Ahlak İlmi ve Dinimizdeki Yeri-2
Globalleşerek küçülen dünyamızda artık aileler, eskisi kadar çocuklarının üstünde etkili olamıyorlar. Bunun için ahlak ilmi ve eğitimi, kaliteli insan yetiştirmede daha gerekli ve daha vazgeçilmez hâle geldi. Gerçekten ahlaklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, ahlak ilmine ve ahlak eğitimine çok daha fazla önem vermek zorundayız.
Çünkü ahlak ilmi; kişinin özellikle de
çocuğun kötü taraflarını tesbit edip törpülerken, iyi taraflarını ortaya
çıkarıp geliştirir ve ona mükemmel bir insan olma perspektifini bahşeder.
Dolayısıyla çocuklara küçük yaştan itibaren, ahlak konusunda sağlam ve
etkileyici bilgiler verilmeli; güzel ahlakın çok faydalı, kötü ahlakın da çok
zararlı olduğu hususu; onlara, ikna edici bir tarzda anlatılmalıdır.
Ahlak ilmi; dört temel İslamî ilimden
biri olup, çok önemli ve çok faziletlidir. Öyle ki, bütün peygamberler
aleyhimüsselam; kötü huyları toplumdan silmeye ve güzel ahlakı aşılamaya
çalışmışlardır. Allahü Teâlâ, sevgili Peygamberimizi, güzel ahlakıyla övmektedir.
Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Şüphesiz sen, pek yüksek bir ahlak üzeresin!”
(Kalem 4) Efendimiz aleyhisselam da bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Ben,
ancak ve ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim!” (Muvatta 2633)
Büyük İslam âlimlerinden İmam-ı Gazalî
hazretleri, Kimyâ-i Saâdet isimli kitabında diyor ki: “Ahlak ilmini öğrenmek,
her müslüman erkek ve kadına farz-ı ayndır. Çünkü mesela; ‘hıkd’ yani
kin bağlamak, ‘hased’ yani başkasının sahip olduğu nimetin kaybolmasını
arzu etmek, ‘kibir’ yani kendisini başkasından üstün görmek, ‘su-i
zan’ yani peşinen başkasını kötü bilmek gibi huyların haram olduğunu
öğrenmek farzdır…”
Ahlak konusu, Kuran-ı kerimde çok
geniş yer almıştır. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki: “İçinizden (insanları)
hayra çağıran; iyiliği emredip, kötülükten sakındıran bir topluluk olsun; işte
onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmran 104)
“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı
ümmetsiniz: İyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah’a inanırsınız.” (Âl-i
İmran 110)
Ahlak, Sünnet-i seniyyede de çok teferruatlı
bir şekilde işlenmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Güzel ahlak, Allah’ın yüce ahlakıdır.” (Müslim)
“Sizin en hayırlınız, ahlakça en güzel
olanınızdır.” (Tirmizi)
“İman bakımından müminlerin en olgunu, ahlakı
en güzel olup, ailesine karşı en yumuşak ve en cömert davranandır.” (Tirmizi)
“Kıyamet gününde, mümin kulun terazisinde;
güzel ahlaktan daha ağır bir şey bulunmaz!” (Tirmizi)
“Bana en sevimli ve kıyamet gününde bana en
yakın olanınız, ahlakça en güzel olanınızdır!” (Tirmizi)
“Bir keresinde Resûlullah sallallahü aleyhi ve
selleme: ‘İnsanları cennete en fazla götürecek şey nedir,’ diye soruldu.
Efendimiz aleyhisselam; ‘takva ve güzel ahlaktır,’ cevabını verdi.” (Tirmizi)
Ahlak ilminin ve ahlak eğitiminin gayesi;
insan şerefini koruyan iyi huyları ve yüksek vasıfları kalıcı bir şekilde
kazanmış sağlam karakterli fertler yetiştirmektir. Ahlâk ilmi, kötü
alışkanlıklardan koruyarak ve iyi alışkanlıklar edindirerek, insanı kendisine
de çevresine de faydalı hâle getirir. Güzel ahlakı aşılayarak sağlam karakterli
insanlar yetiştirmek, içtimaî hayat açısından da çok önemlidir. Çünkü toplumsal
hayatın devamı; ancak yapıcı ve faydalı ortak değerlerin devamıyla mümkündür. Artık
toplumsal başarı ve gelişmişlik de; büyük ölçüde kaliteli bir eğitim almış
bireylerin sayısı ile ölçülmektedir. Sağlıklı bir vücuda sahip olan bir insan,
nasıl ki atik ve dinamik oluyorsa, bütün bireyleri ahlaklı olan ailelerden
müteşekkil toplumlar da, o derece güçlü ve dinamik olurlar.
Güzel ahlakın öğretilmediği toplumlarda; çok
para kazanmak, yüksek makamlara gelmek ve şöhret olmak gibi bencil arzular ön
plana çıkar. İnsanlar, bu süflî hedeflerine ulaşmak için de; meşru ve gayr-ı
meşru her türlü yolu mubah görürler. Böylesi cemiyetlerde anne-babalar,
çocuklarını; topluma faydalı fertler yerine, çok kazanıp çok tüketen bireyler
olarak yetiştirme yarışına girerler.
Binaenaleyh, sağlıklı bir toplumun tesisi için,
ahlak eğitiminin; erken çocukluk çağında başlaması, gençlik döneminde
hızlanması ve hayatın sonuna kadar sürdürülmesi gerekir…