Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Aralık 2016

Ah Haleb Ah Rahibe Teressa!

Senin ismini dün hatırladım. Birleşmiş Milletler özel oturumunda Amerikan ve Rus diplomatlar biribirini suçlarken senin de bahsini etmişlerdi. Rus diplomat Amerikalı mevkidaşına "Sanki siz Rahibe Teressa gibi konuşuyorsunuz" demişti... Sen iyi bir insansın anlattıklarına göre.

Şimdi Haleb yanıyor Rahibe Terassa. İnsanlar yurtlarından, topraklarından zorla sürülüyor. Eğer sürülmezse de öldürülüyorlar. Halep'teki insanlara size yeryüzünde yaşama hakkı yok deniliyor. İnsanlar köle olarak satılıyor bu modern çağda. Hem de Paris ve Londra meydanlarında. Oysa çağdaş Avrupa köleliği kaldırmıştı Teressa.

Dünyayı kana bulayan, çocukları annesiz anneleri çocuksuz bırakan bu leş kargaları utanmadan senin ismini anıyorlar. Yeni atom bombaları denerken bir bomba ile ne kadar canlı öldürebilir miyiz hesabını yaparken senin ismini anıyor bunlar. Bense televizyon karşısında oturmuş, kafamda zonk eden bu sözleri düşünüyordum.

Biliyormusun Rahibe Teressa!

Haleb'e atılan bombalar sonucu parçalanan cesetleri görseydin çığlıklar atardın. Körpecik çocukların, genç kızların ölümünü görmek seni çok üzecekti. Ölenlerin hepsinin gözleri maviydi. Hem de deniz gibi maviydi.Yeryüzüne düşmüş bir parça gökyüzü gibi maviydi. Yeryüzüne düşmüş gökyüzü gibiydi gözleri...

Söyle Rahibe Teressa...

Hz. İsa aşkına, Hz. Meryem aşkına. Bak gözlerine Halep'te ölenlerin. Şehitlerin yurdu orası. Kendi topraklarını terk etmeyen kendi topraklarında ölmek isteyenlerin gözleridir onların gözleri. Şehitlerden geriye kalanların gözleri de maviydi. Ama onlar ki mor göz yaşlarıyla bizi karşılamışlardı.

Bir gün Halep'te bir parkta otururken Sare adında bir kadının çocuğuyla beraber yürüdüğünü görmüştüm. Çocuğun elinde uçurtma vardı. Annesi ona yardım ediyordu uçurtmasını uçursun diye. Biraz sonra olanlardan habersiz. Birden uçak sesleri ve bombalar...Onların üzerine yağıyordu. Parktaki kuşlar da uçamadı, çocuğun elindeki uçurtma da. Hepsi beraber oracıkta ölüvermişlerdi. Sarenin yüreğine saplanan şarapnel parçaları benim de yüreğime saplanmıştı. Elindeki uçurtma ile beraber parçalanmıştı körpecik çocukcağız. Üzerinde bir kuş ölüsü de vardı. Şu dünyada bizi aciz bırakan şeytani güçlere karşı bize kuvvet ver Allah'ım diye dua etmiştim. Bu çaresiz insanları, bu aciz insanları Rusların ve Esed'in bombalarına karşı nasıl koruyacaktık.

Bir Müslüman olarak sana soruyorum Rahibe Teressa. Sen ki iyi bir Hristiyansın. Azize ilan edilmişsin.Deden de bir Osmanlı vatandaşıydı. Biliyorum size çok yardımı olmuştu Devlet-i aliyenin... Bu gün yeryüzünde Osmanlı'nın yokluğunda insanlar çaresiz, insanlar ölüyor. Tarih de yok oluyor Palmira'da, Halep'te. Hem Müslümanların hem de Hristiyanların ortak değeri yok oluyor. Allah'ın en büyük ayeti insan değil mi. İnsanlar yok oluyor Rahibe Teressa. Sen yeryüzünde temiz bir su damlası olmaya çalıştın. Bir çocuğu öldürmek isteyenlere "Lütfen çocuğu öldürmeyin onu bana verin. Onu ben istiyorum" demiştin.

Şimdi Halep'te öldürülmek üzere olan çocukları şimdi kim kurtaracak. Genç kızları tecavüzcülerden kim kurtaracak. Söyle Rahibe Teressa.