Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2964.29
BIST 100
9665.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Eylül 2020

Açık Hava Okulları

Merakla beklediğimiz nihai sonuç toplumu çok memnun etmedi. Ancak okul öncesi ve ilkokul birinci sınıflara yüz yüze eğitim açılabildi. Elbette bilim kurullarının aldığı kararlar ve uzmanların tavsiye ettiği kararlar hayati önem taşımaktadır. Ancak Avrupa’da tüm ülkelerde okullar açık ve Türkiye’de kapalı ise toplumu ikna etmeniz gerekir. Sonuçta bu ülkelerde de koronavirüs var.

Niçin Türkiye’de okulları açamadık? Aslında tüm eğitim çalışanları ve MEB okulları açmak için üstün gayret ve takdir edilecek bir performans sergiledi. Bu kadar hazırlık ve toplumsal algıyı yönetmedeki başarı ve MEB’in vizyoner atakları ne yazık ki sonuç vermedi. Algı negatife döndü. Uzaktan eğitim artık reddedemeyeceğimiz bir eğitim yöntemi olmuştur. Bizim itirazımız buna da değildir. Okulların açılmasına dönük bu kadar çalışma sonuçsuz kalmıştır. Burada tartışma başka bir alana çekilmiştir. Uzaktan eğitim kimin işine yarıyor sorusunu sormak gerekiyor. Gerçekten de Türkiye’de şu algı maalesef doğrudur: İster olumlu ister olumsuz olsun, bir karar alındığında toplum bu karara endişeyle bakıyor, “yine kimin ekmeğine yağ sürüldü bakalım” diye kendi kendine konuşmaya başlıyor. Şimdi gelinen bu noktada gerçekten de bu karar, kimin ekmeğine yağ sürüyor? Bir yerlerde bir sıkıntı var. Bunu defalarca yazdık ve söyledik de Cumhuriyet hükümetleri içinde eğitime en büyük bütçeyi AK Parti iktidarı ayırdı. Demek ki bu iş parayla olmuyor. Bir zihin devrimine ihtiyacı olduğu reddedilemez bir hakikattir.

Eğitim felsefemizi ideolojilere ve radikal bakışlara angaje etmeden yenilememiz ve cesur adımlar atmamız gerekiyor. Türkiye’de devrimci bir ruha ihtiyaç vardır. Kökten yapısalcı ve yeni dünya düzenine paralel, çağı okuyabilen ve tüm bunlarla birlikte geçmişinin zenginliğinin farkında olan bir eğitim modeli sunmak zorundadır. Geçmişini kuşanan, geleceğini kuşatan bir nesle ihtiyacımız var. Ne yazık ki bu kadar bütçe, bu kadar emek istenilen sonucu doğurmamıştır. Eğitim yapboz tahtası olmaktan kurtulamamış, her bakanla Amerika yeniden keşfedilircesine temel taşlarla oynanmış ve çocuklarımız denek olmaktan kurtulamamıştır.

Gelin okulları açalım! Bu cümleyi inanarak ve samimi duygularla hiçbir popülist anlayışa kurban etmeden kuralım ve o okulları yüz yüze eğitime açalım. Ama bu okulları değil! Daha büyük okullar açalım. Yatay mimariyle yeni binalar yapalım. Açık hava okulları yapalım. Öğrencilerimiz mevsimsel şartlara göre içeride, bahçede, tarlada, dağ yollarında, ırmak, göl ve deniz kenarında, şehrin imkânlarına göre yeni anlayışla okullar yapalım. Şimdi bu söylenilenler afakî gelebilir. Bu teklifimizi anlamayanları biraz araştırmaya, okumaya davet ediyoruz. Türkiye’de belirlenmiş tip projelerle, beton yapılara eğitimi hapsedemeyiz, geleceğimizi bu binalara terk edemeyiz. Aristoteles, derslerinin çoğunu bahçelerde yürüyerek yapıyordu. Yine bizim kendi medeniyetimiz içerisinde bu anlayışı sürdüren medrese hocalarımız vardı. Tabiat, tüm yeryüzü okuldur, kıymetini bilene!

Okullar, belirli kalıpların uygulandığı, devletin kontrol mekanizması ve ailelerin çocuklarını teslim ettiği güvenlik merkezli binalar olmaktan kurtulmalıdır. Devlet mantığı dediğimiz mantık, güvenliği merkeze alan, aykırı fikirleri yatıştıran, sıra dışı öğrencileri normalleştiren, büyük dehâ ve zekâları normale çekmeye çalışan bir mantıktır.

Bugün gelinen noktada şehirlerde çığ gibi büyüyen özel okullar bulunmaktadır. Şehrin üst tabakası ve akademik yönden başarılı öğrencilerin bir kısmı bu okulları tercih etmektedir. Buralarda da sadece yarış atı oynatırcasına bir motivasyon söz konusudur. Gelin, eğitimi devletin varlık yokluk mücadelesi gibi bir mücadeleye dönüştürelim. Hep birlikte sahiplenelim bu işi. Okullar açılmalıdır, dersler sınıflardan taşmalıdır. Açık hava okulları yapalım ve öğrencilerimizi sınırsız oksijenle buluşturalım. Kalabalık sınıflarda ve yüksek katlı okullarda, koridorlarda sıkışan, sınıfta yeteri kadar oksijen alamayan öğrencinin beyni ne kadar çalışabilir? Daha büyük okullar yapmaya, daha büyük hayallere koşmaya ve okulları açmaya ant içelim. Bilinmelidir ki ekranın esareti virüsten daha tehlikelidir! Açık hava okullarında buluşalım.