Dolar (USD)
34.32
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2835.88
BIST 100
9420.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 May 2024

Ah öğretmenim!

Söze nereden başlamalı, bilemiyorum.

Öldürmenin her yanı yanlış, önce hangisini konuşmalı, bilemedim.

“Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanlığı öldürmüş gibi olur.” (Maide Suresi, 32. Ayet) ayeti karşımızda dururken bugün hangi cümleyi kullanırsak derdimiz anlaşılmış olur, bilemedim!

Bugün bir öğretmen öldürülüyor ve onu öldüren silahın tetiğine öğrencisi basıyorsa hangi cümleyi kurarsak konuyu tam olarak izah etmiş oluruz?

"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." sözü kaç defa söylenirse ne anlatmak istediği idrak edilmiş olur?

"Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!" sözü sadece duvarların süsü olarak mı kalmalıydı?

"Beşikten mezara kadar ilim kadar tahsil ediniz." diyen Peygamber Efendimiz'in (SAV) hadisinin neresini yanlış anladık?

Zümer Suresi'nin 9. Ayetindeki "…De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar." ifadesindeki öğütün ne olduğunu anlamak için ihtiyaç duyduğumuz bilgiye nasıl ve kim tarafından ulaşacağımızı biliyor muyuz?

Sahi ilk emri "Oku!" olan bir dine mensup olduğumuzu söylerken okumanın hakikatini bize anlatma gayretinde olan, hayatımızda bir şeylerin değişmesine ve yeni bir şeyler öğrenmemize vesile olan kişilerin öğretmenlerimiz olduğunu biliyor muyuz?

80'li ve 90'lı yıllarda teröre kurban verdiğimiz öğretmenlerimiz yetmemiş gibi bugün de hala kurban vermeye devam ediyoruz. Teröre en son kurban verdiğimiz Aybüke ve Necmettin Öğretmenlerimizden sonra iki gün önce de öğrencisi tarafından öldürülen İbrahim Hocamızı kurban verdik. Ondan önceki gün de Samsun'da Saadet öğretmen eşi tarafından öldürüldü. Şimdi hangi cümle teselli olur acılarımıza? Kuru bir başsağlığı çözüm olur mu yaşananlara? Kişi ve kurum gözetmeksizin çözüm adına herkesin bugün taşın altına elini koyması gerekmez mi?

Ki bugün toplumda var olan herkesin muhakkak bir öğretmeni olmuştur. Herkesin bir doktoru, bir polisi, bir hâkimi, bir mühendisi olmamış olabilir, ancak hayatlarına dokunan bir öğretmeni muhakkak olmuştur. Anasınıfından üniversiteye kadar okulun her kademesinde toplamda yüzden fazla öğretmeni olan bir kişinin toplumun inşasında bizzat alın teri, yürek ve zihin gücü olan öğretmenlerine karşı besleyebileceği en kutsal duygunun vefa olması gerekirken maalesef bugün öfke duyması akılla izah edilir bir durum değildir. İstisna kaideyi bozmaz, lakin bugün gerekli tedbirler alınmazsa yarın istisnalar kaide haline gelmeye başlayacaktır.

Atatürk'ün "Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr öğretmendir.” sözünde dahi öğretmenlik bir meslekten öte sanat, öğretmen de sanatkâr olarak görülmüştür. Öğretmenler sabah evden çıkarken diğer memurlar gibi işe gidiyoruz demezler. Bilakis okula gidiyoruz derler. Çünkü okul bir iş yeri değil, eğitim öğretim yuvası ve öğretmen de bir meslek sahibi değil, gönülden gönüle, zihinden zihnine kurulan köprünün mimarıdır. Bununla birlikte öğretmenler yetiştirdiği bireyler üzerinden hiçbir zaman şahsi bir beklenti içinde olmamıştır. Öğretmenler bilir ki; birey yetiştirilirse bir toplum yetişmiş olur, bir millet inşa edilmiş olur ve böylece bir ülke var olur. Ülkeyi ayakta tutan yapı taşıdır öğretmen. Öğretmenin kıymetinin bilinmediği bir bugün, yarının altına konulan dinamit olacaktır.

Öğretmenlerin kıymetinin bilindiği güzel günleri hep birlikte görmek ve yaşamak dileğiyle iki gün önce öldürülen İbrahim Oktugan Öğretmenime ve onun nezdinde yitirdiğimiz bütün öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Ceyhun Atuf Kansu'nun 1949 yılında Afyon'un Dinar ilçesinin Sütlaç köyünde okul duvarının üstüne yıkılması sonucu hayatını kaybeden köy öğretmeni Şefik Sınığ’a ithaf ettiği "Dünyanın Bütün Çiçekleri" şiirinin giriş kısmıyla bir öğretmen olarak hepinizi selamlıyorum.

"Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum

Bütün çiçekleri getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara,

Son şarkımı söyleyeceğim,

Getirin getirin...

Ve sonra öleceğim..."