Af: Kılı “kırk” değil, “kırk bin” yarmak!..
Bu “af” teklifi hangi ihtiyaçlardan kaynaklandı?..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kurmayları daha önce “gerekçeleri” dile getirmişlerdi.
Mesela…
Şu sözler belleklerde:
“Cezaevindekiler kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ'nün, PKK'nın kurbanı haline gelir, seçime 1 hafta 10 gün kala bir talimat ile isyan başlatırlar ise ne olur?”
Sayın Bahçeli, konuşmalarında cezaevlerindeki “235 bin gariban”dan bahsetmiş…
Bunların büyük bir bölümünün iyi bir ayıklamayla “topluma kazandırılabileceğini”, bunun da “huzur ve barış ortamının oluşmasına” katkı sağlayacağını öne sürmüştü.
Kızılcahamam’daki “MHP Yerel Seçim Stratejisi Kampı”nın kapanışında da benzeri ifadeler dikkat çekti:
“İç barış ve huzur ortamına katkı sağlamak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişte sosyal, ekonomik ve toplumsal kucaklaşmayı bir nebze de olsa sağlamlaştırmak, FETÖ'cü hakim ve savcıların adalet ve hukuka vermiş olduğu tahribatları gidermek.”
Sayın Bahçeli ve kurmaylarının düzenlemeye getirdikleri izahlar hakkında siz ne düşünürsünüz?..
Bir yandan, “Evet, bir kişi bile haksızlığa uğramışsa ya da bir kişi bile topluma kazandırılabilecekse bir şeyler yapmak iyi olur.” diyorsunuz.
Öte yandan da, önceki “af” düzenlemelerinin sonuçlarını bakıyor, affedilenlerden bir kısmının yeniden cezaevine düştüklerini göz önünde bulunduruyorsunuz…
İçeriden çıkanları “dışarıda” himaye ve ıslah edebilecek ortamların, mekanizmaların ne kadar işlevsel ve yeterli olduğunu sorguluyorsunuz.
Adalet Bakanlığı ve bazı dernekler, eski mahpusların topluma kazandırılması için bir takım çalışmalar yürütüyor ama bunlardan istifade edenlerin oranı son derece düşük.
Güvenliğe dair sıkıntılarımız, Suriye’deki iç savaştan kaynaklanan “büyük göç”ün de etkisiyle iyice artmışken, “af”tan kaynaklanan ilave ihtiyaca nasıl karşılık verebilecek siniz?..
Bir de…
Anayasa Mahkemesi’nin “genişletme” kararlarını dikkate aldığınızda…
“Acaba, bu af da eşitlik ilkesine atıfla, genişletilir mi, yani bugün affedilmelerinin sözkonusu olmadığı söylenen fiilleri ve failleri kapsar mı?” diye endişe ediyorsunuz…
Öte yandan…
“Doğrudan affedilmesi teklif edilen fiilleri” sıralamış bir grup hukukçu…
“Üzerlerinde bol bol düşünülmesi” gereken “suç” kalemleri de var…
Çok “sakıncalı” kalemler.
“Vebal” Meselesi!
Sayın Bahçeli Meclis’teki tartışmalar sayesinde teklifin iyice olgunlaştırılabileceğini söylüyor ama kamuoyu vicdanını tatmin edebilecek noktayı bulabilmek hiç de kolay değil.
MHP kanadı, “Kişilere karşı işlenmiş suçlardan bir kısmının af kapsamına alınmasını” teklif ediyor.
İktidar ise…
“Devlet’in kişilere karşı işlenen suçları affetme yetkisi yoktur.” diyor…
Bunlar çok ince meseleler, “Devlete karşı işlenmiş suçlar ile kişilere karşı işlenmiş suçlar!” ayrımını nasıl yapacaksınız?
Biri “kaçak elektrik” kullanıyorsa bu devlete karşı mı kişilere karşı mı işlenmiş suçtur?..
İhaleye fesat karıştırmak “sadece devlete karşı” mı yoksa “hem devlete hem de o devletin vatandaşı olan kişilere karşı” mı işlenmiş suçtur?..
Ben…
Bir vatan evladı olarak, ihaleye fesat karıştırma eyleminden zarar gördüğümü iddia ediyorum.
Haksız mıyım?..
Sonra evet…
Beni bıçaklayarak yaralayan bir adamı affetme yetkisi benden başka kimde olabilir ki?..
O kadar zor, o kadar hassas, “vebal” ihtimali o kadar büyük olan bir mesele ki bu…
“Af” ettiğiniz bir kişi birilerine zarar verecek olsa, bunun “vebal”i katkıda bulunan herkese “şâmil” olabilir.
Öte yandan af bekleyen insanların tamamının haksız olduğu da söylenemez, kıldan ince kılıçtan keskin bir mesele.
Düzenlemenin yazılan ve dile getirilen gerekçelerine baktığımızda, cezaevlerinin “yargıdaki yanlış işleyişlerin de” büyük katkısıyla dolup taştığına…
Ortada büyük bir “tehlike”, büyük bir “güvenlik endişesi”nin bulunduğuna…
Cezaevlerindeki “FETÖ ve PKK kaynaklı” fitne hareketlerinin Allah korusun, büyük felaketlere yol açabileceğine vurgular dikkat çekiyor.
Devletin, mahkûm ve tutuklulardan büyük bir bölümünü “fitneden” korumak ve “güvenliği sağlamak” için salıvermesinin iyi bir “tedbir” olacağı ifade ediliyor.
Bilemiyorum, böyle mi olur, çok sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi ve bütün “politik” mülahazalardan uzak bir şekilde ele alınması gereken bir mesele…
Bugüne kadar hep “af çıkar nasılsa” diyenler haklı çıktı.
Bu sefer de öyle olacak gibi.
“Topluma kazandırılmaları” kuvvetle muhtemel olanlara “af” yerine çok daha “uygun” yöntemlerle, mesela “kamuda ve özel sektörde devlet destekli istihdam” yöntemleriyle çalıştırmayla el uzatmak…
Onları, “fitne”lerden çok daha uygun yöntemlerle korumak…
Bu konularda “daha” ileri adımlar atılamaz mı?..
“Af”, hele de Cumhur İttifakı’nın “Grup Sahibi” bir kanadı tarafından gündeme getirildiyse…
Bu kadar büyük bir beklenti oluşturulduysa, çıkacak demektir…
Külliye ve Meclis derinlemesine ele alır ve muhtemel olumsuzlukları asgariye indirir umarım.
Bunun nasıl olabileceğini bilemiyorum.
Bazı endişelerim var, gerçek olmamaları için “dua” ediyorum.
Cumhur İttifakı’nı oluşturmak suretiyle memlekete büyük hizmette bulunan Ak Parti ile MHP’nin “af” meselesinde, kılı “kırk” değil “kırk bin” yarmalarını temenni ediyorum.