Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2014

Ah Yalan Dünya

Bu Yazım, Fatma Zehra'ya

Yazar Vakkas Karaoğlan emekli bir tarih öğretmeni. Aynı zamanda çocuk edebiyatı yazarı. Aynı zamanda Eğitimci-Yazar. Onunla ilk tanışmamız ne zaman oldu hatırlamaya çalışıyorum. Velisi olduğum bir öğrencinin okuluna konferans vermeye gelmişti. Öğrencimiz vefalı olsa gerek onun kitaplarından bir tanesini de benim için imzalatmıştı.

Konferanstan sonra velisi olduğum öğrenci bize gelmiş ve heyecanla yazarımızın kitabını bana hediye etmişti. Adı "Üç Yalan" kitabın kapağını açtığımda yazarın imzası ve benim için düşülen bir not vardı. Notta şunlar yazılıydı. "Eyyüp Azlal'au2026 Yalansız, barışık, daha güzel bir dünya için merhaba. 28.02.2008 "

Öğrencimize teşekkürden sonra kitabı alıp okumaya koyuldum. Çünkü kitapta yalan mevzuu vardı. Bu da benim dikkatimi çekmişti. Gerek yazarın ve gerekse bizim de ortak idealimiz yalansız, dolansız, dalaveresiz bir dünya özlemi için yazılar yazmak değil miydi.

Kitabı okuduktan sonra yazar ile iletişime geçtim. Bir hafta sonra kütüphaneye ziyaretime geldiydi. Görüştük, sohbet ettik. Kendisinden bahsetmeyi pek sevmezdi. Kitabındaki "üç yalan" üzerine kurgulamıştı dünyasını. Emekli olduktan sonra Anadolu'yu dolaşmış ve buradaki okullarda okuma kültürü üzerine yaklaşık 570 civarında konferans vermişti. Şehirleri, dağları, ovaları ve toprağıyla bütün Anadolu'yu ve oralarda yetişen çiçekleri dahası bütün ülkemin güzelliklerini kitaplarına yansıtmıştı yazarımız. Gittiği okullarda en güzel çiçekleri -köy okullarında yetişen çiçekleri ve öğrencileri- anlatmıştı.

Kitabına başlarken "Bakırköy ve Kadıköy" dışında Anadolu'daki bütün köyleri dolaştığını buradaki okulları ve öğrencileri gördüğünü, konferanslarında bu öğrencilere okuma kültürünü aşılamaya çalıştığını söylüyordu yazarımız. O, felsefesini yalana karşı mücadele etmekle kurgulamıştı demiştim. Kitabındaki ilk hikayesi de bu minvalde okula yeni giden bir çocuğun dedesine söylediği yalanla başlıyordu. İlkokul birinci sınıfa başlayan bir öğrencinin "bu gün ayın kaçı?" sorusuna cevap aranmasıyla hikaye başlıyor. Dede, soruyu biraz daha kolaylaştırma adına "bugün Eylülün otuzu mu yoksa otuz biri mi? Seçeneğini torununa sunar. Çocuğun "bu ay içerisinde otuz var, otuz bir var, otuz iki de olur düşüncesiyle "Yok dede bu gün ayın otuz biri değil, otuz ikisi veya otuz üçü olmalı" diye verdiği cevap yazara göre yalan değil de nedir? Yazara göre büyük adam olmak isteyen çocukların yalandan ve sahtekarlıktan uzak durmaları gerekir. Hikayede çocukların öğretmenlerine, ailesine ya da diğer insanlara karşı bilmediklerini açıkça söylemeleri gerektiğini, bilmediği bir bilginin yarın da öğrenilebileceği dile getirilir. Hikayenin en çarpıcı cümleleri ise şöyle "Yalanını kapatmak için başka yalanlar peşinde koşarsın. O da yetmez, bütün ömrünü yalan ve sahtekarlığı kapatmak için harcarsın. Bir de bakarsın ki her şey senin dışında ortaya çıkarılmış bir "HİÇ" olursun." Çünkü sahtekarlık ve yalan kocaman bir "HİÇ" ağacıdır. Bu "HİÇ" ağacı da çiçek açmaz, meyva vermez hatta yaprakları ve dalları da genişçe olmadığından gölgesinden de faydalanılmaz bir ağaçtır.

Yazarımızı dinlerken Ceyhun Atıf Kansu'yu ve şiiri "Dünyanın Bütün Çiçekleri" ni hatırladım. Ona, şiirin şu mısralarını okudum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya.
Öğrencilerimi getirin buraya, getirin buraya,

Yazarımız da gezdiği okullarda özellikle köy okullarında ideal öğretmenden bahsederken bu şiiri okuyormuş öğrencilere. Buna çok sevindim. Çünkü biz bu şiiri okumalıyız. Avazımız çıktığı kadar, bağırarak okumalıyız. Ölümden korkmayan ama yetiştirdiği bahçe yarım kalacak korkusuyla ölmek istemeyen, kendine bahçıvan diyen bir köy öğretmeninin son haykırışlarını herkese duyurduğu için Vakkas Karaoğlan'a teşekkür borçluyum. Ceyhun Atıf Kansu'nun şiirinde dile getirdiği ölüm döşeğindeki öğretmen Şefik Sınığ'ı bu sefer Vakkas Karaoğlan hikayelerinde canlandırmaya çalışıyor ne güzel.

İnşallah yazarımızın diğer hikayeleri olan "Sınav Numarası ve Patates Birincisi hikayeleri de en az "Dedesine yalan söyleyen çocuğun hikayesi kadar ilginç hikayeler. Bu hikayelere de başka bir zaman değiniriz. Hepinize yalansız, dolansız bir hayat ve dünya diliyorum. Ama yine de şu sözü söyleyesim geliyor. Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş ustamızı hayırla yad ederken. "Ah Yalan Dünya"