Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2991.82
BIST 100
9377.49
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Kasım 2018

Açlıktan ölmenin vebali!

O fotoğraflara bakabiliyor musunuz siz? Her gün her saat gözünüzün önüne gelen, açlıktan kemikleri görünen, ölüm döşeğindeki bebeklerin fotoğraflarına bakabiliyor musunuz? Utanmadan, içiniz parçalanmadan, vicdanen kahrolmadan? Yoksa yine, her zaman olduğu gibi normalleşmeye mi başladı bu görüntüler?

Ben utanıyorum. Yapmam gerekenleri yapamamış olmanın vebaliyle azap görmekten korkuyor, utanıyor, kahroluyorum…

İnternet çağının insanoğluna yaptığı en büyük kötülük belki de bu oldu. Her şeyi normalleştirmek… İki bin yılının başlarında Irak semalarından atılan tonlarca bombayı canlı yayında izleyerek başladık sürece… Camilerden okunan yardım selâları yüreğimizi parçalarken çaresizce izledik binlerin, on binlerin paramparça edilişini. Ekranda neşeli bir eda ile “Teknoloji gelişti, artık hiçbir şey gizli kalmıyor ve istediğiniz bilgiye bir ‘ tık’ kadar uzaksınız !” diye yeni çağın büyüsünden bahseden spiker, büyücünün gözlerimizle görüp, kulaklarımızla duyduklarımızın, ruhumuzu kapkara bir gayya kuyusuna atacağının farkında mıydı bilmiyorum.

Açlıktan ölüyoruz insanlık olarak. Bir kısmımızın, gerçekten yiyecek bir lokma bulamadıkları için bedenleri ölüyor, daha büyük bir kısmımızın ise ruhu ve ruhuyla beraber insanlığı ölüyor.

Yemen’de 85 bin çocuk savaş sebebiyle yokluktan, hastalıktan ve açlıktan öldü. Her on dakikada bir çocuk ölüyor. Her on dakikada bir… Yazmak ve söylemek ne kadar kolay oldu insanların ölümünü…

Yemen’de yaşanan acının GÖRÜNÜR sebebi Suud ve İran arasındaki hakimiyet kavgası. Ama gerçekte, Suud ile İran’ın, egemen emperyalist devletlerin kurguladıkları oyundaki rollerinden dolayı yaşanıyor. Sürekli devam eden savaş hali ve kapatılan hava sahası ve limanlardan geçirilemeyen yardımlar sebebiyle ölüyor masum insanlar. Zaten yokluğun içinde hayatta kalma mücadelesi veren bir coğrafyada, kendi ihtiraslarını ön plana çıkaran güçler istedikleri için ölüyor çocuklar.

Mezhep savaşı diye bir şey yok. Emperyalist-Siyonist güçlerin Müslüman dünyayı bölmek, Müslümanları birbirine kırdırmak için ürettiği piyonların kullanılması söz konusu. Adına ister Suud deyin, ister İŞİD deyin isterse İran… Kuklacı neyi dilerse kukla onu oynamak zorunda…

Mazlum İslam Coğrafyası başta olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan her savaşın, sömürünün, iç savaşın, yokluğun, sefaletin ana sebebi emperyalist devletler ve onlara uşaklık eden yerel işbirlikçileridir.

Irak, Suriye, doğu Türkistan, Keşmir, Filistin, Afganistan… Saymakla bitiremiyoruz yaralı bölgeleri. Her noktada emperyalist güçlerin siyasi ve ekonomik çıkar çatışması söz konusu. Ölen ise her zaman biziz. Mazlumlar, masumlar ve kendi vatanlarında parya muamelesi görenler.

İnsan olma liyakatinden uzak, bu çağın izleme hastalığına kapılarak zulme sessiz kalan bunu engellemek için çaba göstermeyenler, bir gün kendi başlarına da aynı şeyin geleceğinden emin olmalıdır.

Yemen’e sahip çıkmak zorundayız. Gözlerimizin önünde bebeklerin açlıktan ölmesine izin vermemeliyiz. Zalim ve hainler ne yaparsa yapsın, hangi oyunu kurgularsa kurgulasın neticede biz yaptıklarımızdan, durduğumuz yerden, gösterdiğimiz gayretten sorumluyuz. Yaptıklarımızın ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan çekileceğimiz hesabı unutmadan ve vebalden kurtulmak için fiilen yapabileceğimiz her şeyi yapmalıyız.

Aslolan çabadır. Rabbim belki bu şekilde bizi azaptan korur, istikamet üzere yürüyenlerden eyler…