Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ağustos 2019

Adalet dediğiniz mefhum, kadınları kapsamıyor mu?

Söze başlamadan önce peşinen feminizmin artık tüm dünyada miadını doldurmaya başlayan bir bakış açısı olduğunu, yeni baştan sorgulanıp incelenmesi gerektiğine inandığımızı söylemiş olalım.

Her kadın, aile ve erkeğe dair bilgi/tespit/haber paylaşımı sonrası koca harflerle suratımızın ortasına yapıştırılmaya çalışılan feminist yaftasından az da olsa kurtulabilme ümididir bu ön izahat; sadece bir umut!

Yani kısa ve açık tabirle yargısız infazda bulunan, yaftalayan, peşin hükümle hareket eden, kendi düşüncesinden başka her fikri boş, yanlış gören anlayışa karşı bir savunudur…

Bu tipler o kadar ince işçilikle çalışır ki esas düşüncelerini ustalıkla gizledikleri gibi toplum menfaati gözeten duyarlı ve hassas insanlar zannedersiniz! Bu konudaki tesellimiz eylemin puanlandırmasını amaç/niyet üzre yapan ilahi mizandan başka bir şey değildir!

Lafı getirip muhafazakâr camiada artık kabak tadı veren kadın-erkek, aile, çocuk eğitimi, evlilik-boşanma gibi konularda akıl ve izandan uzak, tek taraflı, tamamen karşı cinsi suçlayıcı bakış açısına bağlayacağız.

Her ne kadar karşı cins dedikse de genellikle muhafazakâr erkeğin, camia kadınlarına yönelik her geçen gün artan öfke ve yargısız infazından bilhassa bahsetmek isteriz. Erkek iktidarını korumaya ahd etmiş, erkek sekülerleşmesini göz ardı ederek kadın sekülerleşmesini eleştirip tüm sosyolojik değişikliğin olumsuzluklarını kadına yıkmaya çalışan kocaman bir erkek kitlesinden…

Her fırsatta adaletten, hak ve hukuktan bahseden bu tipler, iş mahalle kadınlarına gelince tek yönlü bakmaktan kendi iktidarını koruma çabasından başka bir tutum takınmaz. Modernleşme sürecinin pençesindeki muhafazakâr erkekleri görmezden gelerek sadece muhafazakâr kadın eleştirisi üzerinden erkini koruma çabasıyla vicdanını da aklamaya çalışır!

Sahi, adalet denilen mefhum sadece erkekler içi bir denge ve eşitlik tesis etmek için mi peyda edilmiştir? Ya da adaletin, muhafazakâr kadınları kapsama alanına almaması mı gerekmektedir?

Bu bakış açılarını hangi inancın hangi temelinden beslerler bilemem ama tanıklık ettiğimiz, muhafazakâr erkeklerin artık gizleme ihtiyacı duymaksızın kadına yönelik itibarsızlaştırma girişiminde bulunduklarıdır!

Eğer bu refleksleri sadece kişioğlunu, kendi ailelerini etkiliyor olsa üzerine uzun uzun yazmaya, mesai harcamaya gerek yok. Ancak muhafazakâr erkekler, statüko ve erkek iktidarını korumaya o kadar gönüllü ki tüm suçu kadınlara yüklerken yakındıkları yıkımı önleyecek konulardaki sebep ve sonuçlar üzerine kafa yormaktan uzaklaşıyor.

Tüm kadınları potansiyel suçlu, iflah olmaz feminist, erkek düşmanı gibi peşinen suçlayarak kendi kabahatini saklamış olurken vicdan temizliği sağlamakla birlikte devasa bir sorunun da üstünü örtmeye çalışıyor!

Muhafazakâr erkek, bu suçlayıcı ve yargılayıcı bakış açısını değiştirmediği sürece gerçek sorunlar ve çözüm yolları hep perdelenmiş hiçbir vakit gerçek anlamıyla irdelenmemiş olacaktır. Bunun etkileri ise sadece kadınları değil erkekleri, aileyi ve toplumu kapsayacaktır.

Muhafazakâr erkek gözlerini kapatarak, kadınları suçlama üzerinden bir savunma mekanizması kurmaya çalışarak sorunu büyütmekten başka bir şey yapamaz. Adalet dedikleri şey toplumdan önce ailede elzem, bunu tesis etmezseniz aileyle birlikte toplum da yıkılır!