Afganistan'ın geleceği
Türkiye’nin korumak istediği Kabil Uluslararası Hamid Karzai Havalimanı’ndaki uçaklara binebilmek için birbirlerini ezen Afganları ekranlarda seyrettik.
ABD ile yaptığı
anlaşma gereği 1 Mayıs’a kadar ateşkes yapan Taliban’ın bu tarihten sonra Afgan
Hükûmet güçlerine karşı giriştiği mücadele, geçtiğimiz gün Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin
Tacikistan’a kaçmasıyla sona erdi.
Afganistan Savunma
Bakanı Vekili Muhammedi, “Ellerimizi arkamızdan bağladılar ve vatanı sattılar.
Cumhurbaşkanı Eşref Gani’ye lanet olsun.” şeklinde tepki gösterdi.
ABD’nin Taliban’a yenildiği söyleniyor ama dengeler bambaşka
tablo çiziyor.
11 Eylül
saldırısının sorumlusu gösterilen El-Kaide
Terör Örgütü lideri Usame bin Ladin’i
yok etmek için başlatılan Afganistan işgali 2011’de Bin Ladin’in öldürülmesiyle
bitmedi.
Orta Asya’da söz
sahibi olmak isteyen ABD, Rusya’nın
arka bahçesine attığı kancayı hemen çıkarmadı.
ABD’nin kalıcı olacağını anlayan Taliban, bazı Ortadoğu devletleri ve Çin’den gelen
örtülü destekle mücadelenin dozunu yükseltti.
Çin, ABD’nin Afganistan bataklığında oyalanmasını istiyordu.
ABD için ise tablo; Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile başlattığı “dünya gücü olma” planlarının hayata geçmesiyle değişti.
Aslında Obama,
İran ile nükleerde anlaşarak Çin’e
karşı ön almak için alan açtı.
Trump, Irak’ta azalttığı güçlerle planı ilerletti.
“ABD geri döndü” mottosuyla galibiyetini ilan eden Joe Biden ise plan tam rayına oturttu.
Biden ise Çin’e
karşı Afganistan’da 1 trilyon dolar daha harcamak yerine buradaki
istikrarsızlığı ve yeniden imar sorunlarını Çin’e bırakmayı tercih etti.
Bu Kuşak ve Yol
Girişimi’yle hızla yükselen Çin’e karşı alınan pansuman bir önlem.
Güçler arasındaki mücadeleler asla bitmez.
Kabil Havalimanı’nda
ABD için çalışmış Afganların ülkelerini terk etmek için yarışması, kimsenin
ülkesine karşı asla başka güçleri desteklenmemesi gerektiğini gösteren önemli
bir mesaj.
Bu aşamadan sonra Çin ile imar konusunda anlaşan Taliban’ın başka
yatırımlar alması epey zor görünüyor.
Zira yatırımcılar ya hesap verilebilir demokratik hukuk
devletlerini ya da satın alınabilir kral veya darbecilerin yönetimlerini tercih
ediyor.
Sanırım Taliban ikisi de olmadığını ispat etti.
Bu durumda Afganistan muhtemelen Çin’in yeni Kuzey Kore’si olacak.
Yakında Afganistan’ın da İran gibi rejimini ihraç etmeye başlayacağı bir düzen görürsek
şaşırmayın.
FABRİKA KURAN FABRİKA
Sanayinin gelişebilmesi için olmazsa olmaz bazı yatırımlar
gerekir.
Bunların başında çimento ve demir çelik yatırımları gelirken
hemen ardından ise enerji yatırımları gelir.
Sanayinin üretim gücünü temin eden enerji alt yapısına olan
ihtiyaç, devletimizin kuruluşundan bu yana çok iyi biliniyor.
Lozan sonrasında Musul Meselesi’ni çözmek için İngiltere
ile düzenlenen Haliç Konferansı’nda pazarlık
argümanlarının en sonuncusu olan “yeni
bir devlet olarak petrole ihtiyacımız var” yaklaşımı bunu ispatlıyor.
İzmir İktisat
Kongresi ve Birinci Sanayi Planı’nda
işaret edilen yerli hammaddeye bağlı yerli üretimi artırma çabası genç
Cumhuriyet için birçok ağır sanayi yatırımını zorunlu kıldı.
1926’da ilk özel çimento fabrikası kuruldu.
1937’de hastalığı ve yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen ülkesini
bir an için bile unutmayan Mustafa Kemal
Atatürk’ün verdiği talimatla ağır sanayi hamlesinin en büyük adımı olan Karabük Demir Çelik (KARDEMİR) Fabrikası’nın
temeli atıldı.
Bugün Cumhuriyet Dönemi’nde bu yana unutulan demiryolu
yatırımlarının Yerli ve Milli bir şekilde ilerlemesini sağlayan KARDEMİR, rahmetli Erbakan Hoca’nın söylediği gibi “Fabrika Kuran Fabrika” olarak çalışıyor.
Demiryolu rayı ve tekerleği, yapı sektörünün olmazsa olmazı
ağır profiller, her türlü inşaat çeliği; 5,5 mm’den 56 mm’ye kadar kalınlıkta üretilen
Türkiye’nin en kalın kangalı dâhil uluslararası standartlarda ve kalitelerde
üretilen birçok ürün ile ithalatın önüne geçiliyor.
Yakın zamanda ortaklar ve aile arasında çıkan meseleler
nedeniyle verimliliğinde düşüş gözlenen KARDEMİR’e enerji ve ağır sanayi
arasındaki ilişkiyi çok iyi anlayan Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar’ın Yönetim
Kurulu Başkanlıği iyi geldi.
Üretim sürecinde meydana gelen gazlarla, fabrikanın enerji ihtiyacının yüzde 50’sinden fazlasının üretilmesi de bunu gösteriyor.