Açık Hava Okulları
Merakla beklediğimiz nihai
sonuç toplumu çok memnun etmedi. Ancak okul öncesi ve ilkokul birinci sınıflara
yüz yüze eğitim açılabildi. Elbette bilim kurullarının aldığı kararlar ve
uzmanların tavsiye ettiği kararlar hayati önem taşımaktadır. Ancak Avrupa’da
tüm ülkelerde okullar açık ve Türkiye’de kapalı ise toplumu ikna etmeniz
gerekir. Sonuçta bu ülkelerde de koronavirüs var.
Niçin Türkiye’de okulları
açamadık? Aslında tüm eğitim çalışanları ve MEB okulları açmak için üstün gayret
ve takdir edilecek bir performans sergiledi. Bu kadar hazırlık ve toplumsal
algıyı yönetmedeki başarı ve MEB’in vizyoner atakları ne yazık ki sonuç
vermedi. Algı negatife döndü. Uzaktan eğitim artık reddedemeyeceğimiz bir
eğitim yöntemi olmuştur. Bizim itirazımız buna da değildir. Okulların açılmasına dönük bu kadar çalışma
sonuçsuz kalmıştır. Burada tartışma başka bir alana çekilmiştir. Uzaktan eğitim
kimin işine yarıyor sorusunu sormak gerekiyor. Gerçekten de Türkiye’de şu algı
maalesef doğrudur: İster olumlu ister olumsuz olsun, bir karar alındığında
toplum bu karara endişeyle bakıyor, “yine kimin ekmeğine yağ sürüldü bakalım”
diye kendi kendine konuşmaya başlıyor. Şimdi gelinen bu noktada gerçekten de bu
karar, kimin ekmeğine yağ sürüyor? Bir yerlerde bir sıkıntı var. Bunu defalarca
yazdık ve söyledik de Cumhuriyet hükümetleri içinde eğitime en büyük bütçeyi AK
Parti iktidarı ayırdı. Demek ki bu iş parayla olmuyor. Bir zihin devrimine
ihtiyacı olduğu reddedilemez bir hakikattir.
Eğitim felsefemizi ideolojilere ve radikal
bakışlara angaje etmeden yenilememiz ve cesur adımlar atmamız gerekiyor.
Türkiye’de devrimci bir ruha ihtiyaç vardır. Kökten yapısalcı ve yeni dünya
düzenine paralel, çağı okuyabilen ve tüm bunlarla birlikte geçmişinin
zenginliğinin farkında olan bir eğitim modeli sunmak zorundadır. Geçmişini
kuşanan, geleceğini kuşatan bir nesle ihtiyacımız var. Ne yazık ki bu kadar
bütçe, bu kadar emek istenilen sonucu doğurmamıştır. Eğitim yapboz tahtası
olmaktan kurtulamamış, her bakanla Amerika yeniden keşfedilircesine temel taşlarla
oynanmış ve çocuklarımız denek olmaktan kurtulamamıştır.
Gelin okulları açalım! Bu
cümleyi inanarak ve samimi duygularla hiçbir popülist anlayışa kurban etmeden
kuralım ve o okulları yüz yüze eğitime açalım. Ama bu okulları değil! Daha
büyük okullar açalım. Yatay mimariyle yeni binalar yapalım. Açık hava okulları
yapalım. Öğrencilerimiz mevsimsel şartlara göre içeride, bahçede, tarlada, dağ
yollarında, ırmak, göl ve deniz kenarında, şehrin imkânlarına göre yeni
anlayışla okullar yapalım. Şimdi bu söylenilenler afakî gelebilir. Bu
teklifimizi anlamayanları biraz araştırmaya, okumaya davet ediyoruz. Türkiye’de
belirlenmiş tip projelerle, beton yapılara eğitimi hapsedemeyiz, geleceğimizi bu binalara terk edemeyiz.
Aristoteles, derslerinin çoğunu bahçelerde yürüyerek yapıyordu. Yine bizim
kendi medeniyetimiz içerisinde bu anlayışı sürdüren medrese hocalarımız vardı.
Tabiat, tüm yeryüzü okuldur, kıymetini bilene!
Okullar, belirli kalıpların
uygulandığı, devletin kontrol mekanizması ve ailelerin çocuklarını teslim ettiği
güvenlik merkezli binalar olmaktan kurtulmalıdır. Devlet mantığı dediğimiz
mantık, güvenliği merkeze alan, aykırı
fikirleri yatıştıran, sıra dışı öğrencileri normalleştiren, büyük dehâ ve zekâları
normale çekmeye çalışan bir mantıktır.
Bugün gelinen noktada
şehirlerde çığ gibi büyüyen özel okullar bulunmaktadır. Şehrin üst tabakası ve
akademik yönden başarılı öğrencilerin bir kısmı bu okulları tercih etmektedir.
Buralarda da sadece yarış atı oynatırcasına bir motivasyon söz konusudur. Gelin,
eğitimi devletin varlık yokluk mücadelesi gibi bir mücadeleye dönüştürelim. Hep
birlikte sahiplenelim bu işi. Okullar açılmalıdır, dersler sınıflardan taşmalıdır.
Açık hava okulları yapalım ve öğrencilerimizi sınırsız oksijenle buluşturalım.
Kalabalık sınıflarda ve yüksek katlı okullarda, koridorlarda sıkışan, sınıfta
yeteri kadar oksijen alamayan öğrencinin beyni ne kadar çalışabilir? Daha büyük
okullar yapmaya, daha büyük hayallere koşmaya ve okulları açmaya ant içelim.
Bilinmelidir ki ekranın esareti virüsten daha tehlikelidir! Açık hava
okullarında buluşalım.