AB'nin Rusya çelişkisi
Rusya
– Ukrayna Savaşının başlamasından eski Batı Bloku ülkeler birbiri ardına
yaptırımlar açıklama başladı. Yaptırımlar öyle boyutlara ulaştı ki; Uluslararası Kedi Federasyonu (FIFe), Rusya'nın işgalinin ardından bir durum
değerlendirmesi yaparak, Rus kedilerine yaptırım kararı aldı.
Basın ve
medya organlarından her gün birbirinden ilginç yaptırım kararları haberlerini
okurken gösterilen görüntünün ardında görünmeyen gerçekler verilere yansıyordu.
AB
ülkelerinin birçoğu savaşın başladığı 24 Şubat 2022 sonrasında aldıkları
yaptırım kararlarıyla birlikte Rusya’ya olan ihracatlarını azaltırken bu azalma
eğitim genel olarak iki ay sürmüş. Savaşın uzaması durumu AB ülkelerinin
dengesini bozmuş ve Rusya’ya yeniden ihracatı artırmaya başlamışlar.
AB’nin
Rusya’ya ihracatı Avrupa İstatistik Kurumu (EUROSTAT) verilerine göre 2022
yılının ocak ayında 7,1 milyar euro seviyesindeyken savaşın başlamasının
ardından mart ayında 3,8 milyar euro düşmüş, nisan ayında 2,9 milyar euro ile minimum
seviyeyi görmüş, Kasım ayında 5 milyar euroya geri çıkmış görünüyor.
Verilere
bakıldığında Ocak-Ekim 2022 döneminde Rusya ile Avrupa Birliği ülkeleri
arasındaki ticaret cirosunun yıllık %13,8 artarak 227,7 milyar avroya ulaştığı
görülmektedir. 2022 yılının ilk on ayında Rusya'dan Avrupa Birliği'ne yapılan
ihracat %42,6 artarak 181,2 milyar euro olmuş görünüyor.
Liberalist
küresel sistemin yılmaz savunucusu olan AB’nin söylem ve eylem uyumsuzluğu
politikalarına devam ettiği görülüyor. Basın ve medya önünde Ukrayna’nın
destekçisi olarak görünen ve bu doğrultuda Rusya’ya çeşitli yaptırımlar
uygulayan AB, Rusya’ya olan tedariklerini yeniden artırmaya hatta İtalya,
Litvanya, Avusturya gibi ülkelerin savaş öncesi seviyeye ulaştıkları dahi görünüyor.
Bu artışlara
bir de yaşanan küresel enflasyonist süreç sebebiyle birçok merkez bankasının
uyguladığı talebi daraltıcı sıkı para politikası perspektifinden bakılırsa işin
aslında daha fazla ihracat yapabilecekleri de söylenebilir.
Diğer
taraftan AB Konseyi, üye ülkelerin Rusya üzerindeki baskıyı artırmayı amaçlayan
9'uncu yaptırım paketini resmen onayladıklarını açıkladı. Yapılan açıklamada kararlaştırılan
yaptırım paketinin Rus
ekonomisinin savaşı sürdürme kabiliyetini zayıflatmayı amaçlayan
bir dizi yeni önlem içerdiği belirtildi. Fakat verilere bakıldığında AB’den
Rusya’ya artan ihracat verileri durumun hiç de böyle olmadığını gösteriyor. Ya
AB ülkeleri aldıkları yaptırım kararlarına kendileri uymuyor ya da yaptırım
kararları göstermelik kararlardan öte bir şey değil… AB uyguladıkları yaptırım
kararlarıyla Rusya’dan enerji alma konusunda adımlar atarken Rusya’ya tedarik
sağlamanın Rusya’yı savaştan vazgeçirmede ne kadar etkili olabileceği de ayrı
bir tartışma konusu olarak gösterilebilir.
Diğer taraftan
AB’nin liberalist politikalar çerçevesinde kendi çıkarlarını en üst seviyeye
çıkarmaya çalıştıklarım görülüyor. Yaptırımlar çerçevesinde Rusya’nın AB
ülkelerindeki mal varlıklarının dondurulması kararı AB ülkelerinin Rusya’nın
parasını bu süreçte istedikleri gibi kullanabilmelerini sağlıyor.
Putin’in
Rusya yönetiminin başına geçmesinin ardından önce içeride temizlik yapan Putin
sonrasında Güney Osetya, Kırım, Suriye ve son olarak Donbas bölgesi görünümlü
Ukrayna geneline yönelik yürüttüğü askeri operasyonlarla küresel sistemde
önemli bir kırılmaya neden oldu. ABD’nin Irak’ta ve Afganistan’da yürüttüğü
operasyonların maliyeti çok yüksek olunca ABD’de aynı şekilde geri çekilmeye
başlamış ve ortaya çıkan boşlukları farklı ülkeler doldurmaya başlamıştı. Küresel
sistemin değiştiği bu dönemde AB kendi çıkarını korumaya çalışırken söylem ve
eylem uyumsuzluklarıyla çelişkili politikalarına devam ediyor.
Rusya –
Ukrayna savaşı sebebiyle askeri yatırımlarını artırma kararı alan AB bir yandan
ABD’nin askeri hegemonyasından kurtulma isteğini ortaya koyarken Fransa
öncülüğünde AB ordusu kurma hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyor ancak diğer
taraftan ABD’nin koruması altında Rusya’ya uyguladıkları enerji yaptırımlarını
ABD’den karşılarken ABD’yi finanse ediyor.
AB’nin Rusya
politikalarındaki çelişkilerine bakıldığında AB’nin ilk çelişkisi olmadığı,
üyeliğe aday ülkeleri de yıllardır beklettikleri, Ukrayna’yı da bu doğrultuda
feda ettikleri görülüyor.