Ah Edirne!
Edirne; Osmanlı’ya 88 yıl başkentlik yapmış, Mimar Sinan’ın başyapıtlarından birisi olan Selimiye Camii’ne ev sahipliği yapan bir şehrimiz. Sayısız tarihi eseri, müzesi ve turistik yerleriyle Edirne gerçekten de bir tarih ve turizm cenneti. Ancak nedense Edirne bir türlü gelişemiyor ve ilerleyemiyor. İlerleme ve gelişmeden kastım, şehrin orasına burasına betondan gökdelenler ve AVM’ler dikmek değil. Zaten Edirne’de yeterince AVM var. Yeterince ucube ve çarpık yapı da var.
Gelişmek ve
ilerlemekten kastım şehrin temizliği, düzeni, intizamı, tarihi ve turistik
yapısına uygun olarak hem fiziki, hem de sosyal açıdan kalkınması. Mesela
Selimiye Camii’nin hemen yanında metruk bir kahvehane ve yenilenmesi gereken
bir park var. Önceden bu alan daha kötü bir görüntü içindeydi. Ama şimdilerde
de bakıma ve yenilenmeye yine ciddi ihtiyaç var. Ayrıca Selimiye ile Bayezid
külliyesi arasındaki mahallenin kentsel dönüşüm ya da kentsel yenileme yoluyla
elden geçirilmesi lazım. Gecekondu tipi sağlıksız ve çarpık yapılar yıkılıp
yerine daha sağlıklı ve yatay mimariye dayalı bir anlayışla yeni yapılar
yapılabilir. Belediye, Selimiye ve çevresi fena değil ama iki sokak arkaya
geçince bir anda görüntü değişiyor. Mesela Ankara bunu kısmen başardı. Hacı
Bayram’ın arkası büyük ölçüde temizlendi ve yenilendi. Elbette orada da daha
çok yapılacak iş var ama neticede başlamak bitirmenin yarısıdır. Edirne’nin
yepyeni bir anlayışla baştan aşağı elden geçirilip, tarihi ve kültürel yapısına
uygun şekilde yeniden mamur hale getirilmesi ve özellikle tarihi dokunun biblo
gibi ortaya çıkarılması gerekiyor. 1700’lü yıllarda dünyanın en kalabalık
şehirlerinden birisi olan Edirne, bugün de çok sayıda yerli ve yabancı turist
alıyor. Edirne, Avrupa’nın Türkiye’ye açılan kapısı. Bu yüzden Edirne’nin bakıma
ihtiyacı var. Mesela İstanbul tarafından şehre girdiğinizde sanki 3 bin nüfuslu
bir kasabaya giriyormuşsunuz gibi bir izlenim veriyor insanda Edirne. Bence
Edirne Belediyesi ve Valiliği yeterince çalışmıyor. Hadi valiler gelip geçici
de belediye başkanları Edirne için ne yapıyorlar? Eğer mevcut ve gelmiş geçmiş
belediye başkanları biraz daha gayretli olsalardı Edirne bugün bu durumda
olmazdı!
Ah Bursa
Bursa’da da insanı
üzen durumlar var. Mesela son 20-30 yıl içinde yapıldığını tahmin ettiğim TOKİ
yapımı ucubeler tam da tarihi Bursa’nın dibinde ne idüğü belirsiz yapılar
olarak yükseliyorlar. Hangi şehircilik aklı ve hangi politik zeka bu binaları
oraya dikmiş, bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki Bursa’yı uzun zamandır
en azından Edirne’deki siyasi zihniyet yönetmiyor. Yani bu kötülüğü Bursa’ya
yapanlar da belli. Tarihe ve kültüre en çok sahip çıkması gerekenler aynı
zamanda şehirlere en büyük kötülüğü de yapanlar. Buradaki tezatı da anlamak
mümkün değil. Sanırım lafla peynir gemisi yürümüyor. İş nutuk çekmeye gelince
kimse mangalda kül bırakmıyor ama yapılan icraata baktığınızda durum tam tersi
gelişiyor. Şimdi yetkili bakanlığın bence harekete geçip şu güzelim tarihi
Bursa’nın hemen dibine saplanmış hançeri oradan çıkarması gerekiyor. Nasıl ki
Osman Gazi’inin türbesine Kayı askerlerini temsil eden iki nöbetçi asker
koyarak ecdada olan saygımızı ortaya koydunuz, öyleyse ecdadın gelecek
nesillere emanet bıraktığı tarihi şehirlerimize de aynı hassasiyete sahip
çıkmak gerekiyor. Şimdi diyeceksiniz ki bir yerde rant var, diğer yerde rant
yok. Rant olan yerde büyük hesaplar dönüyor; tarih, kültür, estetik, mimari ve
şehircilik o büyük hesapların altında ezilip gidiyor. E, siz de haklısınız ne
diyeyim. Allah basiret versin.
Şehir Ekonomisi
Nasıl Gelişir?
Şehirlerde ticari
hayat sadece devasa AVM’ler inşa etmekle gelişmez. Gelişme bir bütündür. Bina
ya da iş merkezi yapmak, işin sadece küçük bir kısmıdır. Her şeyden önce
girişimci ruha ve kararlılığa ihtiyaç var. Bir de davranışsal açıdan
tutarlılığa. Yani bir beldenin halkı içeriye ve dışarıya karşı dürüst olacak,
tutarlı olacak, aldatmayacak, kandırmayacak kısa vadeli düşünmeyecek. Esnafsa
dürüst esnaf olacak, sanayici ise kaliteli ürünler üretecek, turizmci ise
aldatmayacak, temizliğe, intizama, estetiğe önem verecek. Bir şehirde konaklama
tesislerinin ve ulaşım imkanlarının yeterli kalite ve sayıda olması şehrin
ekonomik gelişimi için çok önemlidir. Ancak ondan da önemlisi şehre gelen
misafir, uçaktan, otobüsten inip de çarşıya pazara karıştığında yani günlük
yaşama dahil olduğunda orada gördükleri ve yaşadıkları eğer ulaşım ve
konaklamadaki kaliteyi aratıyorsa işte orada bir sıkıntı var demektir. Esnafın,
satıcının, simitçinin, taksicinin yabancı ziyaretçiye karşı tavrı, yaklaşımı,
davranışı bozuksa o şehrin hem itibarı hem de gelişmesi yara alır. Esnaf
odalarına, sanayi odalarına, taşımacılıkla ilgili kurum ve kuruluşlara büyük
işler düşüyor. Her şehrin belediye başkanının bu hususları göz önünde
bulundurması lazım.