Ah şu öğretmenler!
Canı sıkılan herkes, öğretmenler üzerinden politika yapmaya çalışıyor. Salgın sürecinde okullara ara verilmesiyle birlikte tüm dikkatler kamunun en büyük personel istihdamını sağlayan MEB’e döndü. Herkes uzaktan eğitim sürecinde evlerinden bu sürece katkı sağlayan öğretmenleri mercek altına aldı.
Hemen her ailenin öğretmenler ve okulla bir
ilişkisi var. Öğretmenler toplumun tüm kesimi ile irtibat halindedir. Türkiye’de
kamu sektöründe, herkesin eleştirisine açık ve savunmasız halde olan topluluk
öğretmenlerdir. Canı sıkılan birisi öğretmenler üzerinden bir tartışma veya
polemik başlatarak kendisini rahatlatmaya çalışıyor. Bunu salgın sürecinde daha
yakından görmüş olduk. Öğretmeni eleştirmek moda oldu.
Kamunun en büyük
personelini içinde bulunduran MEB, birçok ülkeden daha büyük bir nüfusa
sahiptir. Bu kadar büyük bir sektör içersinde muhakkak sıkıntılar olacaktır.
Küçük ve lokal olayları tüm MEB’e teşmil etmek büyük bir haksızlıktır.
Öğretmenler sadece salgın sürecinde değil, her zaman hem örgün eğitimin içinde
bulunmuşlardır hem de uzaktan eğitime katkı sunmuşlardır. Öğretmenlerimiz gece
gündüz her zaman öğrencilerinin sorularına cevap veriyorlardı, öğrencilerine
takıldıkları noktalarda destek oluyorlardı.
Öğretmenler tipik bir büro memuru değildir.
Öğretmenlik uzmanlık mesleğidir. Salgın sürecinde diğer kamu alanlarında esnek
mesai uygulanırken öğretmenlerin işleri gereği böyle bir mesaileri mümkün
olmamaktadır. “Hayat eve sığar” sloganıyla devletin sağlık alanında zorluk
yaşamaması için evden mesai mefhumu tartışılır hale gelmiştir. Okullar açılsın
baskısıyla, yaşları nedeniyle milyonlarca çocuğun salgını yayma risklerini
hesap edemeyenler öğretmenlere yüklenmektedir. Sağlık sektöründeki yığılmalar
devletimizi ciddi anlamda zora sokacak ve baş edilmesi güç bir krize
sürükleyecektir. Tüm dünyada görüldüğü üzere çok ciddi sonuçları olan
koronavirüs ülkemizde devletimizin hassasiyeti ve koruyuculuğu sebebiyle her
şeye rağmen, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla düşünüldüğünde, bu mücadele
başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Ancak içerideki iyi niyetten yoksun
kimseler, bu süreçteki başarılı çalışmaları sonuçsuz bırakacak toplumsal
baskılar oluşturarak kafaları karıştırmakta, salgın sürecine dair dedikodular
çıkartmakta ve bunu siyasi propaganda haline getirmektedirler.
Hemen her evde okula
giden bir çocuk bulunuyor. Öğretmenlerin çalışma şekli yeni tartışılmıyor. Her
nedense hangi meslek mensubu olursa olsun, birileri ne yapıp edip öğretmenler
üzerine oynuyor. Tedbirsiz bir şekilde milyonlarca öğrencinin aynı anda eğitim
alması salgınla mücadeleyi sonuçsuz çıkartacak, tüm emekleri zayi edecektir.
Öğretmenler
kendilerine verilen görevleri yapmaya her zaman hazırdır. Öğretmenlerin
fedakârlığını anlatmaya lüzum yok. Uzaktan eğitim yoluyla da kendilerine
verilen görevleri yapmaktalar. Öğretmenler mesai yapmıyor, kamuda başka işlerde
çalışsın, boş durmasınlar demek intihardır. Öğretmenler bu milletin ilim, irfan
ordusudur. Her zaman göreve hazırdır. Gerçi salgın sürecinde birçok gönüllü
işte öğretmenlerimiz çalıştı.
Öğretmenler
üzerinden gündem oluşturmak boş iştir. Okullar açık da öğretmenler göreve mi
gitmiyor? Öğretmenler birilerinin şamaroğlanı değildir. Çocuklarınızı teslim
ettiğiniz, sabır ve samimiyetle geleceğe
yatırım yapılan irfan ordusunun neferleridir öğretmenler. Okulları açmak
öğretmenlerin yetkisinde de değildir. Şu
bakışı da ortaya koyalım: Çocuklarını meşgul edemeyenler, onlara sabır
gösteremeyenler öğretmenlere çatıyor. Demek ki okullar başka bir misyonu da
yüklenmiş. Öğretmenler de bakıcı olmuş!
Eğitim nitelikli bir
iştir. Gerekli sosyal, psikolojik ve fiziki şartlar oluşmadan nitelikli bir
eğitim-öğretim olmaz. Bir ağacı, keresteyi bir ürüne çevirmek için bile bazı
şartları, ortamları ayarlamanız gerekiyor. Ağacı keser kesmez ondan mobilya
yapamazsınız. Öğretmenler de kendilerine emanet edilen bir nesil üzerinde
çalışma yapıyor. Çocukların hem ruhunu hem de bedenini doyurmak lazım.
Çocukların mesuliyetini okullara, öğretmenlere verelim de biraz dinlenelim,
kendimize zaman ayıralım, yorulduk gibi düşüncelerin çokça olduğunu görüyoruz.
Sağlık birinci önceliktir. Okullar da ikinci bir evdir. Seyreltilmiş sınıf gibi
düşünceler geçici çözüm olsa da geleceğe dönük olumlu adımlardır. Ah şu
öğretmenler, aşıyı bulmuyorsunuz, okulları açmıyorsunuz, çocuklar da başımıza
kaldı!