Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
2955.07
BIST 100
9365.37
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Eylül 2024

​"Ağaçlar çiçek açtı mı?" üzerine

Gündem epey hareketli… Gündeme dair yazmak mayın tarlasına bodoslama girmek gibi. İşte bu durumlarda iyi ki edebiyat var diyorum. Hani Cemil Meriç’in meşhur sözü var ya “İnsanlar kırıcıydı, kitaplara sığındım” diye… Ben de “gündem sıkıcıydı, edebiyata sığındım.” Diyorum.

El çantamda sürekli birkaç kitap bulundururum. Zira okumadan geçen her vakit boşa geçmiş ve israf olmuş gelir bana. Biraz da sıkılgan birisiyim, bu yüzden farklı konularda farklı kitaplar okuyarak kendimce beynimde bir münavebe sistemi kurdum. Hem ziraatçı hem de edebiyatçı olunca sanırım arada devreler birbirine giriyor, karışıyor gibi.

Dağarcığımda “Ağaçlar Çiçek Açtı mı?” isminde naif bir kitap var. Sevgi Korkusuz hanımefendiye ait kitap geçtiğimiz mart ayında Çıra Yayınları arasında çıkmış. Kitabı elinize ilk aldığınızda kapağındaki yapraklar gönlünüze bir bahar ferahlığı veriyor. 54 sayfalık kitapta 14 öykü bulunuyor. Kitabın editörlüğünü Şakir Kurtulmuş hocamız üstlenmiş.

Kitabın içeriğine geçmeden yazarı hakkında bilgi vermek isterim. Sevgi Hanım 1980 yılında Malatya Darende’de doğmuş. Lise eğitimini burada tamamlayıp 1997 yılında dünya evine girmiş ve İstanbul'a yerleşmiş. Onun hayatında bence dikkat çekici olan husus, yazarın evliliğinin 12. yılında eğitimine kaldığı yerden tekrar başlaması. Bu açıdan bakıldığında Sevgi Korkusuz neredeyse üç çocuğu ile birlikte, birçok insana örnek olabilecek şekilde hayat mücadelesinde okuma aşkı adına bir azim ve gayretin hikayesini yazmış diyebilirim. Sonuçta ailevi sorumluklarına rağmen Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Muhasebe alanında ön lisansı ve ardından 2021 yılında da Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü lisans eğitimini tamamlamış. Bu arada bilgisayardan Web tasarımına, muhasebeden İngilizceye ve çiçekçiliğe dair kadar birçok alanda kurs da almayı ihmal etmemiş.

Yazar aldığı edebiyat eğitimini katıldığı yazarlık atölyeleri ile pekiştirmiş. Biyografisinde belirttiği gibi 2011 yılından 2018 yılına kadar üç farklı atölyede bulunmuş. 2010 yılında yazıları önce Türkiye Gazetesinde sonra Temrin, Acemi, Sıradakiler, Muhayyel, İtibar, Ay Vakti ve Yedi İklim dergilerinde öykülerini yayınlamış. Hâlen Yedi İklim dergisinde yazmaya devam eden yazarın şimdiye kadar Coğrafyada Grili Savaş (2017), Bir Adım Ötesi Gece (2021) ve Ağaçlar Çiçek Açtı mı? İsminde üç öykü kitabı yayınlanmış.

Her ne kadar diğer öykü kitaplarını okumasam da yazarın bu kitabında da farklı duygularının ve düşüncelerinin harmanlandığı öyküleri kaleme aldığını söyleyebilirim. Bu öyküler yaşanmışlıktan ziyade daha çok kurgulanmış ve teknik anlamda güçlü öykülerden oluşuyor. Öykülerinde sade bir dil ve naif bir üslup kullanması yanında zaman zaman ironik ve mizahi unsurlar da göze çarpıyor. Öykülerinde metaforik ve imgeye dayalı bir anlam dünyası kuran yazarın kendine has ve farklı bir üslup yakaladığını belirtmeliyim. Öykü dilindeki bu sadelik ve ironik üslup okuru sıkmadığı gibi hem merakla diğer öyküye geçmesini ve hem de okuduğu her öyküde sürekli tebessüm etmesini sağlıyor.

