Ağlama duvarı
Terör devleti İsrail, Haganah ve İrgun terör örgütlerinin İngiliz sömürge güçlerinin göz yummasıyla akıttıkları kanların üzerine kurulmuş ve kuruluşundan günümüze kadar terörü yöntem olarak belirlemiş bir yapılanmadır. Yaptıkları bunca soykırım ve vahşete rağmen Yahudiler inanç ritüellerinde ağlama olayını kutsadıkları için kendilerini zalimken mazlum, soykırım yaparken soykırıma uğramış gibi göstermeyi hep becermişlerdir.
Bir Müslüman, yaptığı en ufak iyiliğin de kötülüğün de karşılığını alacağını düşünerek kendini iyi bir insan olmaya adamışken, bir Yahudi, işlediği her türlü melanetten sonra günah keçisi bularak veya ağlama duvarında zırlayarak arınacağına inanır. O yüzden öldürme, çalma, gasp etme, hak yeme onlar için vaka-i adiyedendir. Yeter ki bu işlemleri bir Yahudi’ye karşı yapmasın.
Yahudilerin sürekli ağlayarak dünyayı duygusal olarak esir aldıkları konu Holokost. Yahudileri kim öldürmüş Alman, Hristiyan Naziler, Peki Yahudiler bugün kimi öldürüyor. Filistinli Müslümanlar. Yahudi Filistinli Müslümanı öldürürken Alman ne yapıyor. İsrail’e silah ve mühimmat veriyor. Uluslararası kuruluşlarda soykırımcı İsrail’i destekliyor.
Terör devleti kurulduğundan beri (1948) Filistinlilerin topraklarını çalarak, gasp ederek, Filistinlileri öldürerek, evlerini yıkarak, sürgün ederek bugünlere geldi. Müesses nizamın tek bir etkili aktörü bugüne kadar İsrailli teröristlere dur diyemedi. Demedi. Aksa Tufanı operasyonunun yapıldığı 7 Ekim’den bugüne kadar yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere 35 bin Filistinlinin öldürülmesine, en az 10 bin Filistinlinin enkaz altında olmasına, 70 bin Filistinlinin kalıcı olarak yaralanmasına rağmen, terör devletine dur diyebilecek tek bir siyasi ve askeri güç bulunmuyor. Gazze’nin yüzde 70’ini enkaza çeviren, bıraktığı 37 milyon tonluk enkazın 14 yılda toplanabileceği belirtilen terör devletine ABD başta olmak üzere G-7 ülkeleri, İngiltere, Almanya, Fransa soykırım yapması için silah ve mühimmat vermeye devam ediyor. İsrail’in karşısına dikilip de bu katliamı durdur diyebilecek maalesef tek bir İslam ülkesi hatta tek bir ülke bulunmuyor.
BM başta olmak üzere UCM, UAD ve bütün uluslararası kuruluşların zoraki aldıkları kararlar ise hiçbir zaman İsrail’in umurunda olmadı. İsrail işlediği her vahşetten sonra kendini temize çıkarmayı becermiş, katlettiği insanları katil kendini de mazlum gibi gösterebilmiştir. Bunu yaparken de Siyonist yapıların sahip olduğu Hollywood, medya, finans, siyasi güç gibi aparatları sürekli kullandı. En son, ABD’de üniversitelerdeki göstericileri, Yahudileri yok etmeye çalışan Nazi kalıntıları olarak niteleyerek kendi vahşetine masumlaştırma çabasına girdi.
Amerika Birleşik Devletlerinin iç yazışmalarında, İsrail’in uluslararası hukuku nasıl ayaklar altına aldığı açıkça beyan edilmiş olsa da, başa Cumhuriyetçiler de (Trump) gelse, Demokratlar da (Biden) Filistin’de soykırımcı İsrail’e destek değişmiyor. Birleşik Krallık’ta başta İşçi Partisi de olsa, Muhafazakar Parti de olsa her zaman İsrail’in en iyi destekçisi olmaya devam ediyor. Son dönemde ABD ile ilişkileri sıcak tutmak isteyen Londra’nın İsrail’e kayıtsız şartsız destek vererek Washington’un gözüne girme çabasında olduğu konuşuluyor. Almanya, Fransa aynı minvalde siyaset uyguluyor.
İsrail’in soykırım işlediğini söyleme cesareti olan üç ülke bugün Siyonistlerin yönettiği siyasi, askeri, ekonomik baronların hedefinde. Tabiki bu babayiğitlerin başında Türkiye lideri Tayyip Erdoğan bulunuyor. İkinci sırada İsrail soykırımını UAD’a taşıyan Güney Afrika bulunuyor. Bir de Katar, bombalardan kurtulan Filistinlilerin açlıktan ölmemesi için çabalıyor.
İsrail’e karşı sesini yükselten Erdoğan’a uyarı niteliğinde cevap önce Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’den geldi. Üç günlük Türkiye ziyaretinde, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ile buluştu. Ardından Gaziantep’e gitti. Dönüşünde Ankara’da Özgür Özel ve Mansur Yavaş ile görüştü. Tüm bunlara rağmen Erdoğan Steinmeier’i kabul etti. Peki bir Türk Cumhurbaşkanı Almanya’ya gitse, muhalefet partisinin lideri ve belediye başkanları ile görüşse acaba Alman hükümeti o Cumhurbaşkanı’na iç işlerimize karışıyorsunuz diye ne tür engeller çıkartırdı. İkinci uyarı ise malum ABD’den geldi. Erdoğan’ın ABD ziyareti, İsrail’e söylenen sözler sebebiyle iptal edildi. Biden, ‘Sen bizim efendimizin katliamlarına söz söylersen biz de seni Beyaz Saray’da kabul etmeyiz’ mesajını gönderdi.
Ben CHP’yi söylemleriyle aynı İsrail gibi görüyorum. Fi tarihinde Dilara bebek annesi ile yürürken açık bırakılan logar kapağı yüzünden çukura düşerek hayatını kaybetmişti. Malum ekip, İSKİ genel müdürü Dursun Ali Çodur, hatta hatta Başkan Topbaş niye istifa etmiyor diye aylarca manşet atmıştı. Şimdi Küçükçekmece’de 5 yaşında E.G. İBB’nin kazdığı ve etrafında hiçbir önlem almadığı su dolu çukura düşerek öldü. Ekrem istifa, İSKİ Genel Müdürü İstifa veya sorumlular istifa diye tek bir satır yazı okudunuz mu? Beşiktaş’ta yanan 29 işçinin canı Torun Tower’da düşerek ölen 2 kişiden daha kıymetsiz bu ikiyüzlülere göre. Steinmeier’in Türkiye’ye ziyaretinde gösterdiği aba altındaki sopayı görebildeniz mi? İmamoğlu’nun Hamas’ı terör örgütü, 7 Ekim’i de terör saldırısı olarak ifade etmesi efendilerinin duymak istediklerini Türk halkına boca etmesi. Steinmeier veya Yahudi baronlar gibi ağlama duvarınız varsa yaptığınız hiçbir şeyden sorumlu değilsiniz. Netanyahu için bu duvar ABD, İngiltere olabilir Özgür Özel için ise Steinmeier. Vesselam….