Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Aralık 2021

Açlık, korku, can, mal ve ürün kaybı!..

Yüce kitabımız Kuran-ı kerim, dünyanı kimin daha iyi olduğunun ve kimin daha güzel iş yaptığının anlaşılacağı bir denenme ve sınanma yeri olduğunu, bildiriyor: “O, ölümü ve hayatı hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için yaratmıştır.” (Mülk 2)“Biz, kimlerin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi oranın süsü yaptık.Ve biz oradaki her şeyi mutlaka kupkuru bir toprak yapacağız.” (Kehf 7-8)

Müslüman bu hayatta bir gayeye doğru yürümektedir. Bu gaye ve hedef ise, rıza-i İlâhîdir. O, bu kutlu gayeye doğru yürürken -İlahî hikmet gereği- çeşitli imtihan ve sınavlardan geçecektir. Şöyle ki dışarıda dünyanın, içeride ise kendi nefsinin çıkardığı zorluklarla, çeşitli hastalık, bela ve musibetlerle karşılaşacak ve sabrederek baş etmeye çalışacaktır. Çünkü nimetlerin kendilerine göre zahmetleri de vardır. Allahü Teâlâ’nın bütün nimetlerine, hele sonsuz nimetlerinin tamamına anahtar olan iman ve İslam nimetine şükretmek ve özellikle bunu “ihsan” mertebesinde yapmak kolay değildir.

Evet Müslüman, bu hayatta bir taraftan nefsinin heves ve arzusu, diğer taraftan hak düşmanlarının hücum ve eziyetleri ile uğraşacak ve bunlara karşı kendini savunmak için ne gerekiyorsa yapacaktır. Çünkü mümin, kendini hem ruhen hem de bedenen terbiye etmezse, sabır ve tahammüle, kararlı ve metin olmaya alışmazsa, Mevlâ’nın yardımının ilk sebeplerinden birini kaybetmiş olacaktır. Dolayısıyla birtakım zahmet ve meşakkatlere katlanmak kaçınılmazdır.İşte Müslüman, bu şekildeki sabırla olgunlaşacak ve kemale erecektir…

İslâm âlimlerine göre iki çeşit sabır vardır: a) Kötü şeylerin acısına sabır ve tahammül ile güzel sonuçlarını beklemek. b) Çabucak gelecek olan lezzetten ve şehvetten uzak durmada sabırla, onların kötü sonuçlarından sakınmaktır. Bunların biri olumlu, diğeri olumsuz şekilde sabırdır. Birincisi, acı ilaçlarla tedavi gibi vazifeye atılmak; ikincisi ise, zehirli tatlılardan sakınmak gibi zararlı şeylerden kaçınmaktır.

Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:“Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz,” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte onlardır.” (Bakara 155-157)

Müslümanlar Mekke-i mükerremeden Medine-i münevvereye göç ederek müşriklerin saldırılarından kısmen kurtulmuşlardı. Bununla birlikte hicretin ilk yıllarında hâlâ kaygı ve korkuları vardı. Yeni vatanları olan Medine’de müşriklerin tehdidi altında idiler. Nitekim kısa zaman sonra çatışmalar başladı. Bu arada Müslümanlar, ağır maddî sıkıntı çekiyorlardı. Çünkü hicret ederken mallarını geride bırakmışlardı; çatışmalarda da mal ve can kaybına uğruyorlardı. İmkânlarını kardeşçe paylaşmalarına rağmen günlerce karınlarını doyuramadıkları çok oluyordu.

İşte yukarıdaki âyeti kerimelerde özellikle Medine döneminin ilk yıllarındaki bu sıkıntılara işaret edilmekle beraber, genel manada Allahü Teâlâ’nın insanları bu tür sıkıntılarla imtihan etmesi her zaman mümkün olduğundan, âyet-i kerimelerin anlamı ve amacı da mutlak ve geneldir. Buna göre Allah Müslümanları o zaman denemiştir, dilediği her zaman da dener. Allah’a tevekkül edip sıkıntıları altında ezilmeyenler; hem dinî hem de dünyevî bakımdan hep kazanmışlardır. Bu,İlahî bir kanundur.

Bu âyet-i kerimeler bir yandan ilk Müslümanlar olan Eshab-ı kiramın sahip oldukları kesin imanla yüksek ahlâkı ve üstün moral gücünü yansıtmakta; bir yandan da örnek Müslümanın karakteristik yapısını tarif etmektedir. Bu yapının temel taşı ise, sarsılmaz iman, tam teslimiyet ve başarıyı sadece Allah’tan beklemektir…

Âyet-i kerimeler;ilk Müslümanların yaptığı gibi hayatın türlü zorluklarına karşı koyan; özellikle inançlarını, vatanlarını ve diğer yüksek değerlerini koruma uğruna karşılaştıkları sıkıntılara sabır ve metanetle direnen; Allah’a olan inançlarını, teslimiyetlerini, iyimserliklerini, sabır ve metanetlerini her zaman koruyan yüksek karakterli sabırlı Müslümanların rahmet-i İlahiyeye nâil olacaklarını ve ebedî kurtuluşa ereceklerini müjdelemektedir.