Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Acı bir gerçek

Sporun özellikle futbolun günümüzde herkesi televizyon başına kilitlediğini biliyoruz. Bütün kanallar ve basın futboldan söz etmekte, değişik yorumlar yapılmakta, bazen ölçüsüz ve amacını aşan konuşmalar gündeme damgasını vurmaktadır. Bilen bilmeyen, anlayan anlamayan ahkam kesmekte, spor uzmanı kesilmektedir. Kısaca ülkemizde herkes spor uzmanı geçinmektedir. Bilmeden fikir sahibi olanlar çoğunluktadır. Televizyon kanallarının ve basının gazetelerin spor servisleri harıl harıl çalışmaktadır. Araya reklam da alan spor programları izlenme rekorları kırmaktadır. Köşebaşlarını tutanlar istedikleri hükmü vermekte, yargısız infazlara imza atmaktadırlar.

Futbolun ana ögesi olan kulüpler ve futbolcular ne durumdadır? Bazı kulüpler ekonomik imkansızlıklar yüzünden kendini gösterememektedir. Zengin kulüpler ise altyapıdan oyuncu yetiştirmek yerine yabancı futbolcu almaktadırlar. Gelen futbolcular ise emekli olmuş, ıskartaya ayrılmış durumdadırlar. Günahlarını almayalım, Hagi, Alex gibi futbolcular üstün yetenekliler vardı. Öğretmen futbolcu diyeceğimiz oyuncu sayası azdı. Halbuki bizim yıldız futbolcudan ziyade öğretici oyunculara ihtiyacımız vardır.

Yıldız olmuş futbolcularımızdan İstanbul BŞB'nin antrenörü Bülent Korkmaz'ın sözlerine kulak verelim: "Yerli oyuncunun artmasını istiyorsak öncelikle altyapıları düzelteceğiz. Tesis var, imkan var ama işleyiş yok. Oyuncuyu her anlamda eğiteceksiniz. Profesyonellik ve karakter yoksa o zaman mecbursunuz yabancılara. Altyapı olmadan, olmaz. Gerisi boş laftan ibarettir."

Bülent Korkmaz'ın anlattıkları futbol dünyamızın omurgasını meydana getirmektedir. Hazıra konmak, emek vermeden başarı beklemek kolay yola sapmaktır. Yabancı oyuncularla bizim ülkemizde başarı sağlamak zordur, olsa bile geçicidir. O zaman yazık değil mi bu ülkenin paralarına ve gençlerine? Bunların günahı kime yazılacak.

Bülent Korkmaz yarayı deşmeye devam ediyor: "Profesyonel tutumu yabancılardan öğrendik. Kendine bakmayı, yatmayı, kalkmayı konuk oyunculardan kaptım. Nasıl yaşanacağını yabancı oyuncular daha iyi biliyorlar."

Muhakkak ki, konuk oyuncular sağlığına, uykusuna, yemesine içmesine çok dikkat ediyorlar. Disiplinli olmak, belirli plan dahilinde yaşamak, hayatı işe göre ayarlamak profesyonel olmanın gerekleridir. Bizim oyuncularda profesyonel olmanın bilinci yeterince gelişmemiştir. Bunun örneklerini saymak mümkündür.

Bir de madalyonun başka yönü var. Herkes kendisini "keşfedilmemiş yetenek" sanıyor. Azıcık çalım atsa, hızlı koşsa büyük bir futbolcu olacağını ve hakkının yendiğini savunuyor. Bu genç öğrenci ise aklını futbolcu olmaya takmış ve ders çalışmayı ihmal ediyor. Büyük paralar kazanacağını ve meşhur olacağını hayal ederek yaşıyor.

Halbuki futbolculuk bir meslek olmamalıdır. Her futbolcu mutlaka okulunu bitirmelidir. Futbolcular dil öğrenmeli, genel kültür sahibi olmalı, mutlaka bir fakülteyi bitirmeyi amaç edinmelidirler. Mektepli bir futbolcunun daha verimli olacağını iddia edebiliriz. Gençlerimizi eğitimli kılmak için imkanlarımızı seferber etmeliyiz.

Altyapı sayesinde gençlerimizi uyuşturucudan, alkolden ve sigaradan uzak tutabiliriz. Teröre bulaştırılmak istenen gençlerimizi futbol okulları sayesinde kurtarabiliriz. Spor bilincini artırmak ve aşılamak altyapılar sayesinde gerçekleşir. Sağlam bir kişilik, geleceğe umutla bakmak altyapıdan gelen gençler için hedef seçilmelidir.

Hasıl-ı Kelam: "Altyapısı olmayan kulüpler ülke futboluna iyilik edemezler."