Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2969.34
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ağız tadı

Biz sıradan, küçük insanlar; biz doğum öncesine ve ölüm sonrasına inananlar; biz gözlerini huzurla geceye kapadığında sabah uyanmasak da olur diyenler; biz emeği kutsal bilenler, kazandığından bir miskal fazlasını istemeyenler; biz helalin ışığında gözleri parlayanlar, harama tamah etmeyenler, bulduğunu yiyen, bulamadığına şükredenler; dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım aradığımız tek şey bir nefeslik ağız tadı. Dinimiz, ırkımız, yaşımız ne olursa olsun, dünyanın neresinde yaşıyor olursak olalım bizi mutlu edecek yegane lütuf sağlık içinde yaşamayı umduğumuz üç beş gündür... Ağzımızın tadıyla yiyeceğimiz az bir lokma ekmek, ağzımızın tadıyla kelam edebileceğimiz üç beş dost, ağzımızın tadıyla içinde ikamet edeceğimiz küçük bir evdir hayalimiz, hepsi bu. Daha fazlasını istemiyoruz. Daha fazlasına ihtiyacımız yok. Daha fazlası neyse alın götürün. Alın geriye kalan ne varsa ey zenginler, ey para babaları, ey lortlar, baronlar, ey siyaset ustaları hepsi sizin olsun. Hepsi sizin olsun kazandıklarınızın, gidin ve kendinizle götürün bakiyelerinizi; nerede, ne şekil yerseniz yiyin ama dokunmayın bize. Kendinizle birlikte dünyayı kasıp kavuran hırslarınızı, bencilliklerinizi de götürün; kıskançlıklarınızı, adım başı alev püskürten öğretilerinizi, ırkçılıklarınızı, menfaatperestliklerinizi, yayılma stratejilerinizi de…

Kendimizin farkındayız biz, doğarkenki cüssemizin gayetle farkında... Ne kadar yerse yesin bir insanın beş metre uzayamayacağını, başının göğe eremeyeceğini biliyoruz. Dünyanın sahibi olsa bile bir gün öleceğini, ölümün onu kendini Mars’a atsa da yakalayacağını da biliyoruz. Biliyoruz misafiriyiz bu dünyanın. Biliyoruz, kazık çakmayacağız şartları ne kadar zorlarsak zorlayalım, ölümü ne kadar ertelersek erteleyelim, ömrü ne kadar uzatırsak uzatalım. Gidin. Yeter ki gidin. Sizsiz biz çok daha insanca yaşayabiliriz burada. Sizsiz dünya çok daha güvenli… Siz tel örgüleri çekmeden önce dünya çok daha geniş, çok daha harika bir yerdi. Geldiniz ve hapishaneye çevirdiniz yurdumuzu. Geldiniz ve gardiyanı oldunuz hayatlarımızın. Geldiniz ve keyfimizi kaçırdınız, ağzımızın tadını bozdunuz. Geldiniz ve oturdunuz zihinlerimizin üstüne, geldiniz ve daralttınız yüreklerimizi, geldiniz ve soldurdunuz ufkumuzu.

Dünyamıza dokunmayın, göğümüzü kirletmeyin, çekin kara gölgelerinizi üstümüzden. Gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz sizden. Bizi bizle, bizi bize bırakın. Mobese kameralarınızı da alın gidin. Biz yıldızlara daha çok güveniyoruz. Yüksek teknolojilerinizi de alın gidin. Hayvanlar bize sizden çok daha fazla şey öğretiyor. Teorilerinizi, yöntemlerinizi, stratejilerinizi alın gidin. Bize Yaradan’ımızın sözleri ve doğanın kucağı yeter. İnanın hiçbir şeyinizi istemiyoruz. Göğe yükselttiğiniz kibir abidesi gökdelenlerinizi de yerin kilometrelerce altından çıkardığınızı kömürleri, altınları, gümüşleri de istemiyoruz. İstemiyoruz sizden hiçbir şey, hiçbir şeyinizi, düşün yakamızdan. Kötülüğünüzle kararttığınız, mazlum kanına bulanmış paralarınızı da yüksek teknolojilerinizi de alın gidin veya bize gelmemeye söz verdiğiniz bir yer gösterin, orada kalalım. Çağınızdan da çağdaşlığınızdan da haberdar olmak istemiyoruz. Kim cesede bakmaktan hoşlanır ki? Kim çürümüşe yüzünü buruşturmadan bakabilir? Bütünlüğü bozulmuş olanı, kopmuş olanı kim ister?

Merak etmeyin, bizi düşünmeyin. Bizim için akıl yürütmeyin, bizim adımıza karar vermeyin. Bizim için mesai harcamayın, bizim konforumuzu, rahatımızı düşünmeyin. Biz insanca yaşamanın bir yolunu ne yapar eder buluruz. Siz kirletmeden önceki dünyayı da istemiyoruz üstelik. Üç beş yıl sizsiz zaten kendini onarır, kendine gelir o. Söküklerimizi dikmeyi de biliriz, eksiklerimizi gidermeyi de. Karnımız doyunca olmayana vermeyi de biliriz, sıhhatliyken hasta olanların halinden de anlarız. Gençlerimiz çocukların, çocuklarımız büyüklerinin hallerinden anlar. Kadınlarımız erkeklerinin, erkeklerimiz kadınlarının, dirilerimiz ölülerinin, ölülerimiz dirilerinin dilini bilir… Keder dolu yüreklere küçük bir tebessümle girmeyi de sevinçlerin ortasına yıldız serpmeyi de öğrendik, unutturmayın.

Önce aç bırakılıp sonra lütufmuş gibi gönderilen yardımlarınızı istemiyoruz. Önce yataklara düşürüp sonra iyileştirme vaadiyle verdiğiniz ilaçlarınızı istemiyoruz. Ölümlerimiz karşısında verdiğiniz beratları da. Bir kimlik numarası karşılığında cepheden cepheye koşturduğunuz hayatlarımızı, karın tokluğuna aldığınız özgürlüklerimizi de insanlık adına, insanlık için katlettiğiniz insanlığımızı da geri verin. Alın savaşlarınızı defolun gidin.

Çok şey istemiyoruz baylarım, ağzımızın tadını geri verin!