Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
2994.98
BIST 100
9487.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ekim 2020

Adalet kaybederse, hepimiz kaybederiz

Görülmekte olan soruşturma ve davalar hakkında birileri medyada eleştiri sınırlarını da aşacak şekilde baskı kurma ve yönlendirme niyetli yayınlar yapar ve o yayınlar da sosyal medya aracılığıyla yayılırsa kararı denetleyecek olan İstinaf, Yargıtay veya ANAYASA MAHKEMESİ üyelerinin kendilerini baskı altında hissetmemelerinin imkânı var mı? Adalet kaybederse hepimiz kaybederiz. Devlet ve millet kaybeder. Gün gelir bu kantar, herkesi tartar. Adalet herkese lazım olur. Ne yapacağız? Dışarıdan hâkim ve savcı mı getirteceğiz? Başka Türkiye olmadığı gibi başka bir yargımız da yoktur. Hâkimiyle, savcısıyla, avukat, medyası ve özellikle siyasetçisiyle hepimiz büyük bir sorumluluk altındayız.

Kimi zaman yargının verdiği bazı kararlar veya tahliyeler üzerinden yargıyı tümden yıpratacak, töhmet altında bırakacak, hâkim ve savcılara toplumsal baskı oluşturacak, eleştiri sınırlarını da aşan kimi haksız ve hakkaniyetsiz yaklaşımlara bir hukukçu olarak üzülerek şahitlik etmekteyiz. Özellikle kamuoyunda bilinen, ideolojik ve düşüncel bazda kendimize karşıt veya yakın gördüğümüz kimi şahısların davalarında verilen her MAHKUMİYET, BERAAT veya TAHLİYE kararında, kararı veren hâkimleri eleştiri sınırlarını aşacak şekilde itham eder, hedefe koyar, suçlarsak, adil ve tarafsız olmaya çalışan adalet sistemimize büyük zarar vermiş oluruz.

***

Adil, tarafsız, bağımsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçular geleceğimizin ve adaletimizin savunucuları olacaktır. Yargıçlar, suç işleyenin kimliğine, ideolojisi ve dünya görüşüne, iktidar veya muhalefetin beklentisine göre değil, kanunlar yani kitap neyi gerektiriyorsa ona göre davranır ve ona göre karar verirler. Yargının simgesi olan adalet heykelinde gözler bu yüzden bağlıdır. Emin olun “yargı ne kadar tarafsız, bağımsız, kaliteli ve adil olursa, yargı üzerinde yapılan tartışmalar ne kadar azalırsa, toplum nezdinde de yargının kalitesi, duyulan güven, onur ve saygınlığı o derece artacaktır.”

***

1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezerken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur. Manzara mükemmel, hava da ferah mı ferah. “Yazlık sarayımı burada yapalım” der. Sessiz ve sakin kapanıp, okumayı seven, kütüphanesiyle ünlü kral “değirmeni satın alın, yıkın ve yerine sarayımı yapın” der adamlarına. Adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler. Değirmenci malını satmak istemez. Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır. “Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız” diye sorar. “Yanlış anlamadım efendim. Adamlarınıza da söyledim. Değirmenim satılık değil” der, değirmenci.

"Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim" diye ısrar eder Kral.
Değirmenci direnir. "Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya'nın istediğin yerinde saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Değirmenin bahçesinde dedemim, babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil." der değirmenci.Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler;
"Sen benim Prusya Kralı Friedrick olduğumu bilmiyor musun yoksa?" der. Değirmenci de "Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin sahibi Sans-Souci'yim." der. Kral öfkeden deli gibi olur. "Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın?"

Değirmenci hiç telaşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde adalet'in sloganı olacak ünlü lafını söyler. "SEN KRALSIN AMA BERLİN'DE HÂKİMLER VAR! " Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve odüzenin yargıçlarına halkın nasıl güvendiğinive mahkemelere kralın bile laf geçiremeyeceğineinandığını anlar ve adamlarına, ayni tarihegeçen sözünü söyler; "HİÇBİR GÜÇ, HİÇBİR SİYASET, HİÇBİR İKTİDAR, KRAL BİLE OLSA ADALETTEN ÜSTÜN DEĞİLDİR. HİÇ KİMSE ADALETİN ÜSTÜNE ÇIKAMAZ."

Kral II. Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir. Değirmencinin ismini, Sarayının da adı yapar "Sans-Souci Sarayı." Saray ve değirmen günümüzde hâlâ bir "Adalet Simgesi" olarak o tepede arka arkaya duruyorlar.