Afrika'daki Fransız Lejyonerler
Fransız sömürgeciliğinde, imparatorluğun her bir bölümü Fransa anakarasının bir parçası olarak addedilir. Bu çarpık politikaları Afrika halkının silahla, katliamla Fransız uygarlığı asimilasyonuna dayanıyordu. Bu yüzden sömürgeleştirdikleri ülkeleri asimile edemeyince daha vahşi bir şekilde kırıp kırdırtıyor Fransa.
İşte yine asimile demedikleri Müslüman Gine!
%80’e yakını Müslüman olan bu ülke Fransa
zulmünden kurtulamıyor. Çünkü Fransa oradan görece çıksa da Mamady gibi
elemanları ile ülkeye kan kusturuyor.
Geçtiğimiz
gün Gine’de Özel Kuvvetler Birlikleri darbe yaptı. Cumhurbaşkanını gözaltına
alan askerler, bütün darbelerin klasik bildirisi ile bunu dünyaya duyurdu.
İşin daha
iğrenç boyutu dünya bu darbeye de ya sessiz kaldı ya da “Bir an önce
demokrasiye geçme…” gibi trajik ama komik olmayan açıklama ile karşılık
verdi.
Devrik
Cumhurbaşkanı Alpha Conde 80 yaşını aşmış, anayasada Cumhurbaşkanlarının 2
dönem görev yapma hakları olmasına rağmen geçtiğimiz yıl anayasayı değiştirerek
3. Dönem de seçimlere katılmaya hak kazanmıştı.
Darbeyi
gerçekleştiren Özel Kuvvetler olan GFS'nin başındaki Albay Mamady Doumbouya'nın
geçmişi oldukça enteresan. Fransa sömürgesi Gine’nin darbeci Albay’ı tam bir
Fransız! Albay, bir süredir emri altındaki bu birliğin Savunma Bakanlığından
ayrılarak bağımsız hale gelmesini istiyordu. Bu isteği çok tartışılmış ve
kabulü zor talep olarak görülmüştü. Doumbouya, kabul edilmeyen talebini darbede
kullanmak için bir avantaj olarak görüyordu lakin bu ısrarlı isteği kabul
edilemese de darbeye mani değildi. Fransızların damadı olan Doumbouya, Fransız
Yabancı Lejyonunda çalıştıktan sonra 2018'de Özel Kuvvetler’in başına
getirilmişti.
Gine’de 19
Temmuz 2011'de yine Cumhurbaşkanı Alpha Conde'nin konutuna roketli saldırı
düzenlenerek kendisine karşı bir darbe girişiminde bulunulmuştu.
Gine’nin
haritadaki yerine bakarsanız neden darbelerle karşılaştığını rahatlıkla anlarsınız:
Atlas Okyanusu’nu Batısına alan ve doğusunda Mali ile Fildişi Sahili, Güneyinde Sierra
Leone ve Liberya, Kuzeyinde Senegal var. Saydığımız bütün
ülkelerin darbe ile işgal ve sömürü ile anılması tesadüf olmasa gerek.
Nüfusunun
%75-80’i Müslüman olan ve 1958 yılında bağımsızlığını alan Gine Fransa’nın
etkisinden kurtulamadı. ABD gibi İngilizler ve Fransızlar da vakti zamanında
işgal edip sömürgeleştirdikleri ülkelere refah götürüyordu(!) lakin girdikleri
yerleri talan eden, katliamlar gerçekleştiren Batı hep aynıydı.
Mesela,
Ruanda’da 23
yıl süren savaşın müsebbibi de sömürgeci Fransa idi. Katliamlar gerçekleştirdikleri
Raunda'ya giden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin 1994 yılında
yaşanan Ruanda Soykırımı'ndaki sorumluluğunu kabul etti.
Dünyada "Afrika'nın
Singapur'u" denilen Ruanda, 1994'te Tutsilere karşı başlatılan ve
yaklaşık 1 milyon kişinin yaşamını yitirdiği soykırımın ardından son
yıllardaki başarılı yönetimi, huzuru ve büyüyen ekonomisiyle dünyanın ilgisini
çekiyor.
Fransa
Cumhurbaşkanı özür dediği açıklamasıyla aslında küstahlık yaptı: Bugün
buraya sorumluluğumuzu teslim etmeye geldim ve Fransa, bu yöndeki uyarılara
kulak asmayarak fiilen soykırımcı bir rejimin yanında durdu ancak Fransa
soykırımda suç ortağı değildi…
Macron
haksız sayılmazdı(!), çünkü o çok çok bağımsız, objektif, adil ve tarafsız Fransız
uzmanlar(!) yaptıkları bütün araştırma ve incelemelere rağmen Fransa’nın Ruanda’da
suç ortağı olduğuna dair bir bulguyu bulamadılar(!)
Soralım
Macron ve araştırmacılarına:
Ruanda’da,
1994 yılında 800 bin insanın boğazı kesilirken Fransa ne yapıyordu?
Bu
katliamlar olmasın diye Fransa hangi adımı attı?
Fransa
katliamların suç ortağı değilse katliamcıların yanında durarak kimin daha çok
katliam yapmasına ortam ve imkân hazırlamış oldu?
…
Soruları arttırabiliriz lakin eminim ki bütün cevaplar sorulara Fransız kalacaktır.