Adalet kaybederse, hepimiz kaybederiz
Görülmekte
olan soruşturma ve davalar hakkında birileri medyada eleştiri sınırlarını da
aşacak şekilde baskı kurma ve yönlendirme niyetli yayınlar yapar ve o yayınlar
da sosyal medya aracılığıyla yayılırsa kararı denetleyecek olan İstinaf,
Yargıtay veya ANAYASA MAHKEMESİ üyelerinin kendilerini baskı altında
hissetmemelerinin imkânı var mı? Adalet kaybederse hepimiz kaybederiz. Devlet
ve millet kaybeder. Gün gelir bu kantar, herkesi tartar. Adalet herkese lazım
olur. Ne yapacağız? Dışarıdan hâkim ve savcı mı getirteceğiz? Başka Türkiye olmadığı gibi
başka bir yargımız da yoktur. Hâkimiyle, savcısıyla, avukat, medyası ve
özellikle siyasetçisiyle hepimiz büyük bir sorumluluk altındayız.
Kimi zaman
yargının verdiği bazı kararlar veya tahliyeler üzerinden yargıyı tümden
yıpratacak, töhmet altında bırakacak, hâkim ve savcılara toplumsal baskı
oluşturacak, eleştiri sınırlarını da aşan kimi haksız ve hakkaniyetsiz
yaklaşımlara bir hukukçu olarak üzülerek şahitlik etmekteyiz. Özellikle
kamuoyunda bilinen, ideolojik ve düşüncel bazda kendimize karşıt veya yakın
gördüğümüz kimi şahısların davalarında verilen her MAHKUMİYET, BERAAT veya
TAHLİYE kararında, kararı veren hâkimleri eleştiri sınırlarını aşacak şekilde
itham eder, hedefe koyar, suçlarsak, adil ve tarafsız olmaya çalışan adalet
sistemimize büyük zarar vermiş oluruz.
***
Adil,
tarafsız, bağımsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve
demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce
hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış
sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli
hukukçular geleceğimizin ve adaletimizin savunucuları olacaktır. Yargıçlar,
suç işleyenin kimliğine, ideolojisi ve dünya görüşüne, iktidar veya muhalefetin
beklentisine göre değil, kanunlar yani kitap neyi gerektiriyorsa ona göre
davranır ve ona göre karar verirler. Yargının simgesi olan adalet heykelinde
gözler bu yüzden bağlıdır. Emin olun “yargı ne kadar tarafsız,
bağımsız, kaliteli ve adil olursa, yargı üzerinde yapılan tartışmalar ne kadar
azalırsa, toplum nezdinde de yargının kalitesi, duyulan güven, onur ve
saygınlığı o derece artacaktır.”
***
1750
yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam
ormanlarında gezerken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur.
Manzara mükemmel, hava da ferah mı ferah. “Yazlık sarayımı burada yapalım” der.
Sessiz ve sakin kapanıp, okumayı seven, kütüphanesiyle ünlü kral “değirmeni
satın alın, yıkın ve yerine sarayımı yapın” der adamlarına. Adamları
değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler. Değirmenci malını satmak
istemez. Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır. “Yanlış anladınız herhalde
beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız” diye
sorar. “Yanlış anlamadım efendim. Adamlarınıza da söyledim. Değirmenim
satılık değil” der, değirmenci.
"Beyefendi
inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim" diye ısrar eder Kral.
Değirmenci direnir. "Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya'nın
istediğin yerinde saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da
babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Değirmenin bahçesinde dedemim,
babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız.
Satılık değil." der değirmenci.Sabrı tükenen ve
sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler;
"Sen benim Prusya Kralı Friedrick olduğumu bilmiyor musun yoksa?"
der. Değirmenci de "Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu
değirmenin sahibi Sans-Souci'yim." der. Kral
öfkeden deli gibi olur. "Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o
halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın?"
Değirmenci
hiç telaşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde adalet'in sloganı
olacak ünlü lafını söyler. "SEN KRALSIN AMA BERLİN'DE
HÂKİMLER VAR! " Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve
odüzenin yargıçlarına halkın nasıl güvendiğinive
mahkemelere kralın bile laf geçiremeyeceğineinandığını anlar ve
adamlarına, ayni tarihegeçen sözünü söyler; "HİÇBİR
GÜÇ, HİÇBİR SİYASET, HİÇBİR İKTİDAR, KRAL BİLE OLSA ADALETTEN ÜSTÜN DEĞİLDİR.
HİÇ KİMSE ADALETİN ÜSTÜNE ÇIKAMAZ."
Kral II.
Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister
ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir. Değirmencinin ismini, Sarayının da
adı yapar "Sans-Souci Sarayı." Saray ve değirmen
günümüzde hâlâ bir "Adalet Simgesi" olarak o tepede arka
arkaya duruyorlar.