Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2456.16
BIST 100
9800.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Temmuz 2022

Ağlamak istiyorum!

Hafta başında TV’de izlediğim bir yarışma programında yarışmacı adaylardan birinin geçmişte yaşadıklarını anlatırken duygulanıp ağladığı sırada gözyaşlarını gizlemek adına kameralara ve jüri üyelerine sırtını dönmesi sonucu jüri üyelerinden birinin “Ağlamak ayıp değildir. Arkanı dönmene gerek yok. Ne yazık ki toplumumuzda erkekler ağlamaz, ağlamak acizlik ve zayıflık olarak bilinir ama oysaki ağlamak güzel bir duygudur” minvalindeki açıklamalarını takdirle karşıladım.

İster kadın ister erkek olsun fark etmeksizin ağlayan birini gördüğümüzde ne yazık ki hemen ona farklı gözle bakmaya başlıyoruz. Ağlamasının arka perdesinde yaşananları veya hislerini anlamaya çalışmadan hemen acizlik ve zayıflık yaftasını yapıştırıyoruz. Mutluluktan dahi olsa karşımızda ağlayan kişiye ne yazık ki iradesinin güçlü olmadığı, gözyaşlarına hakim olamadığı nedeni ile zayıf karakterli biri olduğu, bazen yalnız bazen kimsesiz bazen mutsuz bazen ise zayıf ve güçsüz olduğu nazarı ile bakıyoruz. Oysaki ağlamak kişiliği, karakteri güçlü insanların özelliğidir.

Ağlamak çok özel bir duygu. Deşarj olmak adına insanlar belli periyotlarla ağlaması gerekiyor. Ağlamak rahatlatır. Gözyaşların akması insan ruhunu arındırır, temizletir. Ferahlık gelir insana. Stresli olabiliriz, yaşadığımız bir olaya üzülebiliriz, öfkeli olabiliriz, kızgınızdır belki de, ya da acı duymuşuzdur… Her ne yaşamışsak yaşayalım ya da her ne sebeple olursa olsun ağladığımız ve gözyaşlarını akıttığımız vakit bir dinginlik, bir sakinlik çöker üzerimize. Ağlamak bize iyi gelir. İnsan kendine kötü gelecek bir eylemde davranışta bulunmak ister mi? Elbette ki hayır. İnsan, kendine iyi geldiği içi ağlar.

Ağlamak bireyi yaşlandırır tezinin aksine insana terapi gibi gelip rahatlattığından ağlamak gerekir; ağlamamak yaşlandırır, çökertir. İnsan içerisindeki duyguları bastırdığı ölçüde yıpranır. Ağlamak insanı hasta eder tezi de yanlış. Ağlamak her zaman olmazsa da çoğu zaman insanı iyileştiren, insana iyi gelen bir yönü vardır. İnsan iyileşsin, rahatlasın, dertleri mutsuzluğu kederleri azalsın diye ağlar. Bu nedenle ağlayan birey az da olsa iyileşir, hastalanmanın aksine…

Ağlamak cilde iyi gelir tezini öne sürenler de var. Kalbe zarar verdiğini de. Sinir ve strese yol açtığını da. O kadar çok doğru yanlış bilgi var ki insan okudukça psikolojisi bozulur. En güzeli insanın içinden geldiği gibi, hissettikleri gibi duygularını yaşamasıdır.

Toplumda bazen öyle cümleler duyarız ki akla ziyan… Onlardan biri de “Erkekler ağlamaz” sözü. Bu cümleyi duydukça bu sözü söyleyeni ayıplarım oldum olası. Çünkü duyguların cinsiyeti olmaz. Kadınlar gülmez, erkekler ağlamaz gibi duygulara cinsiyetçi anlam yükleyen her yaklaşımın karşısında olmuşumdur. Erkekler gibi kadınlara da gülebilir, kadınlar gibi erkekler de ağlayabilir. Ne kadınlar güldüğünde kadınlıktan ne de erkekler ağladığından erkeklikten çıkarlar.

Bizi yargılayan, ağladığımız veya güldüğümüz için basite alan veya olaylara cinsiyetçi tarafından bakmak isteyen her kim olursa olsun onların karşısında ve onlara inat gülmemiz gerekiyorsa gülelim, ağlamamız gerekiyorsa ağlayalım. Ne gülmek ne de ağlamak utanılacak bir durum değildir. Sevmek, başarmak, mutlu olmak, heyecanlanmak gibi duygulardır gülmek de ağlamak da. İçinden geldiğince yaşamak gerek. Gülmek istediğimizde gülmek, ağlamak istediğimizde ağlamak… Allah’ın insana verdiği ve doğal/fıtrî olarak gelişen hiçbir duygu ayıplanacak ölçüde değildir. Her duygu kendi özelinde güzeldir, özeldir. Tabii ki her duyguyu ölçülü yaşamak gerekir; hiçbir duyguda aşırıya kaçmamak gerekir. Çok fazla sevginin rahatsız edebileceği gibi çok fazla ağlamak da çok gülmek de rahatsızlık verebilir.