Öykülerinin isimleri de üslup ve içerikle o kadar uyumlu ki doğrusu hayran kaldığımı ifade edebilirim. Bal Kabağından Önce, Kendi Kendime, Ben Ben ile Çarpışırken, Hiç Ses, Düşünden Düştü, Yalnız Kalabalık Cümleler, Psikolojimin Damar Yolu, İradesiz Sirkülasyon, Umurumun Dibinde Birikenler, Yola Dökülenler, Çıtırdayan Öykü gerçekten çok iyi düşünülmüş, zekâ ve ironi mahsulü isimler….

Kitabı okurken yazarı gözünüzde, elinde kalemi ile aklının kıyısına oturmuş, turuncu bir bulut huzmesi altında, ıslak bir rüzgârın savurduğu yıldız tozları ile etrafında dönen harflerden oluşan kelime öbeklerini irdelerken canlandırabilirsiniz. Zira yazar o kadar titiz ve seçici ki üslubuna yakışmayacak ve yazının ahengini bozacak kelimeleri kabul etmiyor. Büyük ve katı cümleleri daha sonra dile gelip yüreğine oturmasın diye ufalayıp ufalayıp yazıyor. Böylece usturuplu naif kelimelerden haddini aşmayan cümleler kuruyor. Aldığı kelimelerden oluşan has cümlelerinin birçoğuna da metafor kaftanlar biçiyor. Onları ironi ile süsleyip özlü sözlerle betimliyor. Sonuçta sırat köprüsü gibi bu zor imtihandan geçmeyi başaran kelimelerin oluşturduğu has cümleler kendilerini tebessümle selamlayan yazarı büyük bir tezahürat ile alkışlıyorlar, hatta pek beceremeseler de zılgıt bile çekebiliyorlar.

Sevgi Korkusuz, öykülerinde anlatım tekniklerini başarıyla uygulamış yetkin bir kalem... Özellikle bilinç akışı tekniğini Kendi Kendime, Ben Ben ile Çarpışırken, Hiç Ses, Düşünden Düştü, Yalnız Kalabalık Cümleler, Psikolojimin Damar Yolu ve diğer öykülerinde başarıyla kullanmış.

Gözümüze takılan bazı cümleleri de paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum.

“Kendimle uyuyacağım. / … bir gözüm hep kendimin üzerinde. / Kendimle uyandım.”(10)

“Hayal dünyasındaki ümitler azalsa hatta hepsi suya da düşse ben yenisini doğuruyorum.” (12)

“Beni iğnelediğin kadar kumaşları iğneleseydin ortaya bir kıyafet hatta birkaç kıyafet çıkardı.” (17)

“Aklının bir kıyısına zulalamış, ufacık virgül atmıştı.” (32)

“Vaktimi heba ettiklerimin burnu Kafdağı’na değince ellerimi dizlerime vura vura dövündüm.” (39)

“Havai aklımı başıma alıp, verici huyumun kolunu cımırdım.” (39)

“Herkese bol keseden dağıttığım zaman dilimlerinin önünü kestim.” (39)

“Üzerime zimmetli susma hakkından sonra söz hakkı biraz iğreti durdu.” (48)

“Sende süre sınırı, bende sansür var.” (49)

“Büyük ve katı cümleleri ufalayıp ufalayıp yazıyorum. Ufalamayınca o cümleler dile gelip yüreğime oturuyor.” (54)

“Kaybolmadan yakalamak için hızlı hızlı yazıyorum. Bilinç akışım öyküden öyküye sürükleniyor.” (54)

Sevgi Korkusuz’u bu güzel öyküler için tebrik ediyorum. Bence öykü severler bu kitap mutlaka okunmalıdır.