Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.61
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Aralık 2021

Adalet budur Mardinos Efendi

Kendinün kâşâne-i âmâlini yapmış olur

Bir yıkılmış hâne-i kalbi o kim tamîr ider

(Kâmî)

Ali Emîrî Efendi, Osmanlı Vilâyât-ı Şarkiyyesi adlı eserinde Şaban Kâmî Efendi ile ilgili bir hatırasını nakletmektedir. Bu hatırat, bir taraftan Şaban Kâmî Efendi’nin ictimâî hayatta komşuluk ilişkileri gibi toplumun genetiğini oluşturan hususlarda ne kadar hassas davranan bir şahsiyet olduğunu gösterirken; diğer taraftan Osmanlı devletinin sosyal yapısı içerisinde yer alan Protestanlar, Ermeniler ve Müslümanlar arasındaki münasebetlere ışık tutmaktadır. Ali Emîrî Efendi’nin ifade ettiği hatıra şu şekildedir:

“Benim Diyârbekir’den ayrılışımdan 41 sene önce Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında asla bir karışıklık, düşmanlık görülmemişti. Üstelik Protestanlar, Ermeniler ve Katoliklerin birbirleriyle bazı tartışmaları söz konusu olduğu halde Müslümanlar adaletli davranışlarıyla onlar arasında hakemlik ederler ve komşularını barıştırırlardı. Müslümanlar, Hıristiyanlara kardeş ve Hıristiyanlar da Müslümanlara sırdaş gözüyle bakarlardı. Bunlar birbirlerinin haklarına tecavüz etmezlerdi. Hâlâ aklımdadır: Hıristiyan komşularımızdan Bursalıoğlu Mardiros Efendi Amerika’dan gelmişti. Büyük amcam, ulemâdan Şaban Kâmî Efendi, Mardiros Efendi’ye hatır sormaya ve ailesine göz aydınlığına gitti. Ben de 10-12 yaşlarında bir çocuktum. Amcamla beraber gittim. Mardiros Efendi, Amerika’nın gelişmesinde ve âdil idâresinden bahisle, şu hikâyeyi anlattı. Bu hikâyeyi 50 seneden beri birçok yerde belki bin defa anlatmışımdır. ‘Amerika’da bir şenlik gecesinde havaya havâî fişekler atılıyormuş. Fişeğin biri yönünü kaybetmiş ve bir adamın gözüne isabet etmek sûretiyle adamın gözünü çıkarmış. Meğer fişek bozuk bir kaldırımdan atılmış. Gözü çıkan adam ertesi gün mahkemeye müracaat ederek der ki; kaldırım bozularak bir karış kadar çökmüştü. Eğer şehrin belediye başkanı vazifesini yapıp, o kaldırımı zamanında tamir ettirmiş olsaydı, kaldırım bir karış kadar yüksekte olacağından, atılan fişek benim gözüme isabet etmeyip başımdan bir karış kadar yüksekten geçecekti. Beni bu felâkete uğratan belediye başkanının kanûnî vazîfesini yerine getirmemesidir. Ben gözüm için belediye başkanından davacıyım, demiş. Mahkeme davacıyı haklı görmüş ve o belediye başkanını mahkum etmiştir.’

Amcam, takdir ederek Amerikan hükûmeti gerçekten İslâm’ın hakîki hükûmetleri gibi adilmiş, aferin dedi. Vaktiyle biz de böyleydik. Amcamın Amerikan hükûmetini takdir etmesiyle, “vaktiyle biz de böyleydik” demesine kulak kabarttım. Acaba neyi örnek gösterecek diye bekledim. Dedi ki; vaktiyle İslâm halifesi olan Hz. Ömer (R.A.) bir elinde katran bardağı ve diğer elinde de bir devenin sırtına örtülen örtü olduğu halde acele acele giderken, Hz. Ali (R.A.) ona tesadüf etmiş. Böyle acele nereye gittiğini sormuş. Hz. Ömer (R.A.) demiş ki; devenin biri sırtının örtüsünü yolda düşürmüş. Örtüden devenin sırtının yaralı olduğunu anladım. Şimdi sinekler, arılar o deveyi rahatsız edecekler. Yarın ahiret gününde Cenâb-ı Hak (C.C.) bana hitaben; “Ey Ömer kulum! Ben seni yarattıklarımın üzerine halife yaptım. Niçin dikkat etmedin de o zavallı deve huzursuz oldu” diyecek. Çabuk varayım o zavallı deveyi bulup sırtına biraz katran sürüp örtüsünü örteyim, demiş.

Hz. Ali (R.A.) Efendimiz: Yâ Ömer, senden sonra halife olanlara adalete dair hiçbir hisse bırakmayacak mısın? demesi üzerine; yâ Ali öyle söyleme, öyle söyleme! Ben öyle ağır bir vebal altındayım ki, gecemi gündüzümü şaşırdım.

Zikredilen hatırada, Şaban Kâmî, bir taraftan İslâm’ın adalet veçhesine vurgu yaparken diğer taraftan ise adalet noktasında Batılı devletlerden ne kadar ileride olduğumuzu dile getirmektedir. Nitekim Batılıların insanlar konusunda göstermiş oldukları hassasiyet, İslâm dünyasında hayvanlara kadar indirgenmekte, hayvan hakları hususunda hangi aşamada olduğumuzu da göstermektedir. Adalet budur Mardiros Efendi...