Açlık (%10) ve Tokluk (%30) Sorunu…
Yaşadığımız dünya nüfusunun yüzde
10’u açlıkla karşı karşıya iken yüzde 30’u aşırı kilo ve obezite sorununa
sahip. Bunda bir terslik yok mu? Bu terslik bana Dünya Gıda Günü ile ilgili bir
yazı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda bir bilgenin sözlerini hatırlattı.
Bilgenin sözleri şöyle: “Zenginlerin elindeki mal, mülk ve parada
yoksulların kesin olarak hakkı vardır.”
Dünya
Gıda Günü
Ekim ayında yaşadığımız dünyada
kaç milyon insan açlık sorunu ile karşı karşıya olduğu sorusunu tekrar
cevaplamaya çalışayım. Bunda sitesini sıkça ziyaret ettiğim FAO’nun 16 Ekim’i
Dünya Gıda Günü (World Food Day) olarak
kabul etmesinin payı var. Bu özel gün ile Dünyada beslenme sorununa dikkat çekmek
ve gıda üretimi ve tüketimi, açlık vb. konularda farkındalık oluşturmaya çalışılmaktadır…
Bu yıl, Dünya Gıda Günü ve
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 75. Kuruluş yıldönümü
birlikte kutlanıyor. Bütün dünya COVID-19’la mücadele ederken, salgın hepimize
gıdanın insanlık için ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Derslerde öğrencilere Sebzecilik
kitabımın önsözünde de yazdığım “Gıda
Güvencesi Ulusal Güvenliktir!” cümlesini çok sık tekrarlarım. Beslenmenin
önemini öğrencilere anlatırken bir “kısır döngüden” bahsederim. Bu döngü yeteri
gıda bulunmaması, çalışma kapasitesinin azalması ve takip eden gelir düşüklüğü;
gelir azlığı sonucu gıdaya erişememe (yoksunluk) gibi aşamaları olan bir süreç.
Bu fasit daireyi destekleyen olumsuz çevre şartları ve yanlış politikalar ile dönüp
durmakta…
Şimdi bu yüzyılda bu sorun var
mı diyenler olabilir. FAO verilerinde çok fazla bir değişiklik olmamış.
Gerçekler…
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
istatistiklerine göre Dünyada aç insan sayısı 821 milyon kadar. Yani 8
milyarlık dünyanın 800-900 milyon insan açlık sorunu ile karşı karşıya. Ama bu
gerçeğin sadece bir yüzü. Diğer yandan, Dünyada 2.5 milyar insan ise aşırı
beslenme sorunu yaşamaktadır:
- Dünyada aşırı kilolu insan ayısı
1.66 milyardır.
-Dünyadaki obez insan sayısı 715
milyondur.
Bu veriler “gıda güvensizliği” sorununun ne kadar büyük olduğunu
göstermektedir…
Bu verilere göre yanlış giden
bir şey yok mudur?
Elbette vardır. Ancak burada
kısaca gıda güven(siz)liğinden söz etmek istiyorum…
Gıda güven(siz)liği…
İnsanların ihtiyaç duyduğu gıdalara
miktar, kalite ve sürekli olarak erişebilmesine gıda güvencesi denilmektedir. Dünyada tüm insanlara bu erişimin
sürekli olması temin edilememektedir. Yaşadığımız dünyada gıda güvensizliğinde
iki yol vardır:
-Yetersiz beslenme
(Undernutrition)
-Obezite (obesogenic)…
Yetersiz beslenmede başta bebekler
ve çocuklar olmak üzere bireyler yeterli gıda bulamamaktadır. Yeterli enerji,
vitamin, protein, mineral alamamaktadır. Bu tip çocuklar yeterince
gelişememekte ve tükenmişlik yaşamaktadır…
Obezite yolunda ise kaygı, stres
ve depresyon sıkça karşılaşılan sorunlar arasındadır… İyi olmayan ruh hali ile
pahalı olmayan, yüksek kalorili, düşük besleyici değeri olan bir beslenme alışkanlığı
vardır. Sonuçta insan metabolizmasının adaptasyonu, aşırı kilo ve obezite
sorunu ortaya çıkmaktadır.
Dünyada gıda güvenliği olmadan
beslenen insan sayısı 4 milyara yakındır. Yani Dünya nüfusunun yarısı açlık
veya kilo sorunu ile karşı karşıyadır…
Çözüm
Bu resim insanlığın önünde
durmaktadır. Resme bakarak çözüm aramalı ve farkındalık artırılmalıdır. Erdemli
bir toplum şu üç eşitlik üzerine kurulabilir:
- Ekonomik eşitlik ya da
zenginliğin adil bölüşümü;
- Politik eşitlik ve demokrasi:
Gündelik hayatı etkileyen politik kararlara ortak katılım.
- Toplumsal eşitlik: Toplumsal
sınıflar ile renk ve cinsiyet vs ayırımlarının olmaması
Son
söz: Bir grup
insan aç iken diğer bir kısmı obez ise dağılım adil değildir.