Afgan bedeviliğinin meyvesi: Taliban despotizmi
42 yıldır afganların çoğulcu, katılımcı, demokratik, barışçıl ve hukuka dayalı kurumların işleyişine dayalı bir siyaset ve devlet yapısı kuramamalarından dolayı taliban; silah, şiddet ve terörizm yoluyla ülke yönetimine ikinci defa el koydu. Taliban’ın iktidara gelişi, afgan halklarının özgürce yapmış oldukları bir tercih ve rıza göstermiş oldukları bir durum değildir. Şiddet ve silahla ülkeye çöken taliban’ın terörizme dayanarak ülkeyi yönetmesi mümkün değildir.
Taliban, kalaşnikof ve kur’an’ı kendisine referans seçen bir
terör hareketidir. Afganistan islam emirliği adı altında yıllardır dini bir
yönetim kuran taliban, kalaşnikofla afganistan’ın bir çok kırsal bölgesine ve
dağlarına hükmediyordu. Taliban yönetimi, yeni bir şey değildir. Taliban’ın rejim
ve yönetim pratikleri konusunda yeterince bilgiye dünya sahip bulunmaktadır. 1996-2002
yılları arasında bütün afganistan’ı yöneten ve 2002 yılından sonra kendi
kontrol ettiği bölgelerde yönetimini sürdüren afganistan islam emirliği’nin
ortaya koyduğu model, taliban despotizmidir. Afganistan islam emirliği, taliban
despotizmi modeliyle bundan sonra da afganistan’ı yönetmeye devam edecektir.
Afganistan islam emirliği’nin rejimi olan taliban
despotizmi, kalaşnikofa dayanmaktadır. Kalaşnikof, taliban’ın demir yumruğunu temsil
etmektedir. Taliban, kalaşnikofun temsil yettiği demir yumruğuyla afganistan’a
hükmedecektir. Taliban despotizmine göre bütün sosyal ve siyasal sorunların çözümü
kalaşnikofun ucunda gizlidir. Başka bir ifade ile taliban, oluşturduğu korku ve
terör rejimiyle afganistan’da despotik idaresini sürdürecektir. Taliban, korku
ve kalaşnikofun en iyi idare biçimi olduğuna inanmaktadır. Taliban’ın korku ve kalaşnikof
rejiminden kaçmak için afganlılar, en kötü ölümü bile kurtuluş olarak görmektedirler.
Kabil havaalanında öleceklerini bile bile bir kargo uçağının kanatlarına
tutunmaya çalışan yüzlerce afganlının çabası, taliban despotizminin korku ve kalaşnikofa
dayalı terör rejiminin oluşturduğu bir tablodur. Afganlılar, taliban’ın ölüm
demek olduğunu çok iyi bilmektedirler.
Taliban’ın değişmeyen iki amacı vardır. Taliban, islam
emirliği adını verdiği şeriata dayalı bir dini hükümet kurmayı istemektedir.
İkinci olarak taliban, bütün afganistan’da mutlak olarak hükmetmeyi istemektedir.
Taliban, kendisini afganistan’da birçok aktör arasında herhangi bir aktör
olarak görmemektedir. Taliban, kendisini bütün afganistan’a hükmetme imtiyazı
olan tek aktör olarak görmektedir. Taliban, iktidarı hiçbir toplumsal kesimle
veya güçle paylaşmayacaktır. Taliban’ın iktidarı paylaşarak katılımcı yollarla ülkeyi
idare edeceğinin hiçbir temeli bulunmamaktadır. Bütün sosyal ve siyasal
rakiplerini bertaraf ederek afganistan’ı kendisi için dikensiz gül bahçesi haline
getirmeyi arzulayan taliban despotizmi, mutlak iktidar ve despotizm amacından
hiçbir şekilde geri adım atmayacaktır.
Taliban teröristlerinin elinde kalaşnikof hep vardı. Taliban
teröristleri, aynı zamanda cep telefonları ve laptoplar dahil teknolojinin
bütün imkanlarını da kullanmaktadırlar. Taliban’ın teknolojik aletleri
kullanması, taliban’ın ılımlılaştığı uslandığı, ehilleştiği veya modernleştiği anlamına
gelmemektedir. Talibanizm, modern olan her şeye karşı olan bir kimliğe, pratiğe
ve örgüte sahiptir. Demokrasi, çoğulculuk, insan hakları, kadın hakları, hukukun
üstünlüğü, bireysel özgürlükler gibi değerler, hiçbir şekilde talibanizmin zihin
dünyasında yer almamaktadır. Taliban, topluma tahakküm etmenin yolunun kadına
hükmetmekten geçtiğini çok iyi bilmektedir. Şimdiye kadar yaptığı gibi, bundan
sonrada taliban despotizminin hedefinde kadının bedensel, psikolojik, sosyal ve
zihinsel varlığı üzerinde tam olarak tahakküm kurmak vardır.
Taliban’ın afganistan’ı hakimiyeti altına alması, bir
afganlı gücün hakimiyeti demektir. Taliban, uzaydan gelen bir güç değildir. Taliban,
bütünüyle afganistan sosyolojisinin, tarihinin ve kültürünün bir ürünü olarak
karşımıza çıkmaktadır. Peştun halkına dayanan, medreselerde aldıkları eğitim,
ideoloji ve inanç sonucu organize olan taliban, kırsalda ve dağlık kesimlerde etkili
olan bir harekettir. Taliban, bedevi, köylü ve dağlı bir harekettir. Afganistan
bedeviliği olarak niteleyebileceğimiz taliban, bugün bütün şehirlere
hükmetmektedir. Şehre yabancı ve karşı olan taliban, şehirlerde olan her şeyi
süreç içerisinde düşman olarak görecek ve yok edecektir. Dağlarda ve kırsalda
yaptığı pratikleri taliban, şehirlerde aynı şekilde yapacaktır. Taliban
militanlarının şehirlerde ganimet adı altında yapmış oldukları yağma, kız
çocuklarını ailelerinden almalar, baçabaze denilen geleneğin köklü olduğu
afganistan’da taliban’ın erkek çocuklarına yaptığı tecavüzler, kadınları
köleleştirmeleri ve cariyeleştirmeleri, bir komedyeni vahşice öldürmeleri,
afgan bedevileri olan taliban despotizminin barbarlıkta sınır tanımayacağını
göstermektedir. Taliban, dünyaya barbarlığın bütün mesajlarını ve
uygulamalarını sunuyor.
Taliban despotizminin bütün afganistan’ı ele geçirmesi,
kaybedenin afganistan olduğunu göstermektedir. Taliban, bir ulusal kurtuluş
hareketi olmadığı gibi, anti-emperyalist bir direniş hareketi de değildir.
Taliban, halkının büyük bölümünü kendisine düşman gören ve mutlak iktidarın
peşinde olan hegemonik bir güçtür. Hegemonik güç olarak taliban, çin, rusya ve
iran’la olumlu ilişkilere başlamıştır. Taliban, çin’i, afganistan madenlerini
işletme vaadiyle yanına almıştır. Sıcak diplomatik mesajlar alan taliban,
içeride barışı sağlamaktan çok uzaktır. Dışarıda herkesle konuşan ve ilişki
kuran taliban, içeride sadece kendisi konuşacak ve demir yumruğunu afganlıların
tepesine sürekli olarak indirecektir. Taliban despotizmi ve bedevilik, afganistan’ın
dününü yok ettiği gibi, bugününü ve yarınını da yıkmaktadır.