neden mi? Açıklayayım…
Ahlaklı öğrenciler yetiştirebilmek için ahlaklı öğretmenler, ahlaklı yöneticiler, ahlaklı ebeveynler de işin içinde olmalı. Salt öğrenci ve müfredat endeksli ilerleyen bir sistemde değil ahlak, pek bir şey kazanılmaz; hatta ahlak da dahil bir çok değer zedelenebilir, zarar görebilir. Çocuğun okulda gördüğü ahlaki öğretiler evdeki tutum ve davranışlarla çelişiyorsa çocukta zihinsel karmaşa meydana gelir ve teknolojinin yaygınlaşmasıyla daha da bozulmaya doğru gider. Sosyal çevrenin de işin içine katılmasıyla zihni karmaşıklaşan bir gençliğin zihnini okul, müfredat tek başına berraklaştıramaz. Evden çıkıp eve geri dönene kadar çocuğun kimlerle irtibat halinde olduğu, kimlerden ne tür davranışlar öğrendiğinin takibini yap(a)mayan anne ve babanın ihmalkârlığı da var işin içinde.
***
Aldığı ücretin karşılığında görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmeyen ve öğrencilerini ihmal eden, ıskalayan öğretmenlerin de vicdani sorumluluğu var. Okul dışında dahi olsa öğretmenini zararlı madde kullanır halde gören bir öğrenciye, o öğretmenin okul sınırları içerisinde öğretecek pek ahlaki bir otoritesi kalmamıştır artık. İşi okul dışına taşırmaya bile gerek yok; Oturması kalkmasıyla, hal ve hareketleriyle arzulanan davranış modelini okul sınırları içerisinde gösteremeyen öğretmenin, kendi öğrencilerine rol model davranış biçimini kazandırması ne kadar mümkün olabilir ki?
***
Yöneticilerin, özellikle de okul müdürlerinin ahlaklı tutumları okul kültürünün oluşmasında son derece önemli ve başarı da ahlak da dahil her yönüyle okulun işleyişine yön verirken kendi kişisel ihtiraslarını, profesyonellikten uzak yönetim modellerinin okulda oluşacak kültürü, bu kültür içerisinde yer alan ahlaki öğretileri, bu ahlaki öğretilerin öğrenciye sirayetini etkileyecek hususunu göz ardı etmek son derece yanlış. Tutum ve davranışlarıyla inişli çıkışlı olan, belli bir çizgiyi muhafaza edemeyen, dün söyledikleriyle ertesi gün söyledikleri çelişen okul idarelerinin olduğu yerde çocukların ahlaki davranışlarında, tutum ve davranışlarında istikrar aramak ne kadar isabetli olur?
İşini özveri ve gayretle yapan elleri öpülesi tüm eğitim paydaşlarını tenzih ederim elbette. Yıllardır kanayan yaramız kabuk bağlamayınca acımız giderek derinleşiyor ne yazık ki. Eğitimde başarı mı önemli ahlak mı, hangisini daha çok önemsemeliyiz? takdiri siz değerli okurlara bırakıyorum.