'Ağır abi'lerin büyük oyunu!
Türkiye, daha yakın dönemlere kadar ipi dışarıda "darbecilerin" vesayeti altında inledi. Har darbe ülkeyi 50 yıl geriye götürdü.
Merhum Turgut Özal'ın her eve telefon çekmesi, elektrik kesintilerine son vermesi, özel televizyon kanallarını açması, otoyollar yapması bile milletin yıllardır kaybettiği özgüvenini geri getirmişti.
AK Parti iktidarının ardından da sağlıkta, ulaşımda, inşaat-konutta vs. atılan kalkınmaya yönelik her adım milletin özgüvenini güçlendirdi.
AK Parti iktidarının, Kürt sorunu ile terör meselesini birbirinden ayırarak bunların çözümüne yönelik hamleler atması ise milletin devlete olan güvenini tazeledi. Ama bu bazılarını çok kızdırdı.
***
Kabul edemesek de bir gerçeğimiz var. Türkiye enerji fukarası bir ülke.
Senede 60 milyar dolar enerjiye para veriyoruz.
Senelik cari açığımız da yaklaşık 60 milyar dolar.
Suudi Arabistan ve ABD, dünyada günlük petrol üretiminde birinci ve ikinci ülke.
Hemen yanı başımızdaki İran, Irak ve Körfez ülkeleri de petrol üretiminde ilk sıralarda.
İşin ilginç olan yanı, elektriğimizi ürettiğimiz hidroelektir santralları da doğalgazla çalışıyor. Yani doğalgaz ihracatımız olmazsa Türkiye karanlıkta kalır.
Doğalgazın yüzde 60'ını Rusya'dan, yaklaşık yüzde 20'sini de İran'dan alıyoruz.
Rusya'nın bize sattığı doğalgaz, Avrupa ülkelerine sattığından çok daha pahalı.
İran'ın sattığı doğalgaz ise Rusya'nın bize sattığından daha pahalı.
Gerisini varın siz hesaplayın.
***
İran'ın, Irak'ın, Irak Kürdistanı'nın petrol ve gazının Türkiye'den geçerek Avrupa ülkelerine ulaşması için ise tek garanti isteniyor; güvenlik!
Bugün gelecek gazın yarın soğuk günlerde bir terör sabotajı ile ülkelerine gelemeyecek olması ihtimali Avrupa'yı ürkütüyor.
Dolayısıyla Türkiye'nin güvenli bir güzergah olduğunu ispatlaması için terör meselesini bitirmesi şart.
Son 40 günde Irak Kürdistanı'yla, Bağdat merkezi yönetimiyle, Rusya'yla, Azerbaycan ve bazı Körfez ülkeleriyle yeni enerji anlaşmaları imzaladık.
Geçen haftanın karmaşası içinde gündeme gelmedi ama Maliki hükümeti, Kürdistan petrol ve gazının Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya akıtılmasında hiçbir sorunun kalmadığını deklare etti.
Yeni anlaşmalar çerçevesinde taraf ülkelerin ABD'nin Federal Bank'ını değil de Türkiye'nin Halkbank'ını aracı banka kabul ettiğini de unutmayalım.
***
Mayıs ayında Türkiye devasa yatırımları ve ekonomik başarıları ile dünyada yükselen yıldızdı. Tam o esnada Gezi olayları patlak verdi.
Enerji anlaşmalarının imzalandığı, Irak petrol ve gazının vanasının da önümüzdeki haftalarda açılacağı günlerde ise "yargısal darbe" girişimi patladı.
Son 15 günde Türkiye'nin kaybettiği 100 milyar doların yanında bir şey daha oldu.
Hükümeti hedef alan 17 Aralık Operasyonu sonrası, Irak doğalgaz ve petrol gelirlerinin Halk Bankası yerine ABD Federal Bank'a verilmesi gündeme geldi.
***
Sadece Hükümet'i veya Başbakan Erdoğan'ı değil bütün milleti karanlık darbe dönemlerine, şehitlerin geldiği acı günlere, yoksulluğun tavan yaptığı eski Türkiye'ye götürmek istiyorlar.
Böylelikle asıl derdin ne olduğu ortaya çıktı. "Dershane" ve "Yolsuzluk" kılıfı ile eski Türkiye'nin tüm cephelerinin kurduğu "Kirli ittifakı" millet, TV dizisi gibi izliyor.
Sokaktaki insana sorsanız, tartışmanın "Dershane" ve "Yolsuzluk" olduğuna inanır mı? Hayır!
Mesele, terörü maşa olarak yıllardır kullanan "Büyük güçlerin", bu büyük kozu kaybetmesidir. Türkiye'nin enerji meselesini hal yoluna koyarak bölgede bir denge unsuru haline gelmesidir.
Hedefte enerji sorununu hallederek bağımsızlığını ilen eden, çözüm süreciyle tarihi bir hamle yapan yeni Türkiye vardır!
Türkiye'ye yönelik bu saldırı, içerideki tetikçilerin değil, dışıradaki "Ağır abi"lerin büyük kuşatma oyunudur!
NOT: Yakup Köse'ye, Sabahat Tuncel'e, hüküm giymemiş BDP'li vekillere, şiddete bulaşmamış KCK'lilere "içeriye" denilirken 28 Şubatçılara, Ergenekon'dan hüküm giyenlere "Dışarıya" denilmesini de bu çerçevede okumak gerekiyor.
