Ağlayan kadınlar ve çocuklar
Ukrayna’nın işgali, savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Ukraynalı bir hanım dünyaya
seslenirken “Her akşam bizi seyretmek
için patlamış mısırlarınızı alıp televizyonlarınızın karşısına geçtiğinizi biliyorum”
dedi.
Yemen, Irak, Suriye, Afganistan’ın
insanlarının acılarına dünyanın medya tekeli objektiflerini kapattı. Ukrayna’ya
nispeten ayrımcılık uygulanıyor. Bu ayrımcılık bile halisane gayelerle yapılıyor
olamaz, Batının cibilliyeti buna müsait değildir.
Batı, kendisi hakkında her türlü hüsnü zannı berheva etmiştir.
Savaşlarda insanların ne
çektiklerini Ukraynalıları izledikçe anlayabiliyorsunuz.
Bir Müslüman ve insan olarak Ukrayna
mazlumlarını İslam ülkelerindeki mazlumlardan ayıramayız. Bizim medeniyetimize
göre bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmektir.
Timur, Horasan’daki Sebzvar şehrini büyük bir katliamla aldığında,
kalede kalan kadınlar ile çocuklar için “Dünya’da en güzel musiki bu kadın ve
çocukların feryatlarıdır” demişti.
Timur, Sivas’ı kuşattığında
şehirdeki 7 bin çocuk başlarında Kur’an rahleleri ile kendisini karşılamaya
gönderildiler, merhameti umulan Timur tam aksine çocukları fillere ezdirdi.
Esenboğa (İsen Buğa), Ankara
Savaşı’nda Timur’un komutanlardan biriydi. Muhtemelen Esenboğa da Timur gibi Ankaralı
kadın ve çocukların ağlamalarını zevkle dinlemişti.
Osmanlı’ya dinmeyen kin ve nefret dolu olanlar, Ankara’nın
havaalanına Timur’un fil müfrezelerinin komutanı “Esenboğa”nın adını verdiler.
Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’yi
fethettiğinde tüm şehri affetmişti. Peygamberi tavır buydu. Halbuki Mekkeliler
O’nu Mekke’yi terk etmek zorunda bırakmışlardı.
Afganistan, Suriye, Irak, Yemen kadınlarının
ve çocuklarının ağlamaları “Batı
Medeniyeti” mensuplarına müzikal bir zevk veriyor olmalıdır.
Kendisine Ukraynalı mültecilerin
dramı sorulduğunda ABD Başkan yardımcısı Kamala Harris, kameralar önünde uzun
kahkahalar patlatarak soruyu cevaplamış oldu.
Gazeteciler donakaldılar.
“Batı”nın temel umdesi “Sosyal Darwinizm”dir; “güçsüzler
temizlenmeli, güçlüler ayakta kalmalı”dır.
“Batı” bu çirkin yüzünü Ukrayna’da
bir kez daha sergiledi.
Hümanizm, “Batı”nın insanlığa kazandırdığı bir kavramdır. Bizde bu
kavram tamamen yanlış olarak belki kasten, belki gafilen “insancıllık” olarak algılanır. Hümanizm “insancıllık” değil, “insancılık”tır. Hümanizm insanı tanrılaştırmaktır,
“Tanrının değil, insanın dediği olur”
demektir.
Hümanizmi yanlış anlayarak
“Batı” dan şefkat beklemek gaflettir.
Afyon savaşlarında İngilizler sırf uyuşturucudan para kazanmak uğruna 30 milyon Çinli öldürmüşlerdir.
Emperyalistler arası yerküreyi paylaşım
savaşı olan II. Dünya Savaşı’nda hümanistler
60 milyon insan öldürmüşlerdir.
Ukrayna meselesine dönersek,
Putin, tavşanı tam kaparken ayağı avcının tuzağına dolanan yırtıcı kuşlara
benziyor.
“Batı” Ukrayna’yı yem olarak tuzağa yerleştirdi.
Putin yırtıcı kuşlar gibi avını
kapıp gidebilecek mi, yoksa çırpına çırpına çaptan ve güçten mi düşecek şimdilik
bilmiyoruz.
Hayırhah bir nokta-i nazarından bakarsak,
hem Rusya’nın hem de ABD ve çetesinin birbirlerini tüketmeleri dünya için en hayırlı
sonuç olabilir.
Rusya Ukrayna’dan kazançlı
çıkarsa gözünü çevresindeki Müslüman ülkelere dikecektir.
Yeni bağımsız olmuş zaten
sendeleyen Türki Cumhuriyetler kolayca Rusya’ya yem olacaklardır.
Putin, Tataristan
Cumhurbaşkanını Tataristan Valisi yaptı.
ABD ve çetesi ülkeler, Rusya’dan
nefes aldıkları an İslam coğrafyasındaki zulümlerine koyulacaklardır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası “özgürlük, demokrasi, adalet” maskesi ile
dünyaya illüzyon yapan “Batı”, asıl yüzünü Ukrayna ile tekrar gösterdi.
Bugün yeşil gözlü sarı saçlı
Ukrayna’yı bile düpedüz yem olarak Rusya’nın önüne atarlarken elleri bile
titremedi.
Dün de ölen bir milyon Iraklı
cana, Körfeze sızan petrol kadar, o petrole bulanan karabatak kadar acımamışlardı.
“Batı Medeniyeti” insanlık için umut
olma iddiasını merhale merhale kaybediyor.
Mevlâna ne demişti;
Şu akıp giden kum seline bak;
Ne durması var ne dinlenmesi
Bak birdenbire nasıl bozuluyor
dünya,
Nasıl atıyor bir başka dünyanın
temelini.
Ukrayna, İslam’ın kucaklayacağı “Yeni Dünya”nın temeline konan kocaman
bir taş oluyor.