Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Eylül 2024

Afetlere sosyolojik açıdan bakış (1)

Afetler, insan yaşamı boyunca devam edecek olan bir süreçtir. Bu doğal süreç içerisinde bireylerin ve toplumun özelliklede devletin alması gereken önlemlerle afetlerin etkilerini azaltabiliriz. Afetlerin her bilim dalıyla ayrı ayrı bir ilişkisi vardır. Bu yazımızda afetlerin toplumda kaderci bir yaklaşımla nasıl algılandığı ve sosyolojinin afetlerle neden ilgilendiği gibi soruların cevabını bulmaya çalışacağız.

Afetler, bir bakıma toplumsal yapının dayanıklılığını test eder. Toplumlar, afetler karşısında ne kadar hazırlıklı olduklarını ve bu tür olaylara nasıl tepki verdiklerini gösterirler. Sosyolojik açıdan, toplumsal dayanıklılık, bir toplumun kriz durumlarında ne kadar esnek ve uyum sağlayabilir olduğunu ifade eder.

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından, Türk halkı olarak olayın şokunu hemen atlattıktan sonra, toplum olarak hızlı bir şekilde toparlandık. Ancak, afetzedeler ise olayın şokunu uzun süre üzerlerinden atamayıp çok sıkıntılar yaşadılar. Bu durum, toplumsal dayanıklılığın ve hazırlık seviyesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Afet ile sosyolojinin aslında bağlantılı olduğu, her insanın hayatında en az bir kez de olsa deprem ile karşı karşıya kaldığı, bu nedenle; afeti yaşayan bireyler ve toplumlar derinden etkilemekte ve değişime uğradıkları görülmektedir.

Her yaşanan depremden sonra, insanların afetlere bakış açısı değişmektedir. Diyebiliriz ki afetler olup bittikten sonra herkes afet ile ilgili konuşsa da afeti yaşayan bireyler açısından bakış açılarının farklılık gösterdiği bilinmektedir.

Kimisi kaderci bir yaklaşım açısından olaya bakarak depremleri Tanrı’nın bir gazabı olarak bakarken, kimisi de seküler bir yaklaşım sergileyerek bu kaderci yaklaşımın doğru olmadığını, yaşanan depremlerin fay hatlarının kırılmasıyla meydana geldiğini söylemektedir. İşte bu nedenle yaşanan onca depremden sonra zaman zaman toplumsal bir ayrılığa neden olsa da çoğunlukla asgari müşterek konularda bir birliktelik sağlanmaktadır.

24 Ocak 2020 Elazığ, 30 Ekim 2020 İzmir ve 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen bu üç depremleri ele aldığımızda Türk halkının, organize bir şekilde hareket ederek sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünün (deprem sonrasında afetzedelere yardım yapılması) zor zamanlarda nasıl bir birliktelik sergilediğini göstermektedir.

Depremden etkilenen bireylerin yakınlarını kaybetmenin dışında, işlerini kaybettikleri, aile yapılarının değiştiği, afetten önceki yaşam kalitelerinin olmadığı, sağlık sorunlarının ortaya çıktığı, engelli oldukları, başka yerlere göç ettikleri, yaşanan her depremden sonra bunlar gözlemlenmiştir.

İşin bir başka boyutu da bu depremlerin, kadınlar, özel gereksinimli bireyler, yaşlılar ve çocuklar üzerinde daha yıkıcı ve bazen kalıcı etkiye sahip olduğu, özel ihtiyaçları daha fazla olan bu grupların iyileştirme safhasında genellikle göz ardı edildiği bilinmektedir.