Ah, İnsan! Sen ne acayip bir şeysin:)
Kendi menfaatini düşünen ve bütün hayırlara talip olma fıtratı ile yaratılan insanın hem bu dünya da hem öteki âlemde fıtratından hiçbir şeyin değişmediğine şahit oluyoruz. Öteki âlemi henüz tecrübe etmedik. Fakat Allah’u Teâlâ’nın peygamberimize gaybdan bazı haber vermeleri ile ancak öğrenebiliyoruz.
Makaleme
aldığım bu hadisimiz insan fıtratının değişmediğini gösteriyor. Şimdi
hadisimizi masaya yatıralım ve etrafında dolaşalım: Ebu Zer (r.a.) Allah Resul’ünün (Aleyhisselam) şöyle
dediğini nakletmiştir: “Ben cehennemden en son çıkacak adamı biliyorum: Yani,
kalbinde zerre kadar bile iman olan kimse cehennemde ebedi olarak
kalmayacaktır. Bu mutezile ve haricilere ciddi bir reddiyedir. Devam edelim: “…
Kıyamet günü bir adam getirilir ve onun hakkında şöyle denilir: Ona küçük
günahlarını gösterin…”
Hesap günü haktır… Ve her insan birebir rabbinin huzuruna
getirilir… Hidayet ile ölüm arasındaki zaman diliminde zerre kadar da olsa
işlenen günahlar kayıt altına alınmıştır…
“… Büyük günahları bu adama gösterilmez…”Günahların
iki başlık altında toplandığını görüyoruz… Küçük ve büyük günahlar… Bu
hadisimizde hesaba çekilecek olan Müslümana büyük günahların gösterilmemesi
tamamen Allah’ın bir rahmetidir… Kulunun günahlarını dünyada gizleyip kimseye
mahcup etmediği gibi kendi huzurunda da mahcup etmiyor.
“…Sonra ona şöyle denir: Sen falanca gün falan saatte ve
falanca yerde şu günahı işledin…” Bu dünyadayken bile bazen insanın daha önceden işlediği günahlar
nasıl aklına geliyorsa hesap gününde de bizzat kendisine bildiriliyor. Gün,
saat ve mekân… Demek ki:
-
Allah’u Teâlâ görür,
-
Allah’u Teâlâ işitir,
-
Allah’u tealabilir,
-
Allah’u Teâlâ unutmaz
Bu sözler karşısında büyük günahlarından bahsedilmediğini görünce
küçük günahlarını kabul etmekte zorlanmaz… Bu adam işlediği büyük günahların ne
anlama geldiğini çok iyi biliyor.
“… Adam büyük günahlarının
çıkmasından korkar bir halde söylenenlerin hepsini kabul ve itiraf eder. Adamın günahlarını kabul etmesi Allah’ın sözlerinde yanlışlığın
olmadığını ve asla kuluna zulmetmediğine inandığını gösterir… Bu adamın Allah
hakkındaki zannı oldukça güzeldir.
Sonra (meleklere) şöyle denir: Ona
işlemiş olduğu her kötülüğüne karşı bir iyilik verin. Her günaha
özel bir iyilik müjdesi… Bu müjde o kulun aklını çeler… Ve hemen menfaat
damarı/fıtratı devreye girer: Sonra adam onlara şöyle der: Benim başka
günahlarım var fakat burada göremiyorum!”
Başka günah itirafı müjde haberinden sonra gelir:)… İşte insan
böyle bir varlıktır… Bu sahne insanı tebessüm etmekten alıkoyamıyor… Bu da işin
başka ilginç tarafı:) Ve hadisimiz resulullah aleyhisselamın tebessümü ile son
bulur.
Ebu Zer (r.a.) bunu anlatırken Allah
Rasûlü'nün (s.a.v.) durumunu şöyle
anlatmıştır: Allah Rasûlü'nün (s.a.v.) güldüğünü ve bundan dolayı azı
dişlerinin göründüğünü gördüm.[1]