"Ah benim Güzel Anam Ah!..
İbrahim Toru
Vefat
haberinin yüreğimi bu kadar yakmasının bir sebebi var elbet.
Bazı ölümler
böyledir, bir “Güzel İnsan” ise artık
dünya gözüyle göremeyeceğiniz, “İyiler
gidiyor birer birer” hissi çöker içinize.
Hayatınızın
bundan sonrasında bir büyük boşlukla yaşayacaksınızdır.
“Güzel
İnsanların yeri dolmaz.”
Zira…
Güzel
İnsanların sayısı azdır; ben diyeyim on
binde, siz deyin yüz binde bir.
Bunlardan
birinin ölmesi, “Âlemin Ölmesi”
gibidir.
Şanlıurfa’nın
temiz, dürüst, mütebessim evlâdı İbrahim
Toru’nun vefat haberi, bir “Gönül
Âlimi”ni kaybetmek demekti benim için.
*
Bilirsiniz
ki, makam ve servet arttıkça erdem azalır çoğu vakit.
Fakirler
zenginleri pek sevmezler, insanın cebi şiştikçe yüreği sönermiş zira.
Fakir onca
zorluk içinde etrafına yardım etmek için çırpınır, karnını doyurmaya kâfi
gelmeyecek ekmeğini paylaşır da, zengin zenginleştikçe “Rızık Endişesi” artar.
Marifeti
kendinden bilir, “Ben çalıştım oldu,
onlar çalışmıyor da ondan olmuyor!” der.
Makamı
yüksek, cebi dolgun insan, hele bizim gibi toplumlarda etraftan aşırı ilgi
görür.
Çokları
sevmez onları ama “işim düşer, faydası
olur” diye “sever” görünür.
Yüksek
mevki, büyük servet sahibi insan için sevebilmek de, sevilebilmek de zor iştir.
İnsan,
bakmakla yükümlü olduklarından başkasını pek sevemiyorsa canlı cenazeden
ibarettir.
İbrahim Toru, özellikle fakirlerin sevdiği
varlıklı bir gençti.
Gerçekten
sevdiği ama, bunun denemesini çok yaptım.
Şanlıurfa
ziyaretlerimde, kendimi tanıtmadan konuştuğum fakirlerden İbrahim Toru’yu
tanıyanlara, “Onu nasıl bilirsiniz?” diye sordum.
“Allah ondan razı olsun”dan başka cevap almadım.
“Başarının” formülünü bulmuştu İbrahim Toru.
Derdi ki;
“Bu işin
formülü 5-S. Bu 5 S’yi bir araya getirebilirseniz
başarırsınız.
Ne yapıyor
olursan ol:
Severek yapacaksın, Samimiyetle yapacaksın, Sabırla
yapacaksın, Saygı ile yapacaksın, Sadakat ile yapacaksın.
Rahmetli İbrahim Toru’nun ağzından düşürmediği
5-S:
Sevgi, samimiyet, sabır, saygı,
sadakât.
*
Bunların
hepsini şahsında toplamış bir kıymetimiz İbrahim Kardeşim.
******************
GELDİGİM
YERİ BİLİYORUM!..
Okumanızı hararetle tavsiye ederim, “GELDİĞİM
YERİ BİLİYORUM!” adlı kitabında hayatını anlatırken, nice dersler veriyor
Merhum İbrahim Toru.b
Yamalı
pantolon ile ayakkabı boyacılığı yaptığı günlerden, o karanlık sokaklardan
geldiğini bir an bile unutmamış İbrahim Toru.
Şöyle
anlatıyor:
Daldım maziye.
O güzelim
eski ve küçük evimizde, Eyyubiye’deki evimizde odalar küçüktü, amcam ve ninemle
birlikte yaşardık. İmkânlarımız kısıtlıydı, yokluk vardı, odalarımız küçüktü
ama gönlümüz çok büyüktü. İmkânlarımız kısıtlıydı ama samimiyet ve huzur içinde
yaşardık. Ayda bir gün lahmacun, peynirli ekmek ya da tepsi kebabı
yiyebilirdik. O güzel yemekleri beklerdik bir ay boyunca. Her vakit bulamadığımız o yemekler o kadar
lezzetli gelirdi ki, şimdi o lezzeti nereden alacaksın…
Odun
sobasının üzerinde ısıttığın su ile leğende yıkardın ya bizi Anam; o mis gibi
sabun kokusu şimdi burnumda tütüyor. Bizi yıkadıktan sonra yamalı da olsa
tertemiz elbiselerimizi giydirirdin ya Anam.
O elbiselerin
yamalarındaki samimiyet şimdinin pahalı markalarında ne gezer.
Anam,
terzilik yaparak bize baktığın o günleri özledim.
İftar
yemeğini ‘Oğlum, hadi bir koşu babana
götür’ dediğin o güzel günleri hatırlıyorum.
Nasihatlerin
hep aklımda Annem:
‘Yavrum doğruluktan hiç şaşma, harama
bulaşma, kibirli olma, insanlara faydalı ol ki, Yüce Rabbim seni utandırmasın,
hayırlı günler göstersin.’
Babam.
Ben Babamı
özledim.
Yemeğini,
bedenini bizim için tükettin.
Bizden ayrılalı iki buçuk sene oldu, seni unutmak ne mümkün, gizli ağlamalarım,
dalıp gittiğim anılarım ve seni her geçen gün daha iyi anlamalarım.
Ben bize
ahlâk verdin, terbiye verdin.
Babacığım, seni çok özledim.”
*
İbrahim
Toru, kendisini dükkânına alarak ticareti öğreten ve kendisine “Tatlı dilli
adamsın, ticarette başarılı” olursun diyerek teşvik eden Mehmet Amcası’nın doktor ihmalinden dolayı vefat ettiğini düşündüğü
için tıp fakültesini bitirmek istemiş.
Nasip olmamış.
Ticarette
sebat etmiş.
Vantilatörünü
bile taksitle aldığı küçük bir dükkânda kurulan küçük iş ticarette yükselişinin
temeli olmuş.
Devletin kaynaklarına
göz dikmeden ve özellikle uzak durarak işini büyüten İbrahim Toru, çok güzel bir Aile’nin “Lider” şahsiyetiydi.
Çocukları
yeğenlerimiz, ailesi ailemiz.
Meslektaşımız,
Kanal Urfa Televizyonu’nun Yönetim Kurulu Başkanı’ydı.
Güneydoğu’nun
en etkili kanalı, en renkli, en şirin…
Şimdi koca
bir boşlukta, yaşatmak Aile’ye vasiyet.
*
İbrahim Toru
Kardeşim’den bana büyük hediye: “Dostluk”.
Bir “Dost”
kaybetmek o kadar acı ki, hele şu “omurgasızlığın”
prim yaptığı kaypak zeminde…
Seni her
geçen gün daha fazla özleyeceğimi biliyorum.
İnşAllah, bu
dünyadan göçünceye kadar ne kadar namaz kılmak nasip olacaksa, hepsinde sen de
olacaksın İbrahim Kardeşim.
Dualarımız
buluşturacak bizi İnşAllah.