Âfad ve âfet
Değerli okurlarım acımız çok büyük.
Ülkemizin başı sağ olsun.
Dünyada yaşanılan doğal afetlerin en büyüklerinden olan
deprem doğup büyüdüğüm memleketim Kahramanmaraş merkezli 10 ilimizi yakıp
yıktı. Vatandaşlarımız sıcak yataklarında derin uykuda yakalandı bu âfete.
Binlerce insanımız derin uykularında ruhunu Rabbime teslim
eyledi. Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen on binler için devletimiz anında
müdahale gücünü devreye sokarak vatandaşı ile birlik olarak tüm gücünü ve
gayretini kullanarak yaşanılan bu büyük afetin yaralarını sarmaya çalışıyor.
Önceliği enkaz altında kalan insanımızın kurtarılmasına
verdi ve ÂFAD çatısı altında birleştirdiği tüm birimler bu görevi canhıraş
sürdürüyor ve depremden günler sonrasında göçük altından mucize kurtuluşlara
vesile olarak ayyuka çıkan acımızı bir nebze de olsa hafifletiyor.
Değerli okurlarım depremi yaşayanlar bilir. Marmara
depremini bizzat yaşayan bir vatandaş olduğum için hafızamda hala canlı duran
anılarım ülkemiz veya dünyadan yaşanılan her depremde yeniden tazelenir.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem benim doğup
büyüdüğüm ve tüm akrabalarımın olduğu yerde.
Çok yakından tanıdıklarım var ve canlı yada cansız bedenleri
enkazdan çıkarılıyor.
Büyük travmaların sonrasında yaşanılan psikolojik sorunları
bilmek çare ve çözüm üretmek gerçekten zor.
Depremin ilk anlarından itibaren iletişiminde sağlıklı
olamamasından kaynaklı kaygıların insan psikolojisinde oluşturduğu yıkımı tarif
etmek ve tanımlamak gerçekten mümkün değil.
Önümüzdeki günler bu zorluklarla mücadele edeceğiz
Değerli okurlar empati yapmak insanoğluna verilmiş bir
duygu. Bu duygu sayesinde kalitesi artı eksi yönde hareket eden insan eşref ve
esfele doğru evrilir.
Yaşadığımız bu olağanüstü günlerde insan denen yaratığın bu
savrulmasının emarelerini görüyorum.
Depremin tüm yıkıcılığı ile yerle bir ettiği memleketimde
iletişim kurabildiğim yakınlarım yaşadıkları tüm zorluklara göğüs gererek var
güçleri ile birlik beraberlik içerisinde bu sıkıntılı günlerin acısını
paylaşarak hafifletmeye çalışırken gösterdikleri vakar ve metanete bakıp
kendimden utanıyorum.
Kardeşim Muhammed Salih Akben ve birçok akrabam ile
görüşmelerim devam ediyor.
Her türlü zorluğa ve imkansızlığa rağmen devlet aklının
ürünü AFAD vatandaşı ile gece gündüz çalışıyor.
Çocukluğumun geçtiği mahallemizin artık olmadığı
söylendiğinde gözyaşlarıma hakim olamadım. Doğduğum sokak, iki katlı evimiz,
camimiz, ilk orta ve lisede okuduğum
okullardaki anılarım film şeridi gibi hafızamdan
akıp geçti.
Değerli okurlarım özellikle sosyal medyayı soysuzlaştırarak
irin ve kir akıtan kesimden akan pisliklere itibar etmeyelim. Her durumda
devlet ve millet düşmanı olan bu mahfillerden yapılan paylaşımlara alet
olmayalım.
Kinlerinde boğulsunlar.
Evi barkı yıkılmış çaresizlikler içinde zor anlar yaşayan insanlarımız
çok şükür bu azmanların kustuklarına itibar etmiyor.
Canlı veya ölü enkaz başında yakınlarının çıkmasını bekleyen
eli öpülesi vakur insanların anlattıklarına ben dayanamazken onlar o zor
şartlarında beni teselli etmeye çalışınca bir hoş olmamak ne mümkün.
Ortaokul arkadaşım ağabeyinin enkaz altınca can verdiğini
bir gün sonra öğrendiğini söyleyerek, “Ali
kardeş biz mahşeri dünyada yaşıyoruz” demez mi.
Mahşerde kimsenin kimseye nasıl faydalı olamayacağının
tatbikatını yapıyoruz deyince iliklerime kadar ürperdim ve gözyaşlarıma hakim
olamadım.
Bir başka yakınım kardeşinin cenazesini yıkayacak su
bulamadığı için teyemmüm ettiğini söyledi. Ağabeylerini yengelerini yeğenlerini
toplu olarak mezara koyan bir yakınımın telefondaki sesini günlerce
unutamayacağım
Kahramanmaraş’a İstanbul’dan erzak götüren bir kardeşimin
verdiği bilgiler ise yüreğime adeta su serpti. Kayseri-Maraş arası yol boyu TIR’lar,
kamu araçları ve kendi imkanları ile erzak taşıyan araç konvoyları var canlar
gitti ama yaralar sarılıyor.
Millet bir olmuş var gücü ile elinden gelen ne varsa yapıyor
demez mi.
Biz buyuz.
Yoklukta zorlukta bu huyumuz depreşir ve açık yaralı bir
kimse bırakılmaz yaralar sarılır.
Bu yarayı sarılmaz olarak görenler bir kez daha mahcup
olacaklar.
AFAD tek elden tüm devlet kurumlarını eşgüdüm içinde tutarak
sadece yaraları sarmakla yetinmeyecek. Önümüzdeki günlerde depremzede
şehirlerimizi yeniden topraklarından yeşertecek tohumlar ekecek ve çaresiz
insanlarımıza çare olacak.
AFAD tüm diğer afetlerde yaptığı gibi bugünde 10 ilimizin
hepsinde kalan canlarımıza can suyu olacak.
Canlar geri gelmeyecek elbet.
Devlet aklı AFAD gibi bir güç oluşturdu.
Deprem ülkesiyiz.
Marmara depreminden onlarca kat fazla yıkıcılığı olan bu
depremde o zaman yaşadıklarımızla bugünü kıyaslamak mümkün değil.
Aynı akıl TİKA gibi başka bir gücü ile de gönül
coğrafyamızda aynı hassasiyetle çalışarak yıkılan terk edilen tüm ecdat
eserlerini sessizden ve derinden ihya ediyor.
TİKA gönül coğrafyamızın medarı iftiharı. Neresine
giderseniz gidin muhakkak dokunduğu bir tarihi eserimiz mevcut.
Satılık beslemeler ürümeye devam edecek çok şükür kervan
yürüyor.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.