Adalette nereden nereye?
2000’li yılların başlarıydı, avukatlık stajımı yapıyordum. Diyarbakır DGM’lerinin birinde duruşmaları izliyordum. Halen de gözlerimin önünde; “70 yaşlarında yaşlı ve ağır hasta bir sanık, yatalak olduğu için yürüyemediğinden dört asker tarafından battaniye ile taşınarak, heyetin önündeki beton zeminin üzerinde, yere serili bir şekilde tercüman vasıtasıyla ifadesi alınmaya çalışılıyordu.” Bu insanlık ve hukuk dışı manzara karşısında adeta şok olmuştum, hukukun kitaplarda olmayan gerçek yüzünün ve acı uygulamalarının bire bir uygulamalı bir şekilde stajını yapıyordum. O gün anladım ki o zamanın hâkimleri, savcıları devletin şefkatini unutmuş, ejderhanın azı dişleri gibi vatandaşını çiğniyordu, yutuyordu. Hukuk ayaklar altındaydı. Hâkimler adalet dağıtımı yerine zulmün bekçiliğini yapıyorlardı. Hükümet vardı amma muktedir yoktu. Meydanda devlet benim diye gezen, apoletli ve cübbeli vesayetçiler, eli sopalı ve vicdanı donuk yapılar vardı. Başkan Erdoğan’ı dahi 3 Kasım 2002 milletvekili seçimlerine yargı darbesiyle sokmayan, iktidarlara yön tayin eden antidemokratik bir yapıydı
Yargıç, yüksek karakterli olmalı
Rejimi ne olursa olsun “yargıya güven” her zaman devlete güven olmuştur. Adil, tarafsız, bağımsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçular geleceğimizin ve adaletimizin savunucuları olacaktır. Yargıçlar, suç işleyenin kimliğine, ideolojisi ve dünya görüşüne, iktidar veya muhalefetin beklentisine göre değil, kanunlar yani kitap neyi gerektiriyorsa ona göre davranır ve ona göre karar vermelidirler. Yargının simgesi olan adalet heykelinde gözler bu yüzden bağlıdır. Emin olun “yargı ne kadar tarafsız, bağımsız, kaliteli ve adil olursa, yargı üzerinde yapılan tartışmalar ne kadar azalırsa, toplum nezdinde de yargının kalitesi, duyulan güven, onur ve saygınlığı o derece artacaktır.”
Bakan Gül büyük bir gayret içerisinde
Başkan Erdoğan’ın İnsan Hakları Eylem Planı’nda açıkladığı üzere hukuk ve demokrasi alanında yepyeni bir seferberlik başlatıldı. Bu alanlardaki eksiklik ve aksaklıklar hızla gideriliyor. Özellikle demokrasi ve hukuk alanında atılacak adımlar, yapılacak reformlar Türkiye’yi 2023 hedeflerine daha sağlam taşıyacaktır. Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit GÜL de göreve geldiği günden beri adalet ve demokrasi alanında yaşanan sıkıntıları ve var olan eksiklikleri bir bir gidermek için gerçekten büyük bir gayret içinde. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın talimatlarıyla bu işe öncülük eden ve büyük emek veren Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül’ün çabaları, gayretleri ve çalışmalarının önemi Başkan Erdoğan tarafından da konuşmasının başında teşekkürle takdir edildi. Sadece bu plan çerçevesinde değil göreve geldiği günden itibaren yargı ve reformlarla ilgili yine buna benzer kapsamı geniş paket ve hazırlıkların faaliyetleri içerisinde oldu.
Hâkim, diyaliz hastası mağduru evinde dinledi
Yukarıda şahsen yaşadığım kötü yargısal örnekler, bir şehirden bir şehire yapılan tutuklu nakilleri, uzayan duruşmalar, yurt dışına çıkarken basit bir suç için dahi yapılan gözaltılar ve mağduriyetler adeta işkenceyi dönüşmüştü, büyük insan hakları ihlalleri yaşatıyordu. Bugün işler çok değişti. Dört dörtlük olmasa da adalete erişim daha kısa ve adil oldu. Artık kimse battaniye ile duruşmalara getirtilmiyor, şehirden şehire zorunlu tutuklu nakli yok. Hava alanlarında dahi duruşma yapacak, ifade alacak salonlar ve yargıçlar var. Sabahları bekleme zorunluluğu olmadan ifadeniz hemen alınıyor ve yurt dışına çıkabiliyorsunuz. SEGBİS denen sistemle İstanbul’daki tutuklu, Diyarbakır’daki duruşmasına görüntülü katılabiliyor. Ceza Muhakemesinde hastalık veya engelleri nedeniyle duruşmaya katılması mümkün olmayan vatandaşların, mahkemelerce evlerinde dinlenebilmesine olanak sağlanıyor. Ki geçtiğimiz günlerde Samsun’da görülen bir davada, hastalığı dolayısıyla yatağa bağımlı bulunan mağdur 76 yaşındaki Dursune Karaca, adliyeye gidemeyince hâkim ve mahkeme personeli evine giderek ifadesini aldı. Yani demem o ki adalet saraylarında artık adalete erişimi kolaylaştıran ve daha adil kılan güzel işler oluyor, eksiklik ve aksaklıklar da reformlarla, eylem planlarıyla bir bir gideriliyor.