Afganistan ders olsun!
Ağrı’nın
eski CHP’li, yeni Ak Parti’li, Türkiye’ye gönülden bağlı Kürt Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın Afganistan’daki gelişmelere dair
değerlendirmesi dikkat çekici.
Diyor
ki Sayın Sayan,
“ABD Afganistan’ı özgürleştirecem, dedi, bırakıp
gitti.
Suriye’yi özgürleştirecem, dedi
perperişan etti.
Irak’ı özgürleştirecem, dedi yerle
bir etti.
Umarım, Kürtler ve Ortadoğu’da devletlerini
yok etmek isteyen halklar buradan bir ders çıkartarak ülkelerine sımsıkı
sarılırlar!”
*
Sayın
Başkan’ın bu mesajının özellikle son cümlesini, “hedefinin Erdoğan’ı
devirmek olduğunu” ilân
eden Biden’a bel bağlamış takımı dikkatle okumalı!
Yakın
tarihe bakanlar, “dış güçlerle”
yakın ilişkilere yaslanarak bir yerlere varmaya çalışanların başlarına neler
geldiğini net bir şekilde görürler.
Bizim
memlekette, herkes yakın olmaya çalıştığı “güç
odağı” tarafından bitirildi!
Mesela…
Çareyi
“Batı taklitçiliğinde” arayanlar,
Batı’nın ihanetine uğradılar.
Türkiye’yi
batıya bağlayanlar, bu bağımlılıktan kurtulmaya teşebbüs ettikleri an
cezalandırıldılar!..
Genç
Cumhuriyet ayakları üzerinde durmaya başlar başlamaz, “yerli uçak” üretme hamlesine girişen ekibin önde gelen isimlerine
bu yaptıklarının bedeli ağır bir şekilde ödetildi.
Cumhuriyet’i
kuran kadroya sıkı sıkıya bağlılık iddiasında bulunanlar ve bunu da memleketin
her köşesine “heykel” dikerek
göstermeye çalışanlar o dönemin gerçeklerine hep gözlerini yumdu!..
Bir
dönüp geriye bakabilseler…
O
günlerde “milli sanayi, milli tarım,
milli ekonomi hamlelerini” uygulamaya geçirmeye çalışanların nasıl cezalandırıldıklarını görecekler!..
Bir
dönüp geriye bakabilseler, “milli
ekonomi” hamlelerinin temellerinin atıldığı ve “ Misak-i İktisadî” ile “bağımsız ekonomi” azminin dile getirildiği İzmir İktisat
Kongresi’ne öncülük edenlerin başlarına neler getirildiğini fark edecekler!..
O kadronun devre dışında bırakılmasından sonra,
uçak fabrikasının “düdüklü tencere
fabrikası”na dönüştürüldüğünü bilecekler!
Ne yazık ki Türkiye’deki vasat bu meselelerin
rahatlıkla tartışılmasına hiçbir vakit müsaade etmedi.
Tarihi şahsiyetler, her dönemde “politik kavga” malzemeleri haline
getirildi.
Taraflar, gerçekleri, yalnızca gerçekleri araştırma
çabasında olmadı, ölmüşlerin isimleri “politik
kavgalarda” kullanıldı.
Bu vasatta, Batı’nın işlediği “cinayetler” bile görmezden gelindi!..
Giden güme gitti!..
“Kim
hangi ‘süper güç’ ile yakın ilişkiler üzerinden bir gelecek inşa etmeye
çalışmışsa, o güç tarafından bitirilmiştir!” gerçeği de görülemedi.
Ya da “kısmen”
görüldü de, “öğretilmiş çaresizlik”den
dolayı “Yapacak bir şey yok!” dendi.
Teslim bayrakları çekildi!..
*
Yakın tarihimizde nice misal var.
İsterseniz epeyce yakın tarihimize doğru gelin
ve Merhum Menderes’in başına getirilenlere bakın.
O süreçte yaşananları biliyorsunuz.
Sonuç mu, onu çok daha iyi biliyorsunuz:
ABD, uzun yıllar boyunca kendisiyle yakın
ilişkiler içinde olan Merhum Menderes ile dâvâ arkadaşlarını Türkiye’deki “adamlarına” boğdurttu!..”
Sonra ne oldu?
ABD ile iş tutup Merhum Menderes’i devirenler
de devre dışına atıldı.
ABD, vatan evlâtlarını birbirine kırdırttı ve
her seferinde de istediğini aldı.
Birçok misal var böyle.
Şimdi de görüyoruz ki…
Türkiye’de birileri, hedefinin Erdoğan’ı
devirmek olduğunu ilân eden Biden’a bel bağlamış durumda!..
Bunca misalden sonra şunu herkesin görmesinde
fayda var ki,
İster iktidarı alaşağı etmek için olsun, isterse iktidarın alaşağı edilmesini
engellemek için olsun…
Kim ABD Yönetimleriyle yakın ilişkiler
üzerinden “plânlama” yaparsa
cezalandırılıyor.
ABD “güçten”
başka bir dilden anlamıyor!..
*
Öyle ümit ve tahmin ediyorum ki, Türkiyemiz Afganistan’daki
ateşe bulaşmayacak ve oradaki büyük problemleri mümkün olduğunca bünyesinden
uzak tutacaktır.
Bazı dış politika uzmanları, bu işin arkasında
örtülü bir “Taliban-ABD anlaşmasının”
olduğunu öne sürmekte.
Bilemem.
Eğer böyleyse, Afganistan’ı çok daha karanlık
günler bekliyor demektir!
Yeni Bölüm
Orman
yangınları ve seller
Ben Kastamonuluyum.
Her fırsatta bu Evliyalar Şehri’ne koşar, nefes
almaya çalışırım.
Bu sel felâketinin beni ne kadar üzdüğünü
tahmin edersiniz.
Orman yangınları yüreğimi kavurmuştu, sel
felâketini izlerken de boğulacak noktaya geldim.
Çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz, küresel
ısınma ve yüz yıllık ihmallerimiz, önümüzdeki süreçte de birçok müessif olaya sebebiyet
verecek gibi görünüyor maalesef.
Geçtiğimiz günlerde, Göç Meselesi’yle ilgili
olarak “Göç ve Uyum Bakanlığı”
teklifini gündeme getirmiştik, MİLAT’ın Hukukçu Yazarı Ercan Ezgi’nin öncülüğüyle.
Şimdi de…
“Afet
ve Acil Yönetim Bakanlığı kurulmalı!” diyoruz.
Bir teklif bu.
Değerlendirilir umarım.
Bir de…
Şunu belirtmeme müsaade ediniz lütfen:
Sel baskınları sırasında da birçok yalan haber
yapıldı ama bunların sayısı ve etkinliği çok daha azdı.
Orman yangınlarının meydana geldiği bölgelerde
“kamp kuran” sözde aydınlar, birer yalan üretim merkezi olarak faaliyet
göstermişlerdi.
Bu zihniyet, sel baskınları sırasında da bir
şeyler yapmaya çalıştı ama…
Alana uzak oldukları için konuya pek odaklanamadılar!..
Böyle olunca da yardım için koşanların
moralleri daha az bozuldu.
Şükür.
*
Sel
felâketinin meydana geldiği illerimizde kaybettiğimiz nice vatandaşımız var.
Allah hepsine rahmet eylesin, mekânları cennet
olsun.
Yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Devletimiz maddi zararları telâfi edecektir.
Lâkin…
Acımız öylece kalacaktır.
Rabbim, bir daha yaşatmasın.
Ve elbette, tedbirler ihmal edilmesin.
İhmal kabul edilemez!
Yerleşim yerlerimiz en güvenli alanlarda olsun,
en riskli alanlarda değil!..