AB'ye İngiliz darbesi
Avrupa'nın en büyük ülkesi, güneşi batmayan imparatorluktu İngiltere. Sömürgelerini 'İngilizleştirmek' için dilini uzak doğu ülkelerine zorla kabul ettirdi. Bugün hala Pakistan, Hindistan gibi ülkelerde en çok bilinen hatta resmi olan dil AB'nin de ortak dili olan İngilizce.
İngiltere Avrupa Birliğinden çıkma tartışmalarına 2008 ekonomik krizinde başlamıştı. Yaklaşık 8 yıl süren tartışmalar dün. Her platformda "Birlik bize zarar veriyor" diyen İngilizler Perşembe günü AB'ni oyladı, referandumda İngilizlerin % 52'si AB'nden çıkalım dedi.
Bizi on yıllardır oyalayan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle "Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olduğu için Türkiye'yi Birliğe almayan" AB artık çazibesini yitirmiştir.
İngilizler bu referandum sonuçları ile "AB bizim için zararlıdır" demiş oldu ve referandumdan AB'nde kalalım tarafında yer alan Başbakan Cameron istifa edeceğini açıkladı.
İngilizler AB'nin kendileri için yük olduğuna inanıyor. Haksız sayılmazlar,İngiltere AB'ne yılda 19 Milyar Sterlin veriyor. Bu paranın İngilizlerin refah seviyesini çok yukarılara çekeceği düşüncesi referandumun sonuçlarını etkileyen bir unsurdu.
Diğer önemli bir unsur mülteciler. Normal şartlarda yılda 300 bin mülteci İngiltere'ye giriyor ve bu rakam İngiliz halkını olduğu gibi yetkililerini de ürkütüyordu. Ortadoğu'da yaşanan kaos Avrupa için "mültecifobia" gibi yeni bir soruna neden oldu. İngilizler uzun süredir mültecilerden duydukları rahatsızlıklarını yüksek sesle dile getiriyorlardı.
İngiltere dünyanın 5. Büyük ekonomisi ve yaklaşık 5 trilyon dolarlık ekonomik hacme sahip, dolayısıyla İngiltere AB için bu büyük kayıp. Referandumdaki bu sonuç Birliğin diğer ülkelerini etkileyip etkilemeyeceği merak konusu olsa da İngiltere'nin bu kararı periferisindeki ülkelerin rotasını değiştirebilir. Birliğe üye olan-olmayan ve bilhassa İrlanda, İskoçya nasıl bir yol izleyecek göreceğiz. AB için büyük kayba yol açan bu ayrılığın domino etkisine sebep olup olmayacağını zaman gösterecek, lakin ne olursa olsun AB büyük bir yara aldı, artık eski gücüne ve itibarına sahip olmayacak. Hollanda, İtalya, Fransa AB'nde kalıp kalmamaları konusundaki kararlarını vermek için bu referandumu bekliyordu. Bu ülkelerin bundan sonra nasıl bir yol izleyeceklerini beraber göreceğiz.
Ama ilk gün itibariyle sadece Birliğin değil, bütünüyle Avrupa'nın sarsıldığını söyleyebiliriz. İngiltere'deki referandum sonuçları özellikle Avrupa Birliği ülkeleri arasında deprem etkisine yol açtı. Almanya Birliğe üye ülkeleri acil toplantıya çağırdı. Birliğin büyük zarar görmesi kaçınılmazdır. Hatta şimdiden kaos başladı.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz, "İngiltere artık 3. Ülkesi muamelesi görecek" derken, Avusturya karardan hemen sonra "her şey yerle bir olacak" dedi. AB Konsey Başkanı Tusk "Referandum sonuçlarının ne kadar dramatik olduğunun farkındayım" diyerek sonuçların AB için ne kadar büyük bir kayıp olduğunu açıklamaya yeterliydi.
Bu kararın Türkiye'nin ekonomisini nasıl etkileyeceğini beklemek lazım, piyasaların şoku atlatmasından sonra normale döneceğini bekliyorum. Altın, euro, dolar ve borsa yatırımcısını fazla üzmeyecektir. Ancak euro'nun değer kabı ve buna balı olarak doların güvenli liman olması ABD için kazanç oldu. Bu konunun ileride farklı şekilde tartışılacağını bekliyorum. Anladığımız o ki, kısa vadede olumsuz etkilese de orta vadede Türkiye İngiliz halkının bu kararından kazançlı çıkacaktır.
İngiltere'siz bir Avrupa kendi birliğini muhafazada zorlanacağı için Türkiye, AB için bundan sonra ısrarcı olmamalıdır. Türkiye AB için gerekliyse bunca zamandır oyaladıkları için AB yetkilileri Türkiye'den özür dilemelidir. Türkiye ise kararını İngilizler gibi millete götürmeli ve çıkan sonuçlara göre hareket edilmelidir.
Sözün özü, mülteciler Avrupa Birliğini'nin en büyük parçasını kopararak sarsmış oldu.