AFORİZMALAR – 1
Kültürümüzde
özlü söz yahut vecize diye bilinen düşünsel ve duygusal olarak yoğun anlamlar
içeren sözlere aforizma denir. Genellikle söyleneni belli olan aforizmalar, az
kelime ile çok şey anlatmayı amaçlar. Nietzsche, aforizmayı; “Benim arzum
başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi, on cümlede anlatmaktır.” diye
tanımlar. Bir duvar yazısı, motto yahut slogan özelliği taşıyan aforizmalar
üzerinde düşününce daha derin anlamlara haiz olduğu görülür. Yazılan her edebi
eserin daha etkili olması için başvurulan bu sözler, yazarın etki gücünü
arttırır. Genellikle ünlü yazarların eserlerinde yer alan sözler derlenerek o
kişiye aforizma formunda yeni bir eser meydana getirilir.
Biz de
yazdıklarımızın sizde daha fazla tesir oluşturması niyetiyle yeni bir yazı
dizisi formunda kendi aforizmalarımızı paylaşmaya gayret edeceğiz. Hayata,
derde, duruşa, inanca ve ölüme dair kaleme aldığımız sözlerin zihninizde,
kalbinizde ve ruhunuzda kalıcı etki bırakmasını diliyoruz. Haydi, buyurun
okumaya!
* Okumak lazım
Azizim, okumak! Yoksa çok sonraları vuracaklar bizi, okumadıklarımızla.
* Yüreğinde
sonbaharı taşıyan birine, her mevsim hüzündür.
* Telafisi
olmayan bir hayat bizimkisi… Dün geldik, bugün yaşıyoruz, yarın gideceğiz.
* Bir
değirmendir bu dünya, alır alttan alacağını zamanında, en tepeye getirdiğinde
koy verir, atar sırtından toprağa.
* Tekrarı
olmayan bir film, rövanşı olmayan bir maç misali ömrümüz.
* Kitap ile poz
verdiğimiz kadar, kitaba da değer verebilseydik, her alanda bir numara olurduk.
Aksi takdirde bir numara değiliz.
* Bu hayatta her
şey dile kolaydır ve insan sahip olmadıklarının cesurudur.
* Hayatımızın
merkezine aldığımız dünya nimetlerini araç olmaktan çıkarıp amaç haline
getirdiğimizden beri adına huzur dediğimiz, adına mutluluk dediğimiz gemi
sahilimizin limanına yanaşmaz oldu.
* Sözün bittiği
yerde söylenecek her söz lafı güzaf olur. Hiçbir şey yapamadığımız yerde
susarak acıya ortak olmak düşer payımıza.
* Bir fay hattı
gibi kırılıyor yüreğimiz. Kırgınlığımız büyüyor, sözünün geldiği ve gideceği
yeri bilmeyenlerin yüzünden.
* Bugünün acısına
ortak olanlar, yarının gülüşlerini paylaşabilir.
* Acının dini,
dili, ırkı, görüşü ve siyaseti yoktur. Acı, sadece acıdır ve acıtır.
* Sloganlarla
yaşayanların, bir slogan atımı kadar ömrü olur. Gönülden konuşup, gönül hali
üzere yaşayanlar, bir ömürden daha fazla hatırlanır.
* Tarih,
sloganları değil, inanılmış zaferlere adanmış ömürleri yazar.
* Gözyaşını
silmek dururken, gözyaşına sebep olmak acının dozunu arttırmaktan öte bir şeye
vesile olmuyor.
* Dünya telaşı
denen bir virüs için için içimizi kemirmekte. Bir işten diğer işe yetişme
gayretinde ömrümüzü gün be gün tüketiyoruz. Acısı bunun farkındayız ama
farkında değilmişiz gibi koşar adım mezara gidiyoruz.
* Dinlemeyi
başarabilmiş insanlar, kavramları anlama yolunda daha başarılı olurlar.
* İçinde
bulunduğumuz anın tekrarı olmayacağı gibi telafisi de olmayacaktır. Ne
yaşadıysak, o yazıldı hanemize.
* Çocukluğumuzda
mevsimler iklimlere göre değil; oyunlara göre belirlenirdi.
* Yerinde
gösterilen bir tepki, atılan onlarca nutuktan daha etkilidir.
* Kendi elimizle
beslediğimiz ‘el âlem’ diye bir put büyütüyoruz içimizde.
* Bize ait
olmayan şeyler için bize ait olan zamanı tüketiyoruz.
* Sonuna –izm
eklediğimiz kelimelerle insanları ötekileştirmek gibi meziyetimiz var!
* Ey Talip!
Yorgunum, bildiğin yorgun. Herkese yetmeye çalışırken, kendime yetişmeye
yorgun…