ADI NE OLA İMTİHANIMIZIN?
Rahman'ın kendisine "evlat" adıyla sunduğu emaneti, biricik kazanım ve birikimi olarak gören bir annenin yaşayabileceği en büyük acılardan biri buu2026
Aylarca içinde taşıdığı; sonra kollarında, dizlerinde, kucağında, gözünün bebeğinde ve daima yüreğinde ağırladığı; hastalığı için istirahati öteleyerek, yüzünden uzaklaşan her gülücük için ağlayarak, geleceği için kaygı duyarak büyüttüğü oğlunu, gencecik fidanını, vatani görevine yollamak ve en olmadık bir zamanda onu dünyada bir daha hiç göremeyeceği haberini duymak. Şehit annesi olmaku2026 Gururla eşdeğer bir hüzün; kişiyi muvakkat hayatında başlı başına ateş kılacak bir sızıu2026 O annelerin çığlığını sinemize duyurmaya, sinemizde duymaya çalışmak ise yağmursuz gönlümüzün sahrasına düşen yangın.
Hayatta kul hakkını belki de en çok çiğneyen; eylem ve söylemleri ile adaletten uzağa düşen, bulunduğu mevkii bile kul hakkını gasp ederek elde eden kimselerin, her fırsatta adil-i mutlaktan bahsetmelerinden daha sevimsiz bir şey var mıdır; bilmiyorum. Tıpkı milletçe içinde bulunduğumuz imtihanın ismini bilmediğimiz gibi; acı?, şuur?, sabır?, adalet?, vicdan?, tarafsız duruş?, olgunluk?, bilinç?, farkındalık?, süku00fbt? Adı ne ola imtihanımızın?
Hangisinin üzerimizdeki yokluğundan bizar olalım?
Henüz şehit aileleri için layıkıyla hüzünlenemeden ve onların acısını gönüllerimizin derununda hissedemeden devlet ile millet arasına girmeye çalışan beyhude ama sorumsuz bir kavganın tam ortasına düştük toplumca. İtidal çağrısında bulunan mesajların bile, özlerdeki kin ve nefreti izhar etmekten geri durmayan telaşlı kıvranışlarına şahit tutulduk. Kırk senenin terör örgütü bırakıldı; iyi niyet ve has bir gayretin kanı durdurmak maksadıyla başlattığı çözüm sürecine atfedildi bütün kabahat. Dün, sürecin ve eylemsizlik kararının karşısında olanlar bugün, PKK tarafından baltalanan sürece gösterilen muamele karşısında cinnetin eşiğine geldiu2026 "Saldır, vur!" amacı güden aykırı söz ve paylaşımların iftira merkezli olması, karşı tarafı kışkırtmaktan ve cevap hakkı doğurmaktan öteye geçemediği gibi, yapılan yanlışların "insan gibi" konuşulup tartışılmasına mani oldu ve PKK'nın "böl, parçala, dağıt" politikasına hizmet etti. Sorunlu seslerin arasında kayboldu sorumlu sesler. Son iki seneyi saymaz isek yıllardır dökülen kanın cümle yükü, askerimizin canına kast edenler üzerinden kaldırılarak bilinçli bir şekilde bir mecraya kanalize edildi. Amacı üzüm yemek değil bağcı dövmek olanlarsa sosyal medyada devlet yönetmeye, ilginç stratejilerini bizlerden esirgememeye, kaynağı belli olmayan görsel iddiaları sayfalarında yayımlayarak kirliliğe katkı sağlamaya, beddua ve hakarete devam ediyorlar.
"Askerimiz için tutulan oruçlara, okunan Kur'an'a iştirak eder misiniz?" sorusunu yöneltecek olsak, öfkeden gözleri kararmış insanlar gözlerimizin içine nasıl bir yabancılıkla bakarlar? Alınacak cevapların sağlığı hususunda yaşadığımız tereddüt bile, cevabın mahiyetini açıklamıyor mu? Yine de ümit varu2026 Çünkü içimizde halen gerçekten acı çekmeyi bilen ve gerçekten acı çektiğine yüreklerimizin inandığı insanlar var. Onlar bu süreçte bizim yapamadığımızı başarmış, kendini siyasi bir imadan dahi soyutlamış insanlaru2026
Hepsine teşekkürü borç bilmeliu2026
Sonra da susmalı birazu2026 "Ya hayır söyle ya sus" hadisinin işaret buyurduğu noktaya bırakıp yüreğimizi, "kavgasını şehitlerin üzerinde tutan karanlık kalabalıkta bulunmamam onlar için de benim için de bir eksiklik olmaz" demeliu2026 Yarım kalan duaya dönmeliu2026
Selam ile
Nuray Alper