Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2958.55
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Ekim 2020

Adaletten vekil kaçırmak

Dünya nizamı adelet üzere kaimdir. Adaletten her sapma zulmü, zulüm ise insanlığa felaketi getirir. Habil ile Kabilden beri insanlık hak ile batılın, adalet ile zulmün, doğruluk ile yalan ve riyakarlığın mücadelesini veriyor. Eğer siz etraftan el etek çekilmeden taşları bağlar köpekleri serbest bırakırsanız, mağdurun savunma hakkını elinden alarak yeni mazlumlar oluşturulmasına kapı aralarsınız.

Batılın, ABD, AB, Rusya, Çin, Hindistan, İsrail, Ermenistan’ın zulümlerinden çok, kendilerini sureti haktan göstermek isteyenlerin zulme ve batıla koşarcasına arka çıkmaları içimizi acıtıyor.

Geçtiğimiz hafta, asker üniforması giymiş, İsrail’li alçakların Mescid-i Aksa’ya kirli postallarıyla girişini, özellikle alınların secdeye geldiği yerlere basarak kendisini uyarmaya çalışan görevliyi silah zoruyla susturdukları zulmü içimiz acıyarak seyrettik.

Ardından Ummanlı bir heyetin Filistinlilerin tepkileri arasında İsrailli silahlı işgalcilerin korumasında Mescid-i Aksa’ya girişlerini, Kıble Mescidi’nde tepkiler arasında namaz kılmak istemelerini yüreğimize hançer saplanır gibi izledik. Resulün ümmeti bu halemi gelecekti ya Rab…

Arap Birliği diyeceksiniz, Libya’nın dönem başkanlığı görevini kabul etmemesi üzerine, kendilerine başkan bulamıyorlar. Türkiye, Libya, Filistin, Azerbaycan aleyhine çalışmak için İsrail ve Yunanistan’ı bile solda sıfır bırakan sözde Müslümanlar, sen ben kavgasından başlarını kaldırıp da, birliğe başkan seçemiyorlar. İslam kardeşliği ne hale geldiğini görebiliyor musunuz?

Libya’da Türkiye’nin dik durması ile durdurulan batı destekli işgal girişimi, BAE, Suud destekli STK, sözde alimler ve kabilecilik girdabında, ABD ve batılı güçlere sert güçle olmazsa yumuşak güçle teslim edilme aşamasına gelinmesi bir başka kanayan yaramız.

Crans Montana’da masaları devirenlerin kimler olduğu belli olmasına rağmen, Kıbrıs’ın Maraş ve Güzel Yurt dahil birçok bölgesini Rumlara peşkeş çeken Mustafa Akıncı ve güruhunun, biz Türkiye tarafından yönetilmek istemiyoruz, Rumlarla konfederasyon yapmak istiyoruz çıkışlarının alıcısının olması içimizi acıtan bir başka konu.

ABD’nin baskılarıyla, Kızıldenizdeki adaları Suudilere, Akdeniz’deki petrol yataklarını İsrail ve Avrupalı şirketlere, Akdeniz’deki kıta sahanlığını Yunanistan’a peşkeş çeken 100 milyonluk bir Mısır yönetimine sadece yuh olsun denir. Gazze’nin sınır kapılarını Filistinlilere sıkı sıkıya kapatan bu yönetimin Türkiye ve Müslüman düşmanlığı sadece iktidardan düşme korkusu olmasa gerek. Yuh olsun üç kuruşluk çıkarları için hakkı hakikati zalimlere satanlara.

Azerbaycan’da vahşi sivil katliamları yaparak savaş suçu işleyen Ermenistan’ı koruyacak güçler arasında Rusya’nın yanında, Kazakistan ve Türk cumhuriyetlerinin bulunması, Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’ın bile tanıyamadığı bir ortamda İran’ın Askeri ateşesi Bahman Sadeghin’in, dağlık karabağ terör organizasyonu yöneticilerinden Levan Ayvazyan’la masaya oturarak teröristlere destek anlamına gelecek imzalar atması bir başka acımız. Cepheden kalleşçe kaçan ama balistik füzelerle sivilleri vuran, 60 sivili öldüren 260’ını yaralayan bir terör devletine ses çıkartamayan insan demiyorum, Müslümanlara sadece yazıklar olsun kelimesi kullanılır. Bebek katili, soykırımcı Ermeni yine ateşkes istedi. Hedefi, dağılan ordusunu toparlamak, dağıtılan savunma hatlarının yerine yeni savunma hattı oluşturmak için zaman kazancaklar. Ağdere, Hocavan, Zengelan’ı terkederek, Şuşa, Laçin, Hankenti ve Kelbeceri elinde tutmak istiyor.

Anayasa mahkemesinin ışıklarıyla gündeme oturan, Engin Yıldırım’ı savunanlara baktığımda, GATA’daki görevinden el çektirilen Başhekim Yardımcısının kaleminin kırılmasını iştahla destekleyenler olduğunu gördüm. Beyefendiler adalet adına, ‘başka bir kadını severseniz eşinizi boşamayın, ikinci eş alma ruhsatı var’ diyen birini, devlete ve rejime, siyasilere yüce divan kapısını gösteren birisinden daha tehlikeli görüyorlar. Doktorun görüşünü hastanenin, hatta Sağlık Bakanlığının görüşü gibi lanse ederek, doktorun işini yapma hakkını bile elinden alınmasını alkışlıyorlar. Anayasa Mahkemesi üyesinin görüşünün Mahkemeyi bağlamadığını söylemeleri de komik geliyor bana. Bu ne yaman çelişkidir.

Ve, MİT tırları haberini organize ederek, Suriye’de ABD-Rusya, Esed’e alan açmak isteyen Türkiye’yi ve liderini UCM’de yargılatma kurgusu yapan FETÖ’cülerle işbirliği yapan Enis Berberoğlu vekilliği devam ettirilmek isteniyor. Yerel Mahkeme’nin verdiği mahkumiyet kararının Yargıtay tarafından onanmasına rağmen. Yani Berberoğlu’nun Milli Güvenlik aleyhine suç işlediği ortada iken, efendim seçme ve seçilme hakkı ihlal edildi gibi olayı bambaşka bir düzleme taşımak komik ötesi bir durum. Ben suç işlesem anında her türlü hakkım elimden alınır. Vekil suç işleyecek, Ek 20. Madde gereği yargılanacak. Suçlu bulunacak. Yargılandığı ve işlediği suçların karşılığı biline biline, yargılaması devam eden biri adaletten kaçırılmak için Milletvekili adayı gösterilecek. Sonra da efendim milletvekili seçildiğine göre önceki cezası vekilliği sona erene kadar ertelenecekmiş? Bunun adı adalet değil halk diliyle, taşları bağlamak, köpekleri salıvermektir. 20. Maddeyi 17-25’in FETÖ aparatı olarak gördüğü için iktidara dikte eden bir anlayışın bugün vekilin seçme seçilme hakkı ihlal edildi deme lüksü yoktur.

Adalet bizim canımızı yaksa da savunacağımız bir ilkedir, Adaletten vekil kaçırmaya çalışanlar, Emperyalizmin maşaları FETÖ-PKK-DHKPC’ye ve iplerini ellerinde tutanlara alan açmaktan başka bir şey yapmazlar. Yasin Börü ve onlarca masumun ölümünden sorumlu Selahattin Demirtaş’a madalya takmak isteyenlerin masum rolüne bürünerek kendilerini adalet savunucusu gibi göstermeleri taşları bağla köpekleri serbest bırak oyunudur. Vesselam…..