Aday listeleri heyecan oluşturdu mu?
Nihayet adaylar belli oldu. Kuşkusuz üzerinde konuşulmayı hak eden adaylar yok değil. Millet İttifak’ını birbirine sokan, saç baş yolduran Sadullah Ergin var mesela.
Yıllardır Ergenekon,
Balyoz kumpaslarının aktörlerinden biri olarak gördükleri ve “asla boyun
eğmeyeceğiz” dedikleri bu adaya oy vermek durumunda kalacaklar.
İsterseniz isim isim gitmek yerine ittifakların aday
profilleri ve eklemlendikleri partiler üzerinden genel bir değerlendirme yapalım.
Normalde vekil
olabilecek kapasiteye sahip değillerken AK Parti hükümetleri döneminde
Erdoğan’ın teveccüh göstermesiyle en yüksek makamlara erişen ve başarısız
oldukları için kovulan Davutoğlu ve Babacan gibi isimler aynı başarısızlıklarını
sürdükleri için bu sefer de CHP listelerinden seçime dahil olmayı denediler.
Elbette bu listeye Saadet Partisi de dahil. Yıllardır bu partinin dünya görüşüyle
kavgalı ve kendilerini sürekli olarak düşmanlaştıran, ötekileştiren, çember
sakallılar diyerek aşağılayan, Arabistan’a ya da İran’a gitmelerini söyleyen,
liderlerini deviren, kız çocuklarını okullardan kovan bir partinin/zihniyetin
masasına gönüllü oturdu.
Demem o ki bu partiler CHP için oy toplayacaklar. Ne hazin
bir son değil mi? E, tabi bu tespitin sadece bizim için bir anlamı var. Bir de
onlara sorun bakalım. Hiçbir şey olmamış gibi kalkıp biz bu ittifaka “inancımız
gereği” dahil olduk diyebiliyorlar.
Bu zihin kaymasını dünyanın en ünlü psikologları dahi
çözümleyemezler.
İYİ Parti deseniz, İYİ’si neredeyse kalmadı. En üst düzey
görevlisi bile baraj altında kaldıklarını itiraf etti. Peş peşe istifalar
gelmeye başladı.
Terör örgütünün üst
düzey komutanları bu tür partilere “faşist Erdoğan’ı indirin” diyerek sürekli
motivasyon yüklüyor! Ve ne hazindir ki HDP gibi bir partinin ülkeyi bölme
teşebbüslerine ortak olmayı tercih ettiler.
Sadece o mu? 15 Temmuz’da millete kurşun sıkan, TBMM’ni
bombalayan bir terör örgütünün militanlarına, destekçilerine “özgürlük ve
adalet” vaat ediyorlar.
İnanmayan ortak mutabakat metinini tekrar gözden geçirsin.
Cumhur İttifakı’nın listelerinde ise Erdoğan’ın ifade ettiği
yazar, çizer ve entellektüel isimleri açıkçası ben pek rastlayamadım. Evet, bir
iki yazarın aday yapıldığını gördüm ama entelektüel olup olmadıklarından pek
emin değilim.
Sanırım bu anlamda beklentimi biraz yüksek tutmuş olmalıyım.
Üç dönem kuralı iyi olmakla birlikte genel anlamda listeler
açıkçası AK Parti tabanını pek heyecanlandırmadı. Metin Külünk ve Mehmet Metiner gibi yeri geldiğinde eleştiren, yol
gösteren tecrübeli isimlerin yer almaması da büyük eksiklik.
Hatırlayalım; AK Parti İstanbul seçimlerini kaybettiğinde
aradaki fark % 9 idi. Rahmetli Turgut Özal’ın tabiriyle, kantarın topuzu biraz
fazla kaçmıştı.
O günden beri AK Parti’nin eski heyecanını yeniden
yakalaması gerektiğine dair belki onlarca yazı kaleme aldım. Algı üretmedeki yetersizlik, seviye
düşüklüğü, rehavet, teşkilatların halktan kopuk hareket etmesi ve en önemlisi
de “dava” yerine “makam” tutkusunun alması gibi temel sorunları vardı AK
Parti’nin.
Görüldüğü gibi küresek emperyalist düzenin bir ırkı,
mezhebi, düşüncesi, dini, imanı yok.
Unutulmamalıdır ki 14 Mayıs’ta bir kırılma yaşanacak. O
yüzdendir ki AK Parti, yeni bir heyecan yakalamak durumundadır.
Bu arada Vatan Partisi’nin aday profilini beğendim. Sıra
dışı bir liste olmuş. Yıllardır zengin, torpilli, hatırı sayılır kişilerden
oluşan listelere alternatif bir liste olması bakımından öyle diyorum.
Zira içlerinde emekli
öğretmenden tutun, çiftçi, esnaf, öğrenci, öğretmen, işçi ve emekli subaylarına
varana kadar toplumun hemen her kesiminden insanlar aday olarak gösterilmiş.
Umarım ülkemizde vekil olabilme kriterleri bu anlamda
yeniden gözden geçirilir.
AK Parti seçim beyannamesi bir sonraki yazıya kalsın…