Dolar (USD)
35.14
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2977.22
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 May 2019

Af ederek özgür olmak bu kadar zor mu?

İlim, anlayış, amel...

Bu üçlü denge hayatımıza kalite katar. Bu günler ilmin artmasına, anlayışın oluşmasına, amellerin artmasına vesiledir. Bilgi, isteyen ve emek veren herkese verilmiş, ilmi ile amel etmeyen ise kınanmıştır. Amel etmek ise anlamanın ürünüdür.

Peki her anlaşılan bilgi amel şeklinde hayatımızda yer alır mı?

Doğru bilgi herkesin anlam dünyasında yer eder. Lakin yaşantısına geçmeyebilir. Elbette bunun bir çok sebepleri vardır. Geçmişte içimize aldığımız ve sahiplendiğimiz duygularımız bunun başlıca sebepleridir.

Sevinç, neşe, zevk, rahatlama, keyif, gurur, heyecan, coşkunluk, dostluk, güven, şefkat, sevgi, bağlılık, merak, bağlılık... Sonu mutluluk...

Acı duygularımız ise düşmanlık, nefret, kin, af etmemek, korkma, kibir, pişmanlık, üzülmek, hayal kırıklığı, utanç, suçluluk ve vicdan azabı... Sonu hüsran...

Geri dönüşü olmayan hatalar yapmak, bu hatalara istemeyerek ya da merakla ortak olmak, yanlış anlaşılmanın ürünü olarak büyük sıkıntılar yaşamak ve yaşanan acıları katlayarak her gün bir daha yaşamak, af edememek, geçmişle yüzleşememek ve sonunda kendi kendinin celladı olmak...

Duygular bizi korumak, bir adım ileriye taşımak, sınırlarımızı belirlemek için vardır. Bizi duygularımız yönlendirir. Eğer duygularımıza sahip çıkmazsak, bizi kontrol altına alır. Karşımızdaki kişilerin hatalarını büyütmeye, kendi hatalarımızı ise savunmaya iter.

Duygular ata benzer. Yuları elinde olmayan at, sahibini istediği yere götürür. Hatta sırtından da atabilir. Yuları elinde tutan ise her zaman rahat eder. Yaptığı kusurları sahiplenmesini bilir. Hataları için af diler. Kusurlara karşı af edicidir.

İnsan olmanın önü hatalarımızı kabul etmekle, af etmekle, yeni bir sayfa açmakla, iyilik yapmakla, harcamakla, zaman ayırmakla, dinlemekle, emek vermekle, sevmekle, ilgilenmekle, güvenmekle ve dahi teslim olmakladır.

İmtihanın diğer ismine bizi yönlendiren duygular dersek, Rabbim hiç kimseye kaldıramayacağı duyguyu vermemiştir. Her duygunun bir nedeni vardır. Güzel duygular çoğaltılmalı, kötü duygular da nedeni bulunarak kontrol altına alınmalıdır. Zira kontrol altına alınmayan her duygu sahibine zarar verecektir.

Bir parçamız olan duygular bizi kurtaran, hayata bağlayan, insanlığımızın önünü açan başlıca etkenlerdir. Ancak duyguları sağlıklı olan kişiler iyi bir eş, evlat, anne ve baba olabilirler.

Şu bir gerçektir ki; iyi anne ya da baba olamayan da hiçbir yerde gerçek başarıyı elde edemez, yaptıkları güzel işlerde dahi mutmain olamazlar.

Birbirini değiştirmek üzerine kurulmuş anlaşmazlıkların yaşandığı ailelerde bireyler her zaman mutsuzdur. Mutsuz olan bireyler daha çok saldırgan, hata yapan, hak yiyen, şiddet yapan, yargılayan, af etmeyen, nefret eden, ağır sözler ile eleştirenlerdir.

Bizler kimsenin duygularını ne değiştirebilir ne de yönetebiliriz. Ancak kendi duygularımızı kontrol altına alıp yönetebiliriz. Muhatabımıza ulaşmak, ancak kendi duygularımızın kontrolü sayesindedir. Zira güzel de olsa kötü de olsa duygular bulaşıcıdır.

Bastırdığımız, içimizde büyüttüğümüz, sakladığımız, af etmediğimiz bütün duygular her yaşadığımız olumsuzlukta beslenir. Ve bir gün karşımıza bir sel gibi çıkar. Güzel yaşanan neler varsa hepsini süpürüp, çöpçülerin ellerine verir.

Rahmet ayında doğru bilginin ne kadar önemli olduğu her birimizin malumudur. Ne hikmet se doğruya tabi olan her zaman azdır. Zira duygularımız bizi etkisi altına almıştır.

“Yalnız kalacağını da bilsen doğru bildiğin yoldan ayrılma”, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” düşüncesi duygularının esiri olmayanların kabullenip hayatına geçireceği bir doğrudur. Bu da ancak af ederek özgür olmak isteyenlere hastır.

Ne mutlu af ederek özgür olan, duygularının esiri olmayan nadide insanlara...