Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
2964.05
BIST 100
9140.85
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Temmuz 2016

Adalet merhametten üstündür!

Pensilvanya Şeytanı'nın terör örgütüyle mücadele, bastırılmış bir işgal girişimi sonrasında meydanlara çıkıp süslü cümleler kullanmakla olmaz. Mücadele, işgal gecesinde "ölmeden milletin bize emanet ettiği makamları bırakmayız" diyen Başkomutanımız Tayyip Erdoğan gibi ölümü göze almadan olmaz. Ok yaydan çıkmıştır artık...

Bu vatana meftun olan bir vatandaş olarak, 15 Temmuz işgal girişimi gecesi de dahil biri İstanbul dışında her gece meydanlardayım. Açıkçası 28 Şubat'ta toplumda oluşturulan ayrılık ve çatışma kültürünün, 15 Temmuz'da yerle yeksan edilmesi bu sürecin en önemli kazanımı olarak tarih sayfasındaki yerini aldı.

Mini etekli ile çarşaflı kadınları ayna meydanda, vatan ortak paydasında buluşturan Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan'a bu ülkede yaşayan her bir insanın büyük bir minnet borcu var. Toplum; şehitleri, gazileri ve meydan nöbetçileri ile üzerine düşeni tam manasıyla yerine getiriyor.

Peki ya sizce herkes üzerine düşeni yapıyor mu?

ABD kuklası Pesilvanya Şeytanı'nın ülkemizdeki uzantılarıyla ilgili yapılan görevden alma, gözaltıve tutuklamaları da dikkatle izliyorum. Ama dikkatimi çeken bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Gözaltı ve açığa alınan isimlerin büyük çoğunluğunu TSK, Adalet, İç İşleri ve Milli Eğitim personeli oluşturuyor. Bazı bakanlıklar ve bazı belediyelerde ise bana göre göstermelik bir iki adım atılıyor o kadar.

28 Şubat'taki sürek avı mantığını ve dönercilerin fişlenmesini kastetmiyorum elbette. Ama devleti bu derece ele geçiren ve alçakça kendi halkına bile silah sıkan bu şeytani örgüt sadece bu kurumlarda mı çöreklenmiş. Mesela Tarım Bakanlığı, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı, büyükşehir belediyelerinin kritik noktalarında bu alçak herifler bir elin parmakları kadar mı? Yine Dışişleri Bakanlığında sadece iki büyükelçi mi Pensilvanya şeytanı Haşhaşisi. Aynı şekildeÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı İş-Kur'da bu paralel çete son derece hakim durumda. Hatta İstanbul'da paralel örgüt mensubu olmayan İş-Kur müfettişi bulmak neredeyse imkansız. Daha devam edelim mi, Kalkınma Bakanlığı, Başbakan yardımcılarına bağlı kurumlardaki paralel örgüt mensuplarının büyük çoğunluğu hala yerini koruyor. Üstelik bunlar yine takiyye alçaklığını kullanarak,"darbeye karşıyım" diyor ve hatta meydanlara çıkıyor.

Şimdi gelelim zor soruya ve tespite! Ey bakan, milletvekili ve belediye başkanı dostlar;Paralelle mücadele, bastırılmış bir işgal girişimi sonrasında bayram yerine dönmüş meydanlara çıkıp süslü cümleler kullanmakla olmaz. İşgal gecesinde,"ölmeden milletin bize emanet ettiği makamları bırakmayız"diyen başta BaşkomutanımızTayyip Erdoğan olmak üzere Başbakan Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve AB Bakanı Ömer Çelik gibi ölümü göze almadan ve daha ilk dakikalarda darbeye karşı çıkan MHP lideri Bahçeli gibi yürekli olmadan, "miş" gibi yaparak yolunuza devam edeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ok yaydan çıktı, ya tam manasıyla bu mücadelenin içinde yer alın ya da o kırmızı plakalı araçlarınızdan inin ve vatanınızı başka bir düzlemde savunun.

Çünkü Türkiye tarihi bir fırsat yakaladı ve ilk defa "Milli Devlet"ini(Bakın AK Partili devlet demiyorum, altını çize çize milli devlet diyorum) kurmak için düğmeye bastı. Bu yeni dönemde "ikinci dalga gelirse ben ne yaparım?" korkaklığına ve "belalarını benim elimden bulmasınlar"romantizmine yer yok. Bu fakirin hayat düsturu olarak gördüğü;"Adalet merhametten üstündür" ilkesine bugün hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Emin olun Şehit ve Gazi yakınlarının beklediği intikam değil ADALET!

Dostlar, 15 Temmuz gecesi ölümle pençeleşirken Tayyip Bey'in alnını öptüğü ve "Ben size verdiğim sözümü tuttum ölsem de gam yemem" diyen o genç kadar yüreğiniz/yüreğimizyoksa, lütfen bir sahil kasabasına yerleşmek için şimdiden hazırlıklarınızı yapın.

Bu fakir ve gazeteniz MİLAT, daha 7 Şubat MİT krizi patlak verdiğinde bu şeytani örgütün amacını anladı ve o günlerde "İçimizdeki asıl şüpheli kim" diyerek isim vermeden Fettullah Gülen'in resmini çizmeye çalıştı. Gezi Parkı ve 17/25 Aralık Darbe girişimi sonrasında ise Tayyip Bey'in söylemlerine tam manasıyla inandık ve bu söylemin yılmaz savunucusu olmaya gayret ettik. 15 Temmuz'da ise gerek internet sitelerimiz gerekse matbu gazetelerimiz MİLAT ve YENİ SÖZ'le ilk andan itibaren nerede durduğumuz ortada. 15 Temmuz sonrasında sokaktaki vatandaşın,"ben bunların bu derece alçak olduğunu bilmiyordum" söylemini kabul edebilirim/edebiliriz,ama o dönemde devletin önemli makamlarında yer alan isimlerin, "Tayyip Erdoğan haklıymış" söylemi aklımızla alay etmekten başka bir işe yaramıyor.

Ey bu vatana meftun olan vatan sevdalıları, gün bugündür. Ülken için, namusun için, evlatların için her ne görev yapıyorsan daha iyisini yapmaya çalış ve bu zor dönemde tarih sayfasındaki yerini sen de al! Unutmayalım ki Türkiye düşerse, İslam Dünyası ve dünyadaki bütün mazlumlar düşer!

GELELİM ABD'ye

Ey ABD yöneticileri; kabul, dünyanın mevcut imparatorluğu sizsiniz. Ama kafası çalışan, plan yapan ve uygulayan sadece siz değilsiniz. Resmi ağızla olmasa da kabul edin, bu sefer beceremediniz ve suçüstü yakalandınız. O yüzden kabul edin ki Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye'yi,verdiğiniz emirleri yerine getirmediğinde darbeyle karıştırabileceğiniz uydunuz olarak görmek yerine,"karşılıklı çıkarlarda buluşabileceğiniz"bir ülke olarak görmeye başlasanız ve planlarınızı buna göre revize etseniz sizin çıkarlarınız açısından son derece iyi olur. İlk adım olarak da şu şeytanı bize verin!

ABD ve diğer emperyalist güçler, Türkiye'deki değişimin sadece Tayyip Erdoğan düzleminde olduğunu sanıyor ve yanılıyor. Artık farkına varın, Türkiye hakkında size rapor verenler aklınızla alay ediyor. Bu halk uyandı ve APO'yu verip, FETO'yu aldığınızı çok net bir şekilde görüyor.Yine bu halk çok iyi biliyor ki İzmir'de sadece salya sümük ağlamasıyla bilinen bir vaiz, böylesine büyük bir organizasyon ve gücü tek başına elde edemez. Arkasında yurt dışı örgütler ve içerideki bazı hainler olmadan tek başına kimse bu kadar güçlü ve organizasyon yeteneğine sahip olamaz. Biz bunu biliyoruz, peki siz bizim bunun farkında olduğumuzun farkında mısınız acaba?

HAMİŞ 1: Şimdi anladınız mı; Pensilvanya Şeytanı'nın tarihi 28 Şubat MGK'sı sonrasında Kanal D'ye çıkarak, "MGK bir içtihatta bulunmuştur yanlış ise bir ecir, doğru ise iki ecir almıştır" sözünün arkasında yatan hain planı.

HAMİŞ 2: Bize Erdoğan yalakası diyenler şimdi anladınız mı;"Tayyip Erdoğan demek, İstanbul, Ankara, Mekke, Medine, Kudüs, Şam, Bağdat, Kerbela, Saray Bosna, Piriştine, Bakü ve Mogadişu demeku2026" sözümüzün anlamını. İşgalciler o karanlık gecede liderler arasındansadece Erdoğan'ı öldürmek istedi. Ama bilmiyorlar ki bu ülkede tarih yeniden yazılıyor ve vatan nöbetindeki milyonlar hep bir ağızdan "Bir Tayyip gider, Milyon Tayyip gelir!!!" diyerek liderine sahip çıkıyor!

HAMİŞ 3: Başında Prof. titri taşıyan Nurşen Mazıcı, bir tv'de15 Temmuz şehitleri için,"Bir bilim insanı olarak dini tabir kullanamam ve şehit diyemem" şeklinde bir cümle kurmuş ve darbeci askerlerin kafasının kesildiğini söylediği için programdan kovulmuş. Bir insanın prof olması kafası çalıştığı anlamına gelmiyor maalesef. Ablacağım sende fındık kadar beyin yok, "Demokrasi Şehidi" dini bir tabir değil, sosyolojik bir tanımlamadır. Mesela Uğur Mumcu için de "Demokrasi Şehidi" deriz. Ama fındık beyinliler, yalanı bilim, toplumun değerlerini yobazlık olarak gördüğü için alçaldıkça alçalıyor ve bulundukları ortamdan kovuluyor.

Bu arada 15 Temmuz şehitleri, hem sosyolojik (Demokrasi Şehidi) hem de dini olarak(Vatan Şehidi) şehitlik şerbetini içen kahraman isimlerdir. Her birinin ismi, yol, köprü, okul, hastane, çeşme v.b gibi yerlerde ölümsüzler listesine eklenecektir inşallah!

BİR ÖNERİ:FETÖ'ye ait olup da el konulan kurumların her birine "15 Temmuz u2026." ismi konulmalı!

BİR UYARI: Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, Mehmet Şevki Meşe isimli Emniyet Müdürü bir arkadaş da 15 Temmuz sonrasında Samsun'da gözaltına alındı. Daha önce Abdülkadir Aksu döneminde İç İşleri Bakanlığı Koruma Amirliği ve Rize İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Şevki Meşe'yi 16/17 yıldır tanırım. Şevki benim tanıdığım kadarıyla, tanıştığım ilk günden itibaren bu şeytanlara ateş püsküren ve devletine bağlı bir emniyet mensubu. Mehmet Şevki Meşe'nin dosyasını bir kez daha gözden geçirmenizi ve birkumpasa kurban gitmemesini istirham ediyorum.Ve bu talebimin "arkadaş kayırma" değil, adalet çerçevesinde olması gerektiğini de biliyor ve baştan kabul ediyorum