Adalet önünde hesap verecekler
10 yılda bir darbe, 5 yılda bir muhtıra yiyen güzelim ülkemiz, tam kendine geldi, ayağa kalktı demokrasiyi yükseltti derken ŞAK “Yüce Türk milletine!” diye başlayan darbe imalı bir muhtıra. 104 emekli amiral yememiş, içmemiş gecenin bir yarısı özenle seçilmiş bir dille, hiç hoşlanmadığım, bana hep darbeyi ve darbecileri hatırlatan “Yüce Türk milletine!” diye başlayan darbe imalı bir muhtıra yayınlıyorlar. Başlık, içerik ve zamanlama eski darbe bildirilerine tıpa tıp benziyor. Aynı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve de 15 Temmuz gibi. Sorsan “gecenin bir yarısı, bu başlık ve bu içerikli açıklamamı olur?” diye. “Ne var bunda canım asker laiklik ve Montrö Boğazlar sözleşmesinin tartışılması ile ilgili düşünce ve kanaatini açıklıyor” diye cevap verenler olacak. Tabi canım yersen. Sanki gündüzler çuvala girdi. 104 emekli amiral de zaten ordu evinde pişpirik oynarken tesadüfen bu muhtırayı kaleme aldılar.
****
Zaten bildiriye darbe girişimi kokusu katan ve iktidara parmak sallama cüretine dönüştüren sihirli ve tehdit içeren cümleleri metnini sonunda “ aksi halde” diye başlıyor. Ne olacak aksi halde peki? “Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihte örnekleri olan bunalımlı ve bekası için tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidiyle karşılaşabilecektir” diye bitiyor. Yani diyorlar ki “bizim dediğimiz istikamete gelmezseniz, bunalımlar olacakmış, Tehlikeli olaylar yaşanacakmış, riskler doğacakmış. Yani eskisi gibi darbe olacak” diyorlar. Üst perdeden tehdit ediyorlar. Hiç kimse bu muhtıra karşısında halkın ve iktidarın sert tepkisinden sonra enayinin savunma mekanizmasını yapmasın. Türkiye’de yaşayan ve darbeler tarihini az çok bilen İlkokul zekâsına sahip çocuklar bile, bu bildirinin üslubunun, “darbe iması” diye algılanabileceğini kestirir. En azından böyle kullanılacağını tahmin eder. Burası Finlandiya değil, burası 10 yılda bir askeri darbe veya muhtıra yemiş Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
****
Dert Ne Montrö ne de İstanbul kanalı. Dert başka. Dert namaz kılan
amiral, dert Kandil mesajı yayınlayan subay, dert Beştepe’de namaz kılan, cami
yaptıran dindar bir Cumhurbaşkanı. “Bu
muhtıra üzerinden Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir meydan okuma,
bir tökezletme girişimi olduğunu görmüyor değiliz.” Yeni bir siyasi dalga oluşturma, muhalefet cephesini kurma, bunun
psikolojik altyapısını hazırlama ve böylece yeni bir karşı cephe inşa etme
yönünde derinden derine bir çaba var. Hiç de korkmadan ve çekinmeden, gizliden
gizliye değil, açıktan açığa bir meydan okuma. Toplu bildiri ile
siyasete yön vermek, iktidara muhalefet etmek de neyin nesi? Varsa bir şikâyetin, rahatsızlığın ve
kaygın. İşte halk, işte sandık ve işte demokrasi. Hodri meydan! Gir siyasete,
gir bir partiye veya son dönemlerin modası gibi 104 kişiyle kur bir parti.
Demokratik mücadeleni ver. Orada istediğin bildiriyi yayınla, naralar at. 14
veya 24 değil tamı tamına 104 emekli amiral. Amiral olmayanı da almamışlar
aralarına. Emekli subayları niçin
almamışlar kafama acayip takıldı? Niçin 104 sayısı. Bunun anlam ve önemi nedir?
Nerede buluştular, hangi akıl kaleme aldı? Toplantıyı nerede yaptılar?
****
Muhakkak ki yargı bu bildirinin önünü, arkasını, sağını, solunu didik didik edecek ve ediyor da. Kesinlikle geçmiş darbe ve muhtıralarda olduğu gibi yumuşak tedbirler almamalı. Hukuk devleti çerçevesinde acımadan demokrasiyi korumalı, sert tedbirler almalı ki bir daha böyle bir yola kimse tevessül etmesin. Bu muhtıranın eskileri gibi gönüllerde mahkûmiyeti yetmez, sağlam bir soruşturmayla mahkûmiyeti gerekir. Bu muhtıranın ne Anayasal ne de yasal hiçbir dayanağı yok. Bu muhtıra kesinlikle millete, demokrasiye ve vatana ihanettir. Bu karanlık zihniyetle mücadeleden kesinlikle taviz verilmemeli. Defalarca köşelerimizde yazdık ve uyardık. “15 Temmuz aziz şehitlerinin mirasına konmaya çalışan, bu devletin asıl sahibi bizleriz havasında olan 28 Şubatın kırıntıları devlete sızmaya çalışıyorlar, bizden gibi konuşup davransalar da hiçbir zaman bizden olmadılar, inanmayın. En uygun zamanda yeni gerekçelerle ve yeni müttefiklerle saldıracaklar” diye. Herkes bunlara karşı uyanık olmalı. Bizler de bize düşeni her namuslu vatan evladı gibi bu mücadelede ortaya koyduk ve koymaya devam edeceğiz. Bir grup avukat arkadaşla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Takipçisi olacağız davanın.