Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3008.33
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Temmuz 2021

Afganistan Gerçeği Bize Ne Söylüyor?

Afganistan'ın jeopolitik konumu: Orta Doğu, Orta Asya ve Hindistan alt kıtasını birbirine bağlayan önemli bir yerde bulunmaktadır. Bu nedenle Afganistan, tarih boyunca küresel güçlerin rekabeti hâline gelmiştir. Bu rekabet nedeniyle Afgan halkı, ömrünün büyük bir kısmını savaşlarla tüketmek zorunda bırakmıştır.

Bilindiği gibi Afganlılar, önce İngilizlerle, ardından Ruslarla ve en son ABD’nin liderliğinde NATO ile savaşmıştır. Genel olarak bütün savaşların sebepleri vardır ve bu sebeplere göre de kimine ‘’haklı savaş’’ kimine de ‘’haksız savaş’’ diye yargılarız.

Bu bağlamda Afganlıların işgalcilere karşı direnmek zorunda olduğu her üç savaşta haklı savaşlardır. Çünkü işgalcilere karşı direnmek bir haktır ve Afgan halkının işgalcilere karşı ortaya koyduğu direniş meşrudur.

Ancak Afganlıların birbirleriyle çatışmaları onları hem haksız duruma düşürmüştür hem de mutlaka bir dış saldırıya muhatap etmiştir. Afganistan, dikkat çekici bir şekilde, uğradığı her üç işgalde de: Önce iç çatışmaların yıkıcı sonuçlarını yaşamış, akabinde adeta bir ceza gibi işgale uğramıştır.

Bu açıdan Afganistan’ın yaşadığı işgal öncesi durumu incelenmeye değer bir konudur. Ancak bu yazımızda sadece ana bir çerçeve çizmekle yetineceğiz.

Afganistan nüfusu etnik açıdan oldukça çeşitlilik göstermektedir. Ne yazık ki bu çeşitlilik bir zenginlik olarak görülmemiş, ülkenin siyasi birliğinin önündeki en zorlu engellerden biri olmuştur.

Bu açıdan Afganistan meselesine baktığımızda: İngiliz işgalinin öncesinde kabilelerin kavgalarını, Sovyet işgalinden önce, komünist eğilimli Saur Devrimini, ABD işgalinden önce, ‘’dini grupların’’ çatışmalarını görüyoruz.

Afganistan’ın uğradığı bütün bu işgaller gösteriyor ki: Ülkenin iç problemleri, dış güçlerin işgalini kolaylaştırmış, hatta zemin hazırlamıştır. Bazen işgal edilen ülke üzerinden rakiplerine karşı bir güç kazanmak için başvurulur. Bana göre, ABD’nin Afganistan işgali tamamen böyle bir şeydi.

Peki, ABD’nin asıl hedefi neydi?

ABD, Soğuk Savaş sonrasında, dünya hegemonyasında Rusya ve Çin’i kendisine potansiyel rakip olarak gördü. Bu nedenle 11 Eylül saldırısını bahane ederek, Afganistan’ı işgal etmek suretiyle Çin’i batıda, Rusya’yı doğuda çevrelemek istedi.

ABD Sovyet işgaline karşı Taliban’ı desteklemişti. Şimdi de ABD işgaline karşı Rusya ve Çin Taliban’ı destekleyerek ABD’nin çevreleme stratejisini akamette uğratmıştır.

Bu bakımdan ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi çok kutuplu dünya sisteminde ilk ciddi yenilgisidir. Çünkü ABD trilyonlarca dolar maddi kayıp, 3000’ne yakın askeri kayıp vererek çıkmak zorunda kalmıştır. Bu kayıplar karşılığında kazandığı hiçbir şey yoktur.

Sonuç

En baştaki sorumuza dönecek olursak: Afganistan gerçeği bize iki şey söylemektedir. Birincisi, iç problemler yaşayan ülkelerin dış güçlerin işgaline zemin hazırladığını söylemektedir. Burada hem Afgan halkının hem de benzer sorunları yaşayan bütün ülkelerin çıkartacağı büyük dersler vardır.

İkincisi, tek kutuplu ABD hegemonyasının sembolü Afganistan’ın işgal edilmesiydi ve şimdi bu dönemin kapandığının sembolü de işgale son verilmesi olduğunu söylemektedir. Geçmiş tecrübeler: Bir dönem kapanıp yeni bir dönem açıldığında, sonraki yıllarda toplumların derinden etkilendiğini büyük olaylara neden olduğunu göstermiştir. Yine de bu gelişmelerin yeni bir çağın başlangıcı olduğunu söylemek için henüz erkendir. Buna ancak gelişmelere göre tarih karar verecektir ve tarih ise, Afganistan gerçeğinde oluşmaya devam ettiğini söylemektedir.