Açlık taikatı/medeniyeti
Good News İnternationel Kilisesi…
Kenya’da
müntesiplerine aç kalarak Hz İsa’ya ulaşılacağını telkin eden ve açlıktan
dolayı yüzlerce müridin ölümüne sebep olan bir tarikat…
Açlık gönüllüleri…
Emperyalizmin
zulmünü meşrulaştırma çabası…
Açlıkla terbiye
etme, çağdaşlaştırma asırlardır devam ediyor.
Maddî, manevî tüm açlık metotları uygulanıyor.
Milletlerin,
tarih, din ve kültür değerlerini ifsat ederek fikrî köleleştirmede “medeni dünya” çok mesafe kat etti.
Açlık tarikatının görev ve sorumluğunu BM üslenmiş
durumda.
Sömürgecilerin
sömürgelerde kurdukları “aydınlanma kampları” BM eliyle faaliyetlerine devam
ediyor.
100 milyona yakın mültecinin müsebbibi de işte bu
anlayışla oluşturulan bu uluslar arası
yapılardır.
Dünya neden beşten büyük değil?
Tarikat gereği…
Filistin, baştan
başa bu tarikatın planlarıyla mülteci kampına dönüştürüldü.
Terörün ve anarşinin cirit attığı coğrafyaların
oluşmasında yerli şefler bulmakta zorlanmayan tarikat; adalet, insan
hakları, demokrasi, eşitlik, çağdaşlık kavramlarıyla zihinlerin iğidiş
edilmesinde süreçler oluşturuyor.
Köleliği, sapkınlığı en büyük “onur” ve “kazanım” kabul eden topluluklar oluşturuyor.
Bunu siyaset tarzı
görüyor.
Millî ve yerli
olmaktan utanç duyuyor.
Kendi kültürüne,
değerlerine, halkına hakaret edeni taltif ediyor.
Yardımlarını,
‘iyiliklerini’ kakınç yapan, mazlum
ve mağdurların iradesini ipotek altına almaya çalışan bir kesimin peydahlanması
bu sürecin ‘ürünü’ değil de nedir?
Aç bırakmak, bir yönetim tarzıdır, emperyalizmin…
Ülkelerin
ekonomilerini çökerterek sosyal hayatını, düzenini imha edip işgale zemin
hazırlıyorlar.
Önce “yaptırımlar?..
Irak, Suriye, Libya,
Afganistan böyle çökertildi.
49 yıl önce (20
Temmuz1974) Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında da Türkiye’ye yaptırım
uygulayanların amacı; Türkiye’yi açlıkla yola getirmekti.
Açlık tarikatı,
terörle mücadele edilmesin, ekonomik ve siyasal sistem bozulsun diye
yaptırımlar uyguluyor, terörü destekliyor, Kur’an düşmanlarını “özgürlük” adı
altında koruyup kolluyor…
Kur saldırılarıyla iktisadi hayat felç ediliyor.
Açlık reçetesi…
Kemer sıkma,
tünelin ucunu görme süreçleri sökün ediyor.
Tarikat, temel
gıdaların alımını satımını yasaklıyor.
Arz-talep dengesini imha ediyor.
Çocuk mamalarından
başlıyorlar…
İlaç; karaborsa…
Hastalık, mikrop,
serbest…
Tedavi yasak…
Sonra “kurtarıcıları”
meydana sürüyorlar.
Âlâ-yı vâlâ ile…
Enflasyon,
devalüasyon…
Küresel mafya IMF,
yönetime el koyuyor.
Kitapçıklar,
yazarkasalar havada uçuşuyor.
Sonra, büyük bir
iş yapma edası ve ciddiyetiyle masalar kurulup “kurtuluş reçeteleri” peşi sıra
yazılıyor.
Siyasi, ekonomik ve güvenlik kurum(ul)larından ilkeler
açıklanıyor.
Sermaye renklendiriliyor,
“yeşil sermaye” ile mücadele tavizsiz sürdürüleceğine dair nutuklar atılıyor.
İnançları,
düşünceleri farklı olanlar, başörtülüler,
azınlıklar, etnik kimlikler kamusal
alandan uzaklaştırılıyor, eğitim ve iş hayatları yok ediliyor.
Açlığa mahkum
edilmişlere çağdaşlaşıncaya kadar bu cendereden kurtulamayacakları her fırsatta
gösteriliyor.
Küresel sermayenin gönüllü köleleri olarak “çağdaş”
bir hayatın kapıları aralanıyor.
Ufukta, yiyilip
içilen, aç yatılan aydınlık günlerin zoom-bileri
zuhur ediyor.
İngiltere’de Yüzer Mülteci Kampları, Aç’ların
hizmetine tahsis ediliyor.
Botlarda
yaptıklarını bu Yüzer Kamplarda yapmadıklarını iddia etmek mümkün mü?
Tam bir delil yok
etme yöntemi…
Yel aldı…
Kayadan düştü…
Yan yattı,
Çamura battı haberlerinin
çıkması yakındır.
Ukrayna-Rusya
Savaşı’nın derinleşerek devam etmesi, Karadeniz Tahıl Koridoru’nun kapatılması
da Tarikat Projesi’dir.
Açlıkla “düzen
vermek…”
Kenya’da mı sadece
açlık tarikatı?..