Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Eylül 2021

Afrika'daki Fransız Lejyonerler

Fransız sömürgeciliğinde, imparatorluğun her bir bölümü Fransa anakarasının bir parçası olarak addedilir. Bu çarpık politikaları Afrika halkının silahla, katliamla Fransız uygarlığı asimilasyonuna dayanıyordu. Bu yüzden sömürgeleştirdikleri ülkeleri asimile edemeyince daha vahşi bir şekilde kırıp kırdırtıyor Fransa.

İşte yine asimile demedikleri Müslüman Gine!

%80’e yakını Müslüman olan bu ülke Fransa zulmünden kurtulamıyor. Çünkü Fransa oradan görece çıksa da Mamady gibi elemanları ile ülkeye kan kusturuyor.

Geçtiğimiz gün Gine’de Özel Kuvvetler Birlikleri darbe yaptı. Cumhurbaşkanını gözaltına alan askerler, bütün darbelerin klasik bildirisi ile bunu dünyaya duyurdu.

İşin daha iğrenç boyutu dünya bu darbeye de ya sessiz kaldı ya da “Bir an önce demokrasiye geçme…” gibi trajik ama komik olmayan açıklama ile karşılık verdi.

Devrik Cumhurbaşkanı Alpha Conde 80 yaşını aşmış, anayasada Cumhurbaşkanlarının 2 dönem görev yapma hakları olmasına rağmen geçtiğimiz yıl anayasayı değiştirerek 3. Dönem de seçimlere katılmaya hak kazanmıştı.

Darbeyi gerçekleştiren Özel Kuvvetler olan GFS'nin başındaki Albay Mamady Doumbouya'nın geçmişi oldukça enteresan. Fransa sömürgesi Gine’nin darbeci Albay’ı tam bir Fransız! Albay, bir süredir emri altındaki bu birliğin Savunma Bakanlığından ayrılarak bağımsız hale gelmesini istiyordu. Bu isteği çok tartışılmış ve kabulü zor talep olarak görülmüştü. Doumbouya, kabul edilmeyen talebini darbede kullanmak için bir avantaj olarak görüyordu lakin bu ısrarlı isteği kabul edilemese de darbeye mani değildi. Fransızların damadı olan Doumbouya, Fransız Yabancı Lejyonunda çalıştıktan sonra 2018'de Özel Kuvvetler’in başına getirilmişti.

Gine’de 19 Temmuz 2011'de yine Cumhurbaşkanı Alpha Conde'nin konutuna roketli saldırı düzenlenerek kendisine karşı bir darbe girişiminde bulunulmuştu.

Gine’nin haritadaki yerine bakarsanız neden darbelerle karşılaştığını rahatlıkla anlarsınız: Atlas Okyanusu’nu Batısına alan ve doğusunda Mali ile Fildişi Sahili, Güneyinde Sierra Leone ve Liberya, Kuzeyinde Senegal var. Saydığımız bütün ülkelerin darbe ile işgal ve sömürü ile anılması tesadüf olmasa gerek.

Nüfusunun %75-80’i Müslüman olan ve 1958 yılında bağımsızlığını alan Gine Fransa’nın etkisinden kurtulamadı. ABD gibi İngilizler ve Fransızlar da vakti zamanında işgal edip sömürgeleştirdikleri ülkelere refah götürüyordu(!) lakin girdikleri yerleri talan eden, katliamlar gerçekleştiren Batı hep aynıydı.

Mesela,

Ruanda’da 23 yıl süren savaşın müsebbibi de sömürgeci Fransa idi. Katliamlar gerçekleştirdikleri Raunda'ya giden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin 1994 yılında yaşanan Ruanda Soykırımı'ndaki sorumluluğunu kabul etti.

Dünyada "Afrika'nın Singapur'u" denilen Ruanda, 1994'te Tutsilere karşı başlatılan ve yaklaşık 1 milyon kişinin yaşamını yitirdiği soykırımın ardından son yıllardaki başarılı yönetimi, huzuru ve büyüyen ekonomisiyle dünyanın ilgisini çekiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı özür dediği açıklamasıyla aslında küstahlık yaptı: Bugün buraya sorumluluğumuzu teslim etmeye geldim ve Fransa, bu yöndeki uyarılara kulak asmayarak fiilen soykırımcı bir rejimin yanında durdu ancak Fransa soykırımda suç ortağı değildi…

Macron haksız sayılmazdı(!), çünkü o çok çok bağımsız, objektif, adil ve tarafsız Fransız uzmanlar(!) yaptıkları bütün araştırma ve incelemelere rağmen Fransa’nın Ruanda’da suç ortağı olduğuna dair bir bulguyu bulamadılar(!)

Soralım Macron ve araştırmacılarına:

Ruanda’da, 1994 yılında 800 bin insanın boğazı kesilirken Fransa ne yapıyordu?

Bu katliamlar olmasın diye Fransa hangi adımı attı?

Fransa katliamların suç ortağı değilse katliamcıların yanında durarak kimin daha çok katliam yapmasına ortam ve imkân hazırlamış oldu?

Soruları arttırabiliriz lakin eminim ki bütün cevaplar sorulara Fransız kalacaktır